English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Dua

Dua tradutor Francês

12,115 parallel translation
İnanmadığım bir herife dua ediyorum.
Prier pour un type en qui je ne crois pas vraiment.
Dua etmenin başka hiçbir şeyin yapamayacağı şekilde acıyı azalttığını düşünüyorum.
Je trouve que cette prière soulage plus que tout le reste.
Ne zaman hırpalanmış bir rahip görseniz dua edin ki içindeki İsa'yı göresiniz.
Quand un prêtre est au plus bas, priez pour voir Jésus en lui.
Uçakta Boston'a giderken yol boyunca diğerlerinden farklı olması için dua edip durdum.
J'ai donc pris l'avion pour Boston, priant Dieu durant tout le vol pour que les choses s'arrangent autrement.
Yani üzerimize fena bir yıldırım düşebilir ve biz öbür tarafa dönüp her şeyin yolunda olmasına dua ederiz.
Même si c'était le merdier absolu, on se voilerait encore la face.
Onunla yer değiştirecek kadar uzun yaşamamak için dua et.
Priez pour ne pas vivre assez longtemps pour prendre sa place.
Dua et de öyle olsun.
Je prie pour.
Senin için dua edeceğim.
Je prierai pour vous.
- Dua etmeyi.
- Prier.
Dua etmeye başlamam gerektiğini düşünüyor.
Elle pense que je devrais prier.
Benimle dua eder misin?
Tu voudrais bien prier avec moi maintenant?
Hatta dua etmeye tekrar başladım.
J'ai même recommencé à prier.
- Hâlâ dua ediyor.
Elle pratique toujours.
Şimdi, geride bıraktıklarından dua için ayağa kalkmalarını istiyoruz.
Que les parents des défunts se lèvent maintenant pour le kaddish.
[dua ediyorlar]
May His great name be exalted and sanctified in the world which He created according to His will, May He establish His kingdom, during your lifetime and during your days and during the lifetimes of the entire Family of Israel, speedily and soon...
Bu yüzden, her yıl bu gün buraya gelir ve onun için dua ederim çünkü annesine söz verdim.
Donc, chaque année, ce jour là, je viens et je ds un kaddish ( sanctification ) pour lui, j'ai promis à sa mère de le faire.
Tanrı Krallığı'na girmesi için dua edeceğiz.
Nous prions pour celuy quy entre dans le royaume de Dieu.
- Caleb! Annem dua etmeyi bırakmayacak.
Mere n'a de cesse que prier.
Dua edip duruyorum ama hissedemiyorum.
Je prie et je prie, mais je ne la vois plus.
Dua ediyor musun?
Et les prieres?
Dua edelim. Böylece korkmamıza gerek kalmaz.
Prions, et nous n'aurons plus rien à craindre.
Kardeşiniz için dua edin.
Prie pour ton frere.
- Jonas, dua et!
Jonas, prie.
- Diz çökün ve dua edin!
Mettez-vous à genoux et priez!
- "Ye, dua et, sev."
- "Mange, prie, aime".
Bu geceki dua grubunda sizi görebilecek miyim,
Vais-je vous voir au groupe de prière ce soir?
- Dua mı?
- Le groupe de prière?
Bunları unutmamamız için hep dua ediyorum, Kent'i bu şekilde karanlığa yollayacağız.
Je prie pour que nous ne perdons jamais de vue ce qui est important, puisque c'est ce qui a conduit Kent dans les ténèbres.
Kısa bir dua etmeden hiçbir yere gitmek istemiyorum konuşabileceğimiz bir Tanrı olduğun için sana şükrediyoruz...
Je n'irai pas plus loin sans une rapide prière. Merci à toi, mon père, d'être un Dieu à qui on peut parler...
Randall'ın ruhu için dua edeceğim.
Je prierais pour l'âme de Randall.
Ama Kalinda, eğer birini hacklersen,... diğer tarafta polisler olmasın diye dua etmen gerekir.
Mais si tu pirates un système, ne te fais pas attraper par la police.
Viral patojenleri test edip,... aşina bir şey için dua edeceğiz.
On teste pour des pathogènes viraux et on prie pour que ce soit quelque chose de familier.
Dua eylemi bir yana, evet,.... bu materyali başarıyla değiştirmek sahip olduğunuz her hangi bir proteine bağlı olabilir.
Prière à part, oui, réussir à altérer ce composant dépend de s'il possède des protéines similaires aux vôtres.
Eskiden her gece Tanrı'ya beni parçalara ayırıp tekrar birleştirsin diye dua ederdim. Ufacık bir değişiklik ; böylelikle hissetme zorunda kalmayacaktım istediğim şeyi istemek zorunda kalmayacaktım.
J'ai prié Dieu toutes les nuits pour qu'il répare ce qui était cassé en moi, juste un petit peu, pour que je ne ressente pas ce que je ressentais,
Anladığınız gibi, şimdide yaşıyorum, tüm ruhaniler bunun için dua ediyor.
Vous voyez, je vis dans le présent, ce qui est ce que tous les gourous prêchent.
Her gece Tanrıya bu şeyi kızımdan alıp bana vermesi için dua ediyorum çünkü ben katlanabilirim.
Toutes les nuits, je prie Dieu pour qu'il ôte ça d'elle et qu'il me le passe parce que je peux le supporter.
Doğurganlık için her gün tapınakta Taweret'e dua ediyorum.
Je prie Taweret pour la fertilité tous les matins.
O zaman dua etmeliyiz. Osiris hâlâ onu selamlıyor.
Alors nous devons prier qu'Osiris l'accueille tout de même.
Tawaret'e dua ettim ve beni duyduğundan eminim.
J'ai prié Taouret, et je suis sûre qu'elle m'a entendue.
- Tawaret'e bir çok kez dua ettik.
Nous avons tellement prié Touaret.
- Birlikte dua edelim o halde.
Alors prions ensemble.
O zaman dua edeyim ki Amun-Ra bu krallığı doğru yola iletsin.
Il voit tout. Alors je prierai pour que Amon-Rê garantisse à ce royaume le chemin approprié.
Peki o zaman, bu sefer Tanrılara sana nefes alan bir çocuk vermesi için dua edeceğim.
Je prierai alors pour que cette fois les dieux vous donnent un enfant qui respire.
- O Tanrılara kendi himayen için dua et.
Et priez pour votre protection.
Sizinki için dua edeceğim. Her zaman ettiğim gibi.
Je prierai pour la vôtre, comme je l'ai toujours fait.
Biri dua etsin
Que quelqu'un dise une prière
Hayatta kalman için hep dua ettim.
J'ai espéré et prié que tu sois en vie.
Ne yani, burada oturup savcılık teorisini çürütmen için dua mı etmeliyim?
Alors quoi, je suis supposée rester assise ici et prier pour que tu puisses faire des trous dans la théorie de persécution?
Dua edin!
Priez.
Dua edin.
Arrétez! Arrétez!
Dua edin hadi.
Priez, coquins.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]