English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ G ] / Giderken

Giderken tradutor Francês

6,095 parallel translation
Ailemi geride bırakıp,... kuleye giderken akıllıca davrandım.
Je l'ai été en abandonnant ma famille, pour aller à la Tour.
Ceketimi alıp kapıya yöneldim, tam gidecektim ki... bana seslendi, ve durdum çünkü... sonunda... tam da beni fark edeceğini sanırken... giderken bana çöpü atmamda sakınca var mı diye sordu.
Donc j'ai pris ma veste et me suis dirigée vers la porte mais juste quand j'étais sur le point de partir, il m'a appelé et je me suis arrêter parce que... Enfin! Mais tout ce qu'il voulait c'est savoir si ça ne me gênait pas de sortir la poubelle en sortant.
Bazı günler West End Wiseguy'a giderken eğlencenin bir bölümünü başkasına verirdik.
Des fois, on allait se castagner avec le gang des intellos du West End...
Giderken tatlı götürürüz.
On apportera le dessert.
- Ne? Kötü bir şey olacak. Resitale giderken yolda bir kaza geçireceksiniz.
Quelque chose de mauvais va se produire, un accident sur le chemin du récital,
Bu fikri radyo almaya giderken, düğün kazası olan Working Girl filminden mi esinlendin.
Tu as eu l'idée par Working Girl, quand ils ruinent le mariage pour aller à Trask radio.
Eve giderken pizza alalım mı?
Ça te dirait une pizza en rentrant?
California'ya giderken aradı beni.
Quand elle partait en Californie.
Vince o mavi takım elbiseyi sadece Glitterati'ye giderken giyerdi.
Vince portait son costume bleu uniquement au Glitterati.
Ağırbaşlılığına rağmen Darağacına giderken soyulmak zorunda mıydı?
Doit-on lui prendre même sa dignité alors qu'il part pour la potence?
Ayda bir defa Inverness'e giderken Leoch'da durur ve genellikle bir ya da iki yolcu için yeri vardır.
Il s'arrête à Leoch sur sa route jusqu'à Inverness une fois par mois, et il a souvent de la place pour un ou deux passagers.
Eve 1.70'lik bununla giderken nasıl mutsuz olabiliyorsun ki?
Comment peux-tu être triste quand tu rentres à la maison avec 1m67 de ça?
Sonra taksi giderken içerideki kadın Juliette değildi.
Et le taxi est passé, mais ce n'était pas Juliette.
Florida'ya giderken Kuzey Carolina'ya uğrayıp kız arkadaşımı görebilir miyiz?
Vu qu'on va Jusqu'en Floride de toute façon, on peut s'arrêter en Caroline du Nord et voir ma copine.
Eğer O'na inanırsanız Gary Korlov Yiyicinin evine giderken gözlerinin bağlı olduğunu Ama Yiyici etini yerken izlemesine izin verdiğini söylüyor.
Si vous le croyez, Gary Korlov a dit qu'il avait les yeux bandés pour aller et revenir de chez "Eater" mais il a pu voir "Eater" se nourrir de sa chair.
Sabrina giderken niye kapıdan çıkmadı da ofisine girdi?
Quand elle... quand Sabrina est partie, pourquoi est-elle allée dans ton bureau et pas dehors?
Vurulan Rosemont polis memuru hastaneye giderken yolda can verdi.
L'officier de police Rosemont qui s'est fait tiré dessus, est décédé sur le chemin de l'hôpital.
Az sonra hava alanına doğru giderken ne konuşacağız?
Et de quoi parlerons-nous pendant notre course imminente à l'aérodrome?
Durumlar iyiye giderken doğru bir yerde olmak iyi, değil mi?
C'est sympa d'être quelque part quand les choses vont bien, pas vrai?
Tatile giderken yanında evrak çantanı da götürür müsün?
Avez-vous déjà pris votre mallette en vacances?
- Sadece kiliseye giderken mi kullanıyordu?
Une vielle dame? Juste pour aller à l'église?
Güneye doğru giderken kasabadan geçiyoruz sadece.
Nous ne faisons que passer, nous allons vers le sud.
Ben giderken buradaydı.
Elle était ici quand je l'ai quittée.
- Pardon, ne? - Sen ve kardeşimi arka odaya giderken gördüm.
Pardon, quoi?
Halo tıkırında giderken neden yolunu tıkamak istiyorsun?
Pourquoi veux tu arrêter Halo?
Onu az önce diğer tarafta giderken gördüm.
Je viens juste de le voir sortir de l'autre côté.
- Hayır, helikoptere giderken gördüm.
Non, je l'ai seulement vu aller vers l'hélicoptère.
Giderken yanlarına birkaç hediye de almışlar.
On dirait qu'ils sont partis avec des cadeaux.
Bir eyalet polisi çalıntı plakalı aracın yerini tespit etti, 50.yolda güneye doğru giderken kenara çekmeye çalıştığında kaçıp gitmiş.
Un soldat a repéré notre VUS avec des plaques volées prenant la direction du sud sur la route nationale 50. Quand il lui a demandé de se ranger, il a décollé.
Biraz önce labirente giderken görmüştüm.
Je l'ai vu marcher en direction du labyrinthe il y à un moment.
Çok büyük bir kaşıkla dondurucuya giderken gördüm.
Je l'ai vu se diriger vers le congélateur avec une grosse cuillère.
Araba ile eve giderken kendimle muhabbet etsem daha zevkli olurdu.
J'aurais de meilleures conversations avec moi-même sur le chemin du retour.
Giderken oyun öncesi röportajları dinlemek istiyorum, tamam mı?
Je veux entendre le début en chemin ok?
Sadece cumartesileri, Virginia, Vienna'ya giderken kullanmış.
Elle les a utilisés seulement les Samedis quand elle faisait l'aller-retour pour Vienne, en Virginie.
Herkes yarış için kayıt yaptırmaya giderken onları uzaklaşırken gördüm.
Je les ai vu parce que tous les autres marchaient vers la tente pour s'inscrire pour la course. Eux s'en éloignaient.
Bahse girerim Kolombiya'ya giderken ailesini de yanında götürüyor.
On parie combien qu'il se grouille de ramener sa famille en Colombie?
Benjie Ruiz gelince yeşil bir araç dışarıda park ediyormuş ve giderken de oradaymış.
Une voiture verte était garée dehors quand Benjie Ruiz est arrivé et elle était toujours là quand il est parti.
- Servis havalimanına giderken kaza yapmış.
Cette navette, elle a eu un accident sur le chemin de l'aéroport.
Şerif yardımcısı McGregor onu 13. yolda giderken buldu.
L'adjoint McGregor l'a trouvé descendant la route 13.
Fakat bu, ailem pazar günleri kiliseye giderken evde oturacağım anlamına gelmiyor.
Mais ça ne veut pas dire que je veux rester à la maison tous les dimanches quand ma famille est à l'église.
Giderken de onlara "Görüşürüz ezikler, su içecek başka bir çeşme bulacağım" dedim.
J'étais genre, "A plus, branleurs. Je vais trouver une fontaine ailleurs."
Yanından geçip giderken güzel bir merhabalaşmaydı!
Super baffe d'accueil quand elle est sortie.
İlk yardım ekibi giderken kaza yapmış.
L'ambulance a eu un accident en route.
Ben insanlar işine giderken onlara ölenleri hatırlatmış oluruz demeyi tercih ederim.
Je préfère imaginer que les gens penseront à eux en discutant affaires.
Alışverişe veya postaneye giderken benimle geliyor ve o zaman mezara uğrama şansı oluyor.
Non, il m'accompagne quand je vais au magasin ou à la poste et en profite pour aller sur sa tombe.
Şoför hastaneye giderken ölmüş.
Le conducteur était déjà mort à son arrivée à l'hôpital.
Arabama doğru giderken mastürbasyon yapan bir güvenlikçi vardı.
Il y avait un agent de sécurité qui se masturber quand j'allais à ma voiture.
- Evet, ve onu East River'a doğru giderken gördüm.
- Ouais, et je l'ai localisé se dirigeant vers l'East River.
O giderken ben de sigara içmeye çıkıp arkasından baktım.
Je suis sorti fumer, quand il est parti. J'ai pu garder un oeil sur lui, et j'ai vu où il allait.
Yine de buradan giderken...
Ils ont quand même intérêt à...
Banyoya giderken el ele tutuşalım.
Wow.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]