Demek istediğim şu ki tradutor Francês
168 parallel translation
Demek istediğim şu ki...
- Ce que j'essaie de démontrer est ceci.
- Demek istediğim şu ki : Bu hisseler 10 sent'e satılıyor.
Ce que j'essaie de démontrer c'est que ces actions se vendent à 10 cents.
Demek istediğim şu ki- - Özür dilerim, anne.
Je voulais dire... Désolée.
Yok, demek istediğim şu ki Profesör Kelp futbol antremanına gitmek zorundayım.
Non, en fait, ce que je veux dire, M. Kelp, c'est que... je dois aller à l'entraînement de football.
Demek istediğim şu ki kocam onun sebep olduğu kırık kalp yüzünden öldü.
Je voulais dire que mon mari est mort. Elle lui a brisé le coeur.
Evet, demek istediğim şu ki benim aradığım yani aslında kısa saçlı ve uzun boylu, güzel bir esmer gördünüz mü acaba?
En effet. Vous êtes une femme extraordinaire. Vous n'auriez pas vu une grande brune en nuisette?
Demek istediğim şu ki ; ruhun cehennem ateşine mahkum edildi mi?
Je voulais savoir si t'es avec les âmes damnées dans le feu!
Demek istediğim şu ki, Spencer hiç göze batmıyor çok ağırdan alıyor, çünkü doğru işi bekleyecek kadar parası var.
Tout ça pour te dire que Spencer se tient peinard. Parce que j'ai assez de fric pour voir venir.
Demek istediğim şu ki çalındı...
Je veux dire que quelqu'un a volé ma...
Thana, demek istediğim şu ki, senin için endişeleniyorum.
Thana, ce que j'essaye de dire c'est que je m'inquiète pour toi
Her neyse, demek istediğim şu ki, Jim'i sen öldürmedin.
J'essaie de te faire comprendre que tu n'as pas tué Jim.
ben genelde bir şarkıcının başından aşağıya para yağdırmam yani... demek istediğim şu ki, sanırım o an aniden olmuş bir şeydi bu.
Je n'ai jamais fait ça aux chanteuses. C'est un souvenir d'enfance...
Bakın, demek istediğim şu ki, dağımızı inşa etmek için son günümüz.
Je veux dire qu'aujourd'hui, c'est notre dernière chance de construire la montagne.
Tam olarak demek istediğim şu ki bizler hepimiz, ana okul çocuklarının hediye oyuncaklarıyız.
Le mot juste, je ne peux pas le dire... en présence de jouets Premier âge.
Demek istediğim şu ki Kaptan, bu insanlar... yüzyllardır Bilge olarak adlandırdıkları Tanrıların,... kavgaların sonucu geleceğini inanıyorlardı.
Ce que je veux dire, c'est que ces gens croient depuis des siècles que leurs dieux, les sages, les délivreront de leurs conflits.
Demek istediğim şu ki, yeni bir okulun ilk günü zor olur...
Tout ça pour dire que le premier jour de cours est dur pour tout...
Neyse Beth, demek istediğim şu ki : ... seninle eve gitmeden önce duygularını düşünmem gerekirdi.
Ce que je veux dire, Beth... c'est que je n'ai pas assez pris en compte tes sentiments.
- Devam et, Jackson. - Demek istediğim şu ki, komutanım, Beni silahımla beraber Adolf Hitler'in 1 mil uzağına koysanız, net bir görüş alanı ile, komutanım...
- Ce que je veux dire, mon Capitaine, c'est qu'il suffit de me placer à 1 km de Hitler avec ce fusil et un bon champ de vision...
Oh, pardon, demek istediğim şu ki geçmişte çok doğal karşılamışız ve geri döndüğü zaman böyle yapmayacağız.
Désolé, je veux dire avant, on les prenait pour acquises. On le fera plus à son retour.
"Demek istediğim şu ki ;" hesabı aramızda bölüşürken biftek yiyen ve salata yiyen aynı kefeye konmamalı.
Quand on divise l'addition en trois, Ie mangeur de steak profite du mangeur de salade.
Demek istediğim şu ki, bu adam, tuzağa düşürüldü ve ben sorumlusunu biliyorum.
Ce que j'essaie de dire, c'est que... cet homme a été piégé et je connais le responsable.
Ve demek istediğim şu ki, Amerikan halkı bana inanacaktır, neden mi?
Et ce que je dis, le peuple croira. Et vous savez pourquoi?
Demek istediğim şu ki o... o seni seviyor.
Je veux dire, il- - il t'aime.
Her neyse, demek istediğim şu ki... Hoş geldiniz, bayanlar ve baylar.
Peu importe, je veux dire... bienvenue, mesdames et messieurs.
Üzgünüm... Demek istediğim şu ki...
Je suis désolée...
Demek istediğim şu ki Roswell kesinlikle yasal macera davetinin yuvası değil.
Roswell ne fourmille pas vraiment d'aventures sur le plan légal.
Demek istediğim şu ki, Donna'ya güvenmelisin.
Le fait est que tu dois avoir confiance en Donna...
Demek istediğim şu ki Cordy Seltrax gibi bir şey alıyorsa daha önce başka şeyleri denemiş olmalı.
Si Cordy prenait du Seltrax... elle avait dû essayer d'autres produits avant.
Demek istediğim şu ki, sen... gerçekten olağanüstü bir kadın oldun.
Je veux dire par là que tu es devenue... une femme vraiment extraordinaire.
Demek istediğim şu ki, eğer Oscar'ı seçersen...
Je veux dire, si tu dis Oscar,
Demek istediğim şu ki, evimizde zaten birkaç İncil var.
Je veux dire qu'on a déjà plusieurs bibles à la maison.
Demek istediğim şu ki, beni kesme.
Ne m'éloignez pas.
Demek istediğim şu ki, neden kimse gerçeği söylemiyor?
Je veux dire, pourquoi personne ne dit la vérité ici?
Demek istediğim şu ki... Ben sana çok değer veriyorum.
Je voudrais te dire que... eh bien... que je pense tout le temps à toi.
Demek istediğim şu ki... Seni seviyorum.
Je veux te dire que je t'adore.
Demek istediğim şu ki ; seni seviyorum, Matt.
J'essaie seulement de te dire... que je t'aime, Matt.
Demek istediğim şu ki, iş için çok zararlı.
C'est mauvais pour les affaires.
Demek istediğim şu ki, onun bize her zaman verdiği desteği şimdi de biz ona verelim.
Je dis juste qu'on devrait le soutenir autant qu'il nous a soutenus.
Demek istediğim şu ki, işimi doğru yapmışsam,... silah ambargosunu uygulamak neredeyse imkansız hale gelir.
En fait, si je faisais bien mon boulot, un embargo sur les armes était quasi impossible à faire respecter.
Orada, burada yazar ya hani, demek istediğim şu ki gelip, ekmeğimi bölüşmeni istiyorum benimle.
C'est écrit quelque part que je dois vous demander de venir casser la croûte avec moi.
Don, demek istediğim şu ki Colby şu asker mantığına sahip.
Don, ce que je dis c'est que Colby a la mentalité de l'armée.
- Demek istediğim şu ki... Kısır döngü meydana geliyor.
Je veux dire que c'est un cercle vicieux.
Demek istediğim şu ki, bisiklet sporu dünyada çok popüler Bay Armstrong.
Voyez-vous, M. Armstrong, le cyclisme est populaire mondialement.
- Ama sorun şu ki böyle şeyleri düşününce insan kendini rahat hissetmiyor. Demek istediğim, gerçekte oldukları gibi.
On est triste quand on pense aux choses... comme elles sont réellement.
Demek istediğim şu ki siz bana her zaman iyi davrandınız.
Vous avez été très bonne.
Mesele o değil. Bu tamamiyle... şu an bana öyle bir şey sordun ki, demek istediğim, bana biraz süre tanımalısın, tamam mı?
Mais... tu me balances ça, là...
Şey, demek istediğim, şu an bulaşmış oldun, tabi ki, kendini açık fikirli, güzel ve etkileyici... Mari kadınlarından uzak tutamazsın
Vous avez quelqu'un maintenant, alors, les belles femmes, c'est fini.
Demek istediğim şu ki,
Ce que je veux dire...
Uğruna savaşmaya değecek bir kız varsa demek istediğim şu ki uğruna savaşmaya değecek bir kız
Je le dis tel quel... une fille qui sera votre belle!
Demek istediğim şu ki, sizde bu var.
Le principal, c'est que vous, vous avez du doigté.
Demek istediğim şu, kim bir cadıyla beraber olmak ister ki?
Mais moi, je dis : qui voudrait d'une sorcière?
demek istediğim 2063
demek istediğim şu 35
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim şu 35
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim de bu 21
şu kim 34
şu kız 71
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
demek istiyorsun 52
şu kim 34
şu kız 71
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
demek istiyorsun 52