Havaalanı mı tradutor Francês
1,326 parallel translation
Havaalanı mı?
L'aéroport?
Beurnbeng Havaalanına gitmek üzere bir helikopter istiyoruz.
Tu m'entends? Nous voulons aller à l'aéroport Burbank et nous voulons un avion pour nous échapper d'ici.
Havaalanında bana,
A l'aéroport, il m'a dit :
Fabrikadan erken çıkarım, havaalanına gitmek için çok zamanımız olur.
Je rentrerai tôt pour qu'on soit à l'aéroport de bonne heure.
Adamlarımız minibüsün McCarran Havaalanına gittiğini söylüyor.
Nos hommes disent que le van roule vers l'aéroport McCarran.
Havaalanında Torvalds'ı yakaladığımızda bu iki adam oradaydı.
Quand on a pincé Torvalds, ces deux types y étaient.
Ben Üstteğmen Hesse! Bu havaalanının kontrolünü devralmak için buradayım.
Je suis le capitaine Hesse, chargé de saisir cet aérodrome.
Arabanı havaalanında bırakacağımızı düşünmüyordun herhalde.
Tu ne crois tout de même pas qu'on va y laisser ta voiture?
Arkadaşlarım İzlanda'da, havaalanında sizi bekleyecekler.
Des amis à moi vous attendront à l'aéroport, en Islande.
Arabayı havaalanında tut. Sonra alırım.
J'irai chercher la voiture à l'aéroport.
- Biri havaalanını arayıp geç kalacağımızı söylesin.
Prévenez l'aéroport de notre retard.
Bana havaalanında çalışan adamın numarasını bulur musun?
Tu peux m'avoir le numéro du type qui bosse pour l'aéroport?
Hayır. Havaalanındaki adamım telefonla bildirdi. Listeyi fakslayacaktı.
Mon type de l'aéroport m'a dit qu'il me la faxerait.
Araba seni havaalanına götürecek. Anlamamaları için geri dönmek zorundayım.
Cette voiture va t'emmener à l'aéroport.
Bizi havaalanına bırakacak bir taksi çağırdım.
J'ai commandé une voiture.
Seni havaalanına bırakayım mı?
Je te dépose à l'aéroport?
O kadın havaalanında... yanımızda oturuyordu. Ve sanırım alyansım olmadığı için... "merhaba" filan dedi.
On était à l'aéroport, et une femme s'est assise à côté de nous et du fait que je n'avais pas d'alliance, elle m'a dit bonjour.
Baban havaalanında biriyle tanıştığını söyledi.
Ton père m'a dit que tu as rencontré quelqu'un à l'aéroport?
Havaalanındaki kadını kıskanmadım Ray.
Je ne suis pas jalouse de cette femme à l'aéroport, Ray.
Havaalanında mı?
L'aéroport?
Eve dönerken havaalanında karşılaştım.
Je l'ai rencontré à l'aéroport sur le chemin du retour.
Benimle havaalanına gelecek misin?
Tu m'accompagneras à l'aéroport?
Havaalanından yola çıktım taksideyim.
Je suis sur la route.
Bunu bilemiyorum beyler. Sanırım havaalanında saklambaç oynamak tehlikeli olabilir.
C'est pas une bonne idée, jouer à cache-cache ici, c'est dangereux.
Sonra parçaları birleştirdim ve havaalanındaki olayı hatırladım.
Et j'ai fait le rapprochement, et je me suis souvenue de l'aéroport.
Onu havaalanından aldım.
Voir un huissier. Je l'ai pris a l'aeroport.
Okuldan bir arkadaşım erkek arkadaşı ile havaalanına gitti.
Mon amie de l'école. Elle est allée à l'aéroport avec son petit ami.
İki gün sonra, Miami Uluslararası Havaalanı'nda buluşalım.
Dans 2 jours, tu me rejoins à l'aéroport de Miami.
Seni havaalanına bırakalım mı?
On vous conduit à l'aéroport.
Havaalanında mısın? Sürpriz.
Tu es à l'aéroport.
Sabah 8'de havaalanında olacağım ve eşyalarımı toplamam gerek.
Je décolle à 8 h et j'ai pas fini mes valises.
Havaalanında mı buluşacağız?
On se voit à l'aéroport?
- Bu sabah havaalanı işi aldım.
- J'ai fait l'aéroport, ce matin.
Havaalanında biriyle tanıştım dememiş miydin?
Comme ce Tom de l'aéroport, tu l'as appelé? C'est clair, tu lui plais.
Havaalanına doğru yola çıktım bile.
Je suis en route pour l'aéroport.
Havaalanı limanında buluşuruz. Yarım saatte orada oluruz.
On y sera dans 30 minutes.
Midway Havaalanı'na bir tren bulmaya çalışacağım ve açılmasını bekleyeceğim.
Je vais essayer de prendre un train pour l'aéroport et attendre qu'il l'ouvre. - Où tu vas?
- "Anneanneni havaalanından al." mı?
"Prendre mamie à l'aéroport." Bon sang!
Seni havaalanından ben alacaktım.
Je devais passer te prendre à l'aéroport.
Uçuş kurallarına uymamak federal bir suçtur. - Eğer koltuğunuzdan bir daha kalkarsanız, havaalanı polisini arayacağım ve yere indiğimizde sizi karşılayacaklar. - Ama...
C'est un délit fédéral de désobéir à un agent de bord.
Havaalanı yakınlarında bir inşaat çalışması var mı?
Il y a des travaux à l'aéroport?
Taksiye binip, havaalanına gidip Vegas'a uçalım.
Prenons un taxi. Aéroport. Las Vegas.
O Cuma jet sosyeteden olan arkadaşımı havaalanına ben götürdüm.
Ce vendredi-là, je passai prendre ma co-passagère de jet.
Tanıştıktan birkaç saat sonra... bir havaalanındaki tuvalette becerdiğin kadınım.
Je suis la femme qui t'a baisé dans les chiottes d'un aéroport quelques heures après notre rencontre.
Dinle, bir ceset alacağım... o yüzden seni havaalanına bırakamayacağım.
Ecoute, je dois passer prendre un corps, je ne pourrai pas t'accompagner à l'aéroport.
- Arkadaşlarım seni havaalanına götürecek.
Mes amis vous conduiront à l'aéroport.
Bir saat sonra havaalanına gitmek için ayrıldım.
Je suis partie une heure après pour l'aéroport!
Oradaki bayan havaalanına gittiğini söyledi.
Cette femme m'a dit qu'il était parti à l'aéroport.
Yeni ayakkabılarım mahvoldu serçe parmağım soğuktan dondu ve arabamın aküsü bitmeden az önce radyodaki adam sizi ilgilendiren şeyi söyledi ; havaalanı kapatılmış.
Et juste avant que ma batterie rende l'âme, le type à la radio a dit, et c'est surtout ça qui vous concerne : "L'aéroport est fermé".
Radyodaki adam havaalanının kapatıldığını söyleyince anne babanızın donup donmadığını merak edip geldiğinizi sanmıştım.
Lorsque le gars à la radio a annoncé que l'aéroport était fermé, j'ai osé espérer que tu pensais à tes parents au point d'aller voir s'ils n'étaient pas morts de froid.
Onları havaalanına bırakacaktım ama sonra hava bozunca...
- Je devais les emmener à l'aéroport. Mais avec cette neige...