Galiba mı tradutor Francês
5,298 parallel translation
Galiba bu benim arkadaşım Lia.
Je pense que c'était mon amie Lia.
Galiba gözetim memuru benden hoşlanıyor.
Je crois que l'agent de probation m'aime bien.
Galiba bana bir şey yaptı.
Je crois qu'elle m'a fait quelque chose.
Bir uğrarım galiba. Sosisli börek falan yerim.
D'accord, je peux faire un saut.
Galiba iyi olacağım.
Je pense que ça va aller.
Galiba kontörlü hat kullanıyordu. Ama evinde çıkardığımız eşya listesine göre hiçbir cep telefonu yok.
Je pense qu'il a utilisé un prépayé, mais l'inventaire de la maison n'a pas donné trace d'un autre portable.
Lemon, seni duyamadım galiba.
Lemon, je ne suis pas sûre d'avoir entendu.
Adı Randall'dı galiba. - Randall mı?
Je crois qu'il s'appelait Randall.
Galiba arkadaşımız Miguel uyuşturucu kaçakçısıymış.
On dirait que Miguel était un trafiquant de drogue.
Bir an için... Yanıldım galiba.
Je suppose que j'avais tort.
Sonunda, o yaşlı kadının icabına bakmam gerekecek galiba.
Au final je dois m'occuper de cette vieille dame.
- Artık bununla yaşamak zorundayım galiba.
On dirait que je vais devoir vivre avec ça.
Birden farkına vardım da galiba bu Albay Fitzwilliam'a ait.
J'ai soudain réalisé qu'il appartient sûrement au Colonel Fitzwilliam.
- Sağ olun, galiba adamımızı bulduk.
Merci, je crois que nous avons notre homme.
Odamdan birkaç parça eşya alacaktım ama orası artık senin odan olmuş galiba.
J'allais récupérer quelques affaires dans... Je suppose que c'est ta chambre maintenant... et, hum, c'était fermé, donc je suis revenu à la cuisine.
Ambulansa binip giden tanığımız geri döndü galiba.
Je pense que notre témoin est de retour de son trajet dans l'ambulance.
Bu işi kıvırmaya başladım galiba.
Je crois que je commence à avoir le coup de main.
Carolina direk bana geldi ve kulağıma fısıldayarak Galiba sana gösterecek bir şeyim var "ya da" orada bir şey var " dedi.
Carolina est venu directement vers moi et m'a chuchoté à l'oreille, disant, "j'ai quelque chose... Je pense que j'ai quelque chose à te montrer."
Galiba hepiniz kimliğimi ve amacımı öğrendiniz diye kovuldum.
J'imagine que je suis virée maintenant que vous savez tous qui je suis et ce que je fais ici.
Kendi işlerimi düşünüyordum, baktım ve Esther orada oturmuş bana bakıyordu galiba.
J'étais genre, occupez-vous de vos affaires. et je regarde là-bas, Esther y est assise juste pour jeter un coup d'œil, j'imagine.
- Oyunu kazanmaya bir adım daha yaklaştık galiba.
J'imagine que nous sommes à un pas près de gagner le jeu. Quoi?
Bay Brand, anlamıyorsunuz galiba.
M. Brand, je ne pense pas que vous compreniez.
Evet, tabii canım. Galiba ben de oradaydım.
Si, bien sûr, je suppose que j'étais là.
Bay Page, Savcı Rios'un dediklerini tam olarak duyamadınız galiba.
M. Page, vous n'avez peut-être pas bien entendu la D.D.A. Rios.
Galiba babam silah tutmama asla izin vermezdi ha?
Mais, je crois que papa ne m'aurait jamais laissé tirer avec un fusil, hein?
Kazanç anlayışlarımız farklı galiba.
Je pense qu'on a des définitions différentes du mot victoire.
Galiba gidip yatacağım.
Je vais aller dormir.
Yaşlandım iyice galiba.
J'ai du avoir un moment de sénilité.
Galiba reklam için imzaladığım anlaşmalar ödememi hayat boyu yetecek Yeast-I-Stat olarak kabul ettiğimi söylüyormuş.
J'imagine que ces contrats signés auprès de ces pubs stipulent que j'ai renoncé à mes royalties en échange d'une vie de ravitaillement Yeast-I-Stat ( marque de digestifs ).
- Galiba bacağım kırıldı.
Je crois que ma jambe est cassée.
Sporu çok abarttım galiba.
Ouais, j'en ai peut être trop fait à la gym.
Galiba kendisi ile konuşup ne olduğunu öğrenmemiz lazım.
On devrait lui parler pour le découvrir.
Galiba annemin yapmadığını bildiğimden o kadar da çıldırmadım.
J'imagine que je ne panique pas, parce que je sais que ma mère ne l'a pas fait.
Galiba sen buraya gelmeden bir iki dakika önce... 911'i aramalı mıyım?
Une ou deux minutes avant que tu arrives. Je dois appeler le 911?
Galiba kendimi bir yanlışın diğer yanlışı götüreceğine inandırdım.
Je pense que je m'étais convaincu qu'une mauvaise chose pourrait en annuler une autre.
- Anlamadın galiba.
Tu m'as perdue.
Şu çocuğu tokatlayacağım galiba.
Il faut que je pense à gifler ce gamin.
Dağıtım şirketiyle mekân arasında bir iletişimsizlik olmuş galiba.
Apparemment, un malentendu avec le traiteur sur le lieu.
Galiba şimdiden iyi hissetmeye başladım.
Je pense que je vais déjà mieux.
Perişan babasıyla konuşması için çok zorladım galiba.
Je crois que c'est parce que je l'ai poussé à parler à son bon à rien de père.
Beni duymadın galiba ırz düşmanı...
Tu ne m'as peut-être pas entendu, espèce de sale violeur...
Galiba ne hakkında yazacağımı buldum.
Je crois que je sais sur quoi écrire maintenant.
Beni duymadınız galiba?
Je déchire! Euh, vous m'avez entendue?
Ama bu partiye gideceğim ve ona ulaşmak için bir yol bulacağım ve başarısız olursam galiba
J'ai menti. Mais je vais aller à sa soirée et trouver un moyen de l'atteindre, et si j'échoue, alors je suppose que ma carrière à "Interview" est finie.
Çok isterdim ama galiba..... benim ihtiyar ile takılacağım.
J'adorerais, mais je pense que je vais sortir... avec mon homme.
Bırakacağım galiba.
Je pense que je vais prendre ma retraire.
Galiba şaşırmaıyım yani, bu geceye kadar hiç birimiz ayrıldığını bilmiyorduk.
Je pense que je ne devrais pas être surprise. En fait, aucun de nous ne savait qu'il était séparé - jusqu'à ce soir.
# Unutmuştum seçme şansım olduğunu galiba #
I guess that I forgot I had a choice
Bu akşam buraya gelmemin asıl nedeni... Galiba polisler evimde beni bekliyor.
La vraie raison de ma venue ici ce soir est que je pense que la police doit m'attendre devant chez moi.
Birşey diyeceğim, tanrı galiba benim sevişmemi istiyor.
Je crois que Dieu veut que je m'envoie en l'air.
- Lekede var mı bir değişim? - Galiba.
Il se passe quelque chose avec ta tâche de rousseur?