Dışarıda mı tradutor Francês
4,670 parallel translation
Gerçekten beni kendi partimden dışarıda mı tutacaksınız?
Allez, tu vas vraiment m'empêcher d'entrer dans ma propre fête?
Güzel. Geyiğinizi geceleri hep dışarıda mı bırakırsınız?
Vous laissez toujours vos rennes dehors la nuit?
Arıyordun bence. Bu arada geceyi dışarıda mı geçirdin?
Il est temps que tu commences à me regarder.
- Hâlâ dışarıda mı?
Elle est toujours dehors?
Siz iki küçük dost mesajlaşırken ben dımdızlak dışarıda kaldım.
Je suis laissée de côté dans le froid alors que vous deux êtes des potes de textos.
Hemen dışarıda olacağım.
Je serai juste là.
Dışarıda durmak mı?
Restais dehors?
Dışarıda görünmememiz lazım.
On doit rester cachés.
Takımım dışarıda.
Mon équipe est là.
Dışarıda yeterince düşmanımız var zaten.
Nous avons des ennemis dehors.
Sen benim kızım olsaydın, şu buz kutusuna kilit vurur anahtarı da dışarı atardım.
Si tu étais ma fille, je cadenasserais cette boîte de glace.
Özür dilerim, ben arkadaşımın suratına bir mantık tokadı atarken bir dakika dışarıda bekler misin?
Non, ça ira. J'ai pris ma décision.
Dışarıda uyuyacağım için heyecanlı olacağımı hiç düşünmemiştim. Ama bir şekilde eğlenceli.
Je n'ai jamais pensé que je serai excitée à l'idée de dormir dans la rue, mais c'est marrant en quelque sorte.
Parayı kaptım ve dışarıda bir yere gömdüm çünkü biliyorsun bankalar ve banka soyguncuları.
Donc, je l'ai attrapé et retiré de là, et je l'ai enterré, et parce que, tu sais, les banques et le braqueurs de banque.
Steve, Billy'nin katili dışarıda, tamam mı?
Steve, l'assassin de Billy est dehors, ok?
Dışarıda olanlarla ilgili bir bilginiz var mı?
Les gars, vous êtes au courant de ce qui ce passe dehors?
Merhaba. Dışarıda kaldım, o yüzden...
Oh, hey, je viens juste d'être enfermé, donc...
Ardından yıllar boyu, dışarıda partiler verip müzikle çılgınlar gibi dans ederken onlar ben bu iğrenç dört duvarın arasında mahkum kaldım.
Toutes ces années, les fêtes et la musique et ces sauvageons qui dansent dehors tandis que je restais piégé à l'intérieur de vos horribles murs.
Müvekkilimle görüşeceğim. Dışarıda bekleyin.
Je m'entretiens avec mon client.
Ajan Jareau ile dışarıda olacağım.
Je serai là avec l'agent Jareau.
Hemen dışarıda olacağım.
J'attendrai dans le couloir.
Fakat değişkenler hâlâ dışarıda Bay Hanna.
Mais les imprévus sont toujours là, M. Hanna.
Ve şimdiyse tam ihtiyacım olduğu sırada, Lily dışarıda korkmuş bir şekildeyken kenarda oturmak zorunda kalıyorum.
Et aujourd'hui, quand ça compte le plus, avec Lily, dehors, effrayée, Je dois rester assis sur le banc de touche.
Gitmem lazım, Gemma dışarıda bekliyor.
Je dois y aller. Gemma attends dehors.
Sen dışarıda başıboş dolanırken benim aklımda tek bir düşünce vardı. Seni öldürme zevkine kavuşacağım düşüncesi.
Pendant que tu fuyais, j'ai pensé, que j'aurais le plaisir de te tuer.
Ona tüm söylediğim bir apartman dairesi bakabileceğimiz ama beni tamamen dışarıda bıraktı.
Je lui ai demandé de jeter un coup d'œil à un appartement, Il m'a envoyée promener
Bu beni ilgilendirmez tabi ama sanki onların ikisi söz konusu olduğunda ben hep dışarıda kalacakmışım gibi geliyor.
Qui n'a rien à voir avec moi, et j'ai le sentiment que quand il va s'agir d'eux deux, Je serais toujours en dehors.
Dışarıda hâlâ canavarlar mı dolaşıyor?
Quoi, il y a des bêtes dehors?
Hadi bunu dışarıda konuşalım.
Parlons plutôt, OK?
Burada yaşasaydım her gece dışarıda gezerdim.
Si j'avais vécu ici, je me serai promené toute la nuit.
Uh, bana ihtiyacın olursa dışarıda olacağım.
Euh, Je serai a l'extérieur si vous avez besoin de moi
Biliyor musun Warner, tüm bu olaylar benim dışarıda benim için sadece bir kişi olduğunu fark etmemi sağladı
Tu sais, Warner, cette histoire m'a fait réaliser... qu'il y a seulement un personne qui compte vraiment pour nous.
Fakat güvenlik bana tüm diğer çocuklar gibi dışarıda annemi beklemem gerektiğini söyledi.
J'ai essayé, mais le videur m'a dit d'attendre dans la ruelle ma mère comme les autres enfants.
Sonra da dışarıda hala korkunç şeyler olurken kendi anımı mı yaşayacağım?
Et alors je vivrai ma vie même s'il y a toujours des trucs terribles?
Ron, onlar kulübeni berbat ederken öylece dışarıda bekleyip hiçbir şey yapmayacak mısın?
Tu veux rester dehors et ne rien faire pendant qu'ils arrangent ta cabane comme une poubelle?
Dışarıda kalsam daha iyi gelen birileri var mı diye bakarım?
Je devrais rester ici, au cas où quelqu'un nous chercherait.
Sadece ortaklarımın dışarıda aptalca birşey yapmadıklarından emin olmak istedim.
Je veux juste m'assurer que mes partenaires ne font rien de stupide dehors.
Merhaba. Dışarıda kaldım da...
Je me suis enfermé dehors...
- Ben dışarıda olacağım.
- Je serai dans le hall.
İlk polis olduğumda çok sık dışarıda olduğumdan karım beni terk etti.
En rejoignant la police, j'étais absent, ma femme m'a quitté.
Kadınsal yanımıda dışarı çıkarttı.
Tu vois, j'ai réussi à exploiter mon côté féminin.
Dışarıda bir arabanız var onunla iletişim kurabileceğim uydu telefonu falan var mı?
Vous avez un véhicule là-bas, tout moyen de communication comme un téléphone satellite je peux la contacter?
Dışarıda birilerinin bana ihtiyacı var ve yardım edeceğim.
Là-bas, quelqu'un a besoin de mon aide : je vais aller l'aider, c'est simple.
- Bay Woodroof, dışarıda beklemeniz gerek. - İşte buradasın orospu çocuğu.
- M. Woodroof, attendez dehors.
Dışarıda beklemeniz lazım.
- Sortez d'ici. - Assassin.
Az önce dışarıda ölen adamım 23 yaşındaydı.
Le jeune qui vient de mourir avait 23 ans.
11 yaşındayım, annem dışarıda bir yerde babam da yukarıda çatıda yağmur borularını tamir ediyor.
J'ai 11 ans et maman est sortie. Papa est sur le toit, en train de réparer la gouttière.
Dışarıda fırsatlarla dolu bir dünya var ve benim keşfetme zamanım geldi.
Le monde est immense, Kara, il est temps pour moi de le connaître.
Bir başımıza dışarıda olmak biraz korkutucuydu.
C'était un peu effrayant, on n'était que nous deux.
Dışarıda bir yerde çalışacağımızı sanıyordum. Buradan uzaklarda...
On va s'entraîner ici, loin de là-bas.
Bugün dışarıda hiç güneş yok. Bir alışveriş gezisi planlamıştım.
C'est un jour au ciel très couvert et j'ai organisé une expédition de shopping.