English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ H ] / Hayatım boyunca

Hayatım boyunca tradutor Francês

6,297 parallel translation
Hayatım boyunca senin gibi kaç tane genci sorguladığımı biliyor musun?
Dans ma vie, combien de questions ai-je pu poser à des types comme vous?
Yani, bütün hayatım boyunca aşçıIık okuluna giderim.
Et bien, j'ai toute la vie pour aller à l'école de cuisine, donc...
Bay Picker, hayatım boyunca tek yaptığım açıklama, gelmem gereken saatten sonra eve gizlice girerken yakaladığı için annemeydi.
La seule explication que j'ai dû donner dans ma vie, c'était à ma mère quand je rentrais en douce le soir.
Hayatım boyunca bu anı bekledim!
Ma vie entière m'a préparée à ce moment!
Hayatım boyunca bu ağacı izledim.
- Moi. Je l'ai vu grandir.
Hayatım boyunca bir tek gün bile korkmadım.
Je n'ai jamais eu peur un seul jour de ma vie.
Bugüne kadar aldığım en zor karardı. Ama hayatım boyunca hiçbir zaman bir kızla bu kadar ciddi derecede yol almadım. 34 yaşındayım, dostum.
C'est la décision la plus dure que j'ai jamais eu à prendre, mais toute ma vie, à chaque fois que les choses devenait à peine, tu sais, sérieux avec une fille, j'ai fui.
Annem ben sekiz yaşındayken öldü. Ve tüm hayatım boyunca bir annem varmış gibi davrandım.
Ma mère est morte quand j'avais huit ans, et j'ai passé ma vie entière à prétendre que j'en avais une.
Hayatım boyunca bu arabayı kullanmak için bekliyordum.
J'ai attendu toute ma vie pour conduire cette voiture.
- Hayatım boyunca bu kadar emin olmamıştım.
Yeah.
Tüm hayatım boyunca, diğer insanların satranç masasında bir piyon oldum.
Toute ma vie, je n'ai été qu'un pion dans différentes cours.
Hayatım boyunca kendimi daha iyi hissetmemiştim.
Je ne me suis jamais senti aussi bien de toute ma vie.
Onu hayatım boyunca unutamam.
Je ne m'en remettrai jamais.
Kiliseden çıkıp seni ilk kez gördüğüm anı hayatım boyunca unutamayacağım.
Je n'oublierai jamais le moment où je suis sorti de l'église et vous ai vue pour la première fois.
Tamam mı? Bütün hayatım boyunca daha önce böyle hissetmemiştim.
Je ne me suis jamais senti comme cela de toute ma vie.
Hayatım boyunca beni evde kilitli tutamazsın.
Tu ne peux pas me garder enfermé chez nous pour le reste de ma vie.
Düğün günümüzde beni terk etmen hayatım boyunca başıma gelen en iyi şeydi.
La meilleur chose qu'il me soit arrivé, c'est que tu quittes notre mariage.
Hayatım boyunca bir sürü salaklık yaptım ama karaciğer çalmak bunlardan biri değil.
J'ai peut-être fait certaines choses peu reluisantes dans ma vie, mais voler un foie humain n'est pas sur la liste.
- Tüm hayatım boyunca bana yalan söylüyordu.
Toute ma vie elle m'a... menti.
Ve en çok da bu odadan çıkıp, seninleyken olduğu gibi hayatım boyunca öyle hissedemeyeceğimden korkuyorum.
mais le plus terrible c'est que j'ai peur de quitter cette chambre et de ne plus jamais ressentir ce que je ressens.
Düğmeli domuz lakabını aldım. Ve HPV virüsü gibi o da hayatım boyunca yakama yapıştı.
On m'a surnommée "phacochère", et, comme le papillomavirus, c'est resté à vie.
Bu hayatım boyunca bir kez ele geçireceğim bir fırsat.
C'est l'opportunité d'une vie.
Hayatım boyunca tek isteğim buydu ama hiç beceremiyorum.
C'est tout ce que j'ai toujours voulu.. toute ma vie..... ça ne marche pas.
Biri burada olduğumu öğrense rozetimi ve silahımı elimden alırlardı. Hayatım boyunca güven gerektiren hiçbir işe de giremezdim.
Si quelqu'un savait que j'étais ici, on me demanderait de rendre mon badge et je ne serais jamais capable de retrouver un emploi.
Hayatım boyunca senden iyi arkadaşım olmadı. Fazla oldu.
Tu es le meilleur ami que je n'ai jamais eu.
Hayatım boyunca kaçacağım.
Je fuirai pour ma vie.
Hayatım boyunca Istakoz Çocuk olarak bilindim.
D'aussi loin que je me rappelle, on m'appelait le Homard.
Hayatım boyunca Istakoz Çocuk olarak bilindim. Neptün'ün oğlu, Denizlerin Tanrısı.
D'aussi loin que je me rappelle, on m'appelait le Homard... fils de Neptune, dieu de la mer.
Hayatım boyunca ucubenin ben olduğumu düşünmüştüm. Pis, değersiz. Annemin bana eskiden söyledikleri gibi.
Toute ma vie, j'ai cru être un monstre... sale, ignoble, tout ce que ma mère disait.
"Hayatım boyunca bunu istedim ama hiç beceremiyorum." dedi.
Elle a dit "C'est tout ce que j'ai toujours voulu, et je n'y arrive pas,"
Şu anda bana karşı hissettiğin kin hayatım boyunca halkın için hissettiklerimle aynı şey.
La haine que tu ressens pour moi à l'instant correspond à ce que j'ai ressenti pour ton peuple toute ma vie.
Hayatım boyunca.
Toute ma vie.
Tüm hayatım boyunca bana yalan söylediler neden onlara gerçeği söyleyeyim?
Ils m'ont menti toute ma vie, pourquoi je devrais leur dire la vérité?
Hayatım boyunca duyduğum en fena hikâye bu.
C'est la pire histoire que j'ai jamais entendue de ma vie.
Tek tesellim bu kızartma programının bitmesi ve geri kalan hayatım boyunca da günde 4 kez gösterilecek olması. Krusty.
Mon seul réconfort est que les moqueries sont finies et ne seront montrées que quatre fois par jour jusqu'à la fin des temps.
İnan bana. Ben batırdım ve hayatım boyunca hiçbir şeyden bu kadar pişman olmamıştım.
Je l'ai fait, crois-moi, et je n'ai jamais autant regretté un truc de toute ma vie.
Hayatım boyunca düşünmeden böyle ani bir şey yapmamıştım.
Je n'ai jamais rien fait d'aussi impulsif, de toute ma vie.
Hayatım boyunca büyük maceracının bana, yanında bir yer teklif etmesini bekledim.
Toute ma vie, j'ai attendu que le grand aventurier m'offre une place à ses côtés.
Tüm hayatım boyunca, doğu L.A'de sokak çocuğuydum.
Toute ma vie, j'ai été un garçon des quartiers est de L.A.
Hayır, tatlım, bütün hayatım bütün hayatım boyunca erkek gibi giyindim.
Non, mon coeur, toute ma vie... toute ma vie, j'ai été déguisé en homme.
Şaşırdığımı söyleyemem. Hayatı boyunca bu davaya olan Takıntıma katlanmak zorunda kaldı.
Toute sa vie elle a dû faire avec mon obsession de cette affaire.
Riley, hayatımız boyunca birbirimiz için yaratıldığımızı biliyoruz.
Riley, on a su toute notre vie qu'on était faits pour être ensemble.
Hayatı boyunca sakladım onu.
Je l'ai gardée cachée toute sa vie.
Kendimizi şimdi savunmazsak, hayatımızın geri kalanı boyunca buna pişman olacağız.
Si on ne se soutient pas maintenant, on le regrettera toute notre vie.
Peki, hayatımın geri kalanı boyunca uçuk hastalığım olacak mı?
Donc j'aurai de l'herpès durant toute ma vie?
Yukarıdaki basamakların bize getirdiği inanç dolu uyanışla bu mesajı alkoliklere götürmeye ve bu kuralları hayatımız boyunca uygulamaya karar verdik.
Elle a juste fait une blague pour mettre sa mère en prison. Quand au film, il n'a été diffusé que grâce à l'aide du jeu d'acteur de Liam M. Ramsay a pu retrouver ses ustensiles de cuisines et l'africain, toujours en train de foutre la merde.
Hayatımın geri kalanı boyunca o DeLorean'ın içinde olmak ve olaylar yaşanmadan önceki zamana gidip hata yapmamayı isteyeceğim.
Toute ma vie, je vais espérer pouvoir grimper dans la DeLorean, revenir en arrière juste avant ce moment-là et ne pas faire ce que j'ai fait.
Kızgın Fransızlar geliyor diye hayatımız boyunca tedirgin olmalı mıyız?
Devrons-nous craindre les Français en colère à jamais?
Yıllar boyunca birçok saçmalığa dahil oldum. Ama hayatımın en büyük macerası evlat edindiğim bu iki harika siyahi çocuğa, anneleri, hayatımın aşkı trafik kazasında öldükten sonra babalık yapmak.
J'ai été impliqué dans pas mal d'affaires au fil du temps, mais la plus grande aventure de ma vie a été d'être un père pour ces deux fantastiques fils noirs, que j'ai adopté après que leur mère, l'amour de ma vie,
Hayatımız boyunca her şeyi paylaşmak zorunda olduğumuzu anlamadın mı hâlâ?
Tu n'as donc pas encore compris... qu'on va toujours tout partager?
Sana tüm hayatın boyunca yardım etmekteyim!
Je t'ai aidé toute ta vie!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]