English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Evet o

Evet o tradutor Francês

20,831 parallel translation
- Evet. Evet. - Tamam o zaman.
Oui.
Evet. O bir şaka değildi. Bunu sen de biliyorsun.
C'était pas une blague, et tu le sais.
Evet, sonra da kocası o boşluğu doldurdu.
Oui, et son mari a été promu pour remplir le vide.
Tek sebep o değil ama evet.
Elle n'est pas la seule raison, mais ouais.
Evet, biz kadar açık sadece onlar rahatsız beri, O eli boş bir utanç olurdu.
Puisque nous sommes les seuls à s'être montrés, ça serait dommage de partir le mains vides.
Evet, bu o büyü eklenen bu olmalı. O şimdi ne olursa olsun cehenneme onu yapmak.
Ça doit être ce qu'il a rajouté au sort pour devenir la chose qu'il est maintenant.
.. o lanet olası kafandan söker alırım. Evet!
Vous tenez votre langue méchante ou j'arrache de votre crâne méchant.
Evet bahse varım o adamdan bir daha haber alamayacağız.
Ouai, je parie qu'on va plus jamais entendre parler de lui.
Evet ama o burada değil.
Oui, mais elle n'est pas là.
Evet. O ve diğer herkes.
Lui et tout le monde.
Evet, o adam babamdı.
Oui, cet homme était mon père.
Evet, doğru. O kargaşanın ortasında nasıl olduğunu bile anlamadım.
Dans toute cette confusion, je ne sais même pas comment.
Evet, o senin içindi.
C'était pour toi.
Evet ama henüz o teknolojinin var olduğunu sanmam.
Oui, je ne crois pas que ce soit possible technologiquement.
- Evet, o puşt herifi yakalayacağız.
On va le coincer, cet enculé de sa race.
- Evet. O adli tabip şefi ama.
C'est le coroner en chef.
- Evet? - Şu an o hâldeyim.
Je suis en plein dedans.
- Evet, o şehre geri döndü.
- Oui, elle est revenue.
Evet, o benim... Elektra benim kız arkadaşım değil.
Elektra n'est pas ma copine.
- Evet, o beceriksizle tanıştık.
- Un joueur de banc de touche, on l'a vu.
Evet, oraya çok gittim, o yüzden ben orayı çok fazla özlemedim.
J'étais souvent parti. J'ai raté plein de trucs.
Evet, evet, o... O Frank Junior'ındı.
Oui, elle était à Frank Junior.
Evet, aç gözlüsün ama içimden bir ses o tetiği çeksen bile ıskalayacağını söylüyor.
Un comptable cupide, certes, mais quelque chose me dit que si vous tirez, vous raterez.
Evet, o şekilde daha temiz olurdu ama istediğini elde ettin.
Oui, ça aurait été plus simple, mais vous avez eu ce que vous vouliez!
Evet, elimde çekecek son bir ip kaldı o yüzden bu işi batırma, tamam mı?
Il me restait une ficelle à tirer, pas de connerie.
Evet, bundan o kadar da kolay kurtulamayacaksın Nelson.
Oui, tu ne vas pas t'en tirer comme ça.
- Evet, çaktım o kısmı.
Ça, j'avais compris.
Evet ama o bilgileri ondan öğrenmeyi nasıl plânlıyorsun?
Bien, combien de temps pour lui soutirer ces détails?
Evet evet, biliyoruz o hikâyeyi aptal herif.
Ouais, on le sait, tête de mule.
O söyledi, evet.
Tu as tué des gens.
O söyledi, evet.
En effet.
Evet, katılım kupasını hak eden biri varsa o da Dan'dir.
Oui, si quelqu'un mérite un trophée de participation, c'est Dan.
Evet, o da tesadüfen, kadının olayı çözmesi için gerekli her şeyi anlattı.
Donc il lui a gentilemment dit tout ce qu'elle avait besoin de savoir pour le deviner.
- Evet, o da öyle dedi.
Oui, Il a... indiqué ça aussi.
Evet, o adam sürekli buraya uğrar, Lenny'yle tartışırlardı.
Ce gars venait toujours par ici et commençait une dispute avec Lenny.
- Evet, o da var.
C'est ça.
Evet ama o ben değildim. Umurumda değil.
Oui, mais...
- Evet. İnsanları yönetmekte usta olan sensin o yüzden lütfen bana da öğret.
C'est toi, l'as de la manipulation.
- Evet, efendim. Ufak kırmızı ışık o anlama geliyor.
C'est ce que veux dire la petite lumière rouge.
- Sykes, evet. O zevke erişmiştim.
J'ai déjà eu le plaisir.
Evet, o işle uğraşırken, sendika temsilcilerinizi de arayın.
Oui, et pendant que vous y êtes, appelez votre représentant syndical.
- Evet, şey... O doktordan randevu aldım.
- Alors... j'ai pris rendez-vous avec ce médecin.
- Evet, ama soygun zamanı... Tekrar kullandığını biliyordum, o yüzden programdan bir arkadaşı aradım.
Mais au moment du vol... je savais qu'il se droguait toujours, alors j'ai appelé une amie du programme.
Evet, Sykes, Balistikçi Francine görünüşe göre sıranın önüne geçmene hep izin veriyor. Neden o Beretta'yı merkeze götürüp, eşleşiyor mu diye bakmıyorsun?
Sykes, Francine aux armes à feu semble toujours te laisser passer avant tout le monde, alors pourquoi n'amènes-tu pas ce Beretta au poste pour voir s'il correspond?
O ortada kalıyor Evet, evet.
- Il joue... - Dans Coincé. - Oui.
Evet, o da "teşekkür ederim" gibiydi.
Oui, il a dit : "Merci."
Evet, o bu.
- Oui, c'est elle.
Evet, evet... Görünen o ki, senin teorin, pekde teori değilmiş.
eh, eh, il s'avère ta folle théorie, n'est pas si folle que ça.
Juan'ın kadını değil mi? - Oh, evet, o hatun acaip iyi.
- Oh ouais, elle est mignonne.
- Evet, o kadar iyi hissedersin ki, dostum.
- Ouais, ça fait beaucoup de bien. - Vraiment beaucoup.
Evet! Benim deli kıçım o bokun kralıydı.
Ouais, j'étais le meilleur à ce jeu!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]