Durum böyle tradutor Francês
647 parallel translation
Öldürmeye her zamanki kadar karşıyım, komutanım ama durum böyle gelişti, albayım.
Tuer est toujours un péché, mais au camp, c'était facile de le penser.
Demek durum böyle.
Tu vois ca!
Ve 7 yıldır dünyanın pek çok yerinde durum böyle sürüp gidiyor.
Et c'est la même chose presque partout dans le monde depuis plus de sept ans.
- Hatırlamıyorum ama mantıksal olarak durum böyle olmalı.
Je ne me souviens pas... mais par déduction, je sais que j'ai dû y être.
Johnny ve çetesi bu şubeyi ele geçirdiğinden beri durum böyle.
C'est comme ça depuis que Johnny et sa bande sont à la tête de l'union.
İşte durum böyle. Sen ne diyorsun?
Que penses-tu de cette menace?
Bunun yeni bir şey olduğunu sanmayın sakın. 1927'den beri durum böyle. Atlı süvarileri motosiklete bindirdikleri zaman bu komedinin bir parçası olmak istemedim.
Mais dites-vous bien messieurs que la subversion ne date pas d'hier je l'ai vu naître, en vingt-sept lorsqu'on a monté les hussards sur des motocyclettes.
Eskiden olduğu gibi artık buraya sık gelmiyorlar. Ve bu durum böyle devam ederse, artık hiç gelmeyecekler.
Déjà ils viennent moins, et si ça continue ils viendront plus du tout.
Eğer Hikonoichi terfi etseydi durum böyle olmazdı.
On n'en passerait pas par là si Hikonoichi avait accepté cette offre.
"Sâde-eski Ichi" dürüstlüğüne göre durum böyle.
Je n'aurai donc jamais la même acuité que toi.
Durum böyle olunca da, çantayı açtığınızda bulduğunuz...?
Bon. Cela explique pourquoi, en ouvrant,.. .. vous avez trouve le...?
Ve eğer buna razı değilsen, istediğin yere çekip gidebilirsin, tabii ki genelde durum böyle.
Et si vous ne filez pas droit, il faudra chercher l'amour ailleurs. Je généralise bien sûr.
İşte durum böyle.
Voilà le truc qu'il faut savoir.
Ama durum böyle değil.
Ce n'est pas vrai.
En azından Sydney'deki noter için durum böyle.
Du moins, c'est ce qu'affirme le notaire de Sydney.
Maalesef durum böyle.
C'est la vérité.
Durum böyle.
C'est comme ça.
Burada Güney yarımkürede, bu çok önemli olabilirdi,... ancak tüm Yeni Dünya için durum böyle olmayabilirdi,... çünkü Orta Amerika ve Meksika gibi bölgelerde astronomi gelişmediğinden Ekvator'un kuzeyine bağımlı durumdaydılar.
Bien, cela pourrait être signicatif ici, dans l'hémisphère méridional, mais cela ne peut pas être signicatif pour la totalité du nouveau monde parce qu'il y a l'Amérique Centrale, il y a le Mexique, là sont toutes sortes d'endroits qui également n ´ ont pas une astronomie et qui se trouvent au nord de l'équateur.
Hastahaneye hapsedilmiş olarak kalamayacak bir insanım. Durum böyle olunca düğmelere basmaya başlamazsan ve beni buradan dışarı çıkarmazsan, sana söyleyeyim, seni bir boydan bir boya parçalarım ve kahrolası duvarda dans ettiririm.
Si je ne sors pas, je vous découpe en rondelles et vous envoie valdinguer!
"Sinek" le durum böyle, o olan bitenleri izler.
C'est comme ça avec la Mouche. Il se la coule douce, vieux... et il surveille ce qu'il se passe.
Böyle komik bir durum hiç gelmemişti başıma!
Je n'ai jamais rien vu d'aussi drôle.
Savunmanın iddiasına göre, zanlının bir kriz ya da benzeri bir durum nedeniyle böyle davranmış olabilme ihtimali mevcuttur.
Même si la défense le conteste et prétend que l'accusée n'était pas elle-même.
Pek az insan böyle bir durum karşısında gülebilir.
Peu de gens pourraient sou rire en une telie occasion.
- Öyle ya da böyle, durum ortada.
- De toute façon le résultat est le même.
- Durum böyle ne yazık ki Swana.
- C'est cela.
Stanley böyle bir şey yaptıysa berbat bir durum ama olan oldu.
C'est terrible, si Stanley a fait ça, mais c'est fait.
Ancak eminim siz de benimle aynı fikirdesiniz, böyle bir evlilik nahoş bir durum olur.
Mais nous sommes d'accord? II ne saurait être question de mariage.
Burada şu anda öğleden sonra. Ve bu durum birkaç gün daha böyle devam edecek.
Vue d'ici l'après-midi sera une belle journée.
Umarım Leo böyle bir durum için tedbirini önceden alıp sigorta yaptırmıştır.
J'espère que Léo avais prévu un tel cas d'urgence.
Kararın nedir böyle bir durum karşısında?
Qu'as-tu décidé, dans ce cas?
Durum böyle, arkadaşlar.
La situation est claire.
Diyelim ki, böyle bir durum mümkün, Pelham ama sıra dışı koşullar altında.
Disons que c'est possible Pelham. Mais dans des circonstances extrêmes.
Bu durum, ne zamandır böyle?
Cela dure depuis longtemps?
Böyle bir soruyu gerektirecek bir durum yok.
Rien n'a été établi dans les débats qui permette cette question.
Bay Usher Boston'da birlikte geçirdiğimiz zaman boyunca böyle bir durum vuku bulmadı. Bunu Madeline'e de söyledim... Birbirimizin kaderini belirlemediğimizi.
Pendant la période qu'on a passée ensemble à Boston, j'ai toujours pensé, et Madeline aussi, que nous étions faits l'un pour l'autre.
Böyle bir durum için, ihtiyacımız olan adam... saygın, şerefli, iyi okumuş bir beyefendi ve hırsız olmalı!
Il nous faut un type qui ait de la classe, de la distinction, un monsieur de la vieille école, et... un filou.
Böyle başka bir durum hatırlamıyor musun?
Pouvez-vous vous rappeler une autre occasion?
Bu durum sonsuza dek böyle sürmez.
Cette situation ne peut pas durer indéfiniment.
Sizi böyle rahatsız etmek istemezdik ama acil bir durum sözkonusu.
Désolés de troubler votre sommeil, mais c'est une urgence.
Resmi olmayan bir çalışmaya göre, böyle bir durum halinde onların nükleer kapasitesinin % 90'nını imha edebiliriz. Altı :
Point six :
Durum gerektirmeseydi, böyle bir yemini hiçbir şey için etmezdim!
Ce que je ne dirais, autrement, pour rien sur la Terre!
Böyle bir durum için gerekli şartlar yapay olarak yaratılabilir mi?
Pourrait-on recréer artificiellement les conditions de cet échange?
Asla böyle bir durum olmadı.
Pas le moins du monde.
Durum madem böyle. bence Kont'la evlenmen en doğrusu.
M'est avis que vous feriez mieux... d'épouser le Comte!
- Durum böyle, değil mi?
C'est bien ça, non?
Bir daha böyle bir durum olduğunda zihni hemen açın.
Il était déjà trop tard.
Demek istiyorum ki, sırılsıklam, ve durum onun için böyle değildi.
C'était vraiment sérieux pour moi, mais pas pour elle.
Fakat durum, her zaman böyle değil.
Mais cela n ´ a pas toujours été ainsi.
Biliyor musun, senin gibi bir devlet memurunun boyle davranmasi cok asagilik bir durum.
Vous savez, pour un serviteur de l'ordre je pense que votre attitude craint un max.
Bu böyle bile olsa, hala hiç istenmeyen zor bir durum.
Eh bien, même là, la situation est désespérée.
Daha önce böyle yanlış anladığı bir durum olduğunu hatırlamıyorum, ya siz?
J'ai du mal à croire qu'elle ait mal compris.
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle bir şey yok 21
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle bir şey olmayacak 25
böyle konuşma 236
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle bir şey yok 21
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle bir şey olmayacak 25
böyle konuşma 236
böyle şeyler söyleme 28
böylelikle 44
böyle iyiyim 107
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle bir durumda 32
böyle şeyler 30
böylelikle 44
böyle iyiyim 107
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle bir durumda 32
böyle şeyler 30