English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ H ] / Hazır mı

Hazır mı tradutor Francês

37,880 parallel translation
Oynamaya hazır mısın?
Prêt pour le jeu?
Çocuklar, hazır mıyız?
C'est bon, les gars?
Centra Spike, hazır mısın?
Centra Spike, vous êtes prêts?
- Hazır mıyız?
- On est prêts?
Hazır mıyız beyler?
Sommes-nous prêts, messieurs?
Çavuş, füze hazır mı?
Lieutenant, le missile est prêt?
İzle, hazır mısın?
Regardez. Prête?
- Dansa hazır mıyız Madam?
M'accordez-vous cette danse?
- Hazır mısın?
- Es-tu bientôt prête?
Savcılık suçlama için hazır mı?
Est-ce que l'Etat est prêt à déclarer l'inculpation?
- Hazır mı Edwards?
Continuez la réanimation. Edwards, t'es prête?
Bayanlar baylar, "Roanoke Kabusum" un kadrosu ve yapımcısı için hazır mısınız?
Mesdames et messieurs, êtes-vous prêts à voir le cast et le producteur de Mon cauchemar à Roanoke?
Hayalet yakalamaya hazır mısınız?
Vous êtes prêts à attraper des fantômes?
Gitmeye hazır mısın?
Tu es prêt à partir?
Hazır mısın?
On y va?
Ophelia : Bu adamı gömmeye hazır mısın?
Prête à enterrer le mec?
Bunun için hazır mısın?
Vous êtes prêts?
Tamam, hazır mısınız?
Prêts?
İçeri almaya hazır mısınız?
Je peux entrer maintenant?
Konuşmaya hazır mısın?
Tu es prête à parler?
Toz yutmaya hazır mısınız?
Prêts à manger de la poussière?
- Köşe hazır mı?
- Tu es prêt pour ces maïs?
Evet çocuklar, 15 servise hazır mı?
Ok, les gars, uh, est-ce que la 15 est prête à partir?
Dostum. Birkaç krav maga dersi alsaydım buna hazır olurdum.
Si je prenais des cours de Krav Maga, je pourrais...
Hazır bu işe başlamışken çene bölgeme de el atar mısın?
Tant que tu y es, tu peux faire le menton?
Yemeklerini hazırladım. Evraklar da imzalanmaya hazır.
J'ai préparé de quoi déjeuner et des papiers à signer.
Haklarıma saygı duyulduğu sürece, ben yanlışlarımın bedelini ödemeye ve mütevazi bir hücreyi kabul etmeye hazırım. Eğer herhangi bir sebeple başka bir yere transfer edilmeyeceğim garanti edilirse.
Je suis prêt à payer pour cette erreur, à accepter la cellule la plus modeste, à condition qu'on respecte mes droits et qu'on me garantisse que je ne serai transféré sous aucun prétexte.
Ve ben işe dönmeye hazırım.
Je suis prêt à reprendre du service et à me donner à fond.
İnanır mısınız, misafir listesini ben değil Dışişleri Bakanlığı hazırlıyor.
Le ministre des Affaires étrangères choisit les invités, pas moi.
Sizinle işbirliğine hazırım.
Je vais collaborer avec vous.
İşlerin ters tepmesine karşı hazır olman lazım.
Prépare-toi à un retour de bâton.
Sanırım hazırız.
Je crois qu'on est prêts.
Ve gazetecilerle konuşmaya hazırım.
Je suis prêt à parler aux journalistes.
Hazırım.
Je suis prêt!
Tekmil veriyorum, yeşil ışıklar yandığında güç artırımı hazır değildi ve sona geldiğimde hala DRS tuşuna basıyordum. Yani hiç downforce yoktu. Yani...
Quand les feux sont passés au vert, le boost n'était pas prêt et j'avais le bouton DRS encore appuyé, et au bout de la ligne droite, je n'avais aucun appui, ce qui veut dire...
Hazır mısın?
Prêt?
Bir'e olanlardan sonra bir arkadaşımı daha kaybetmeye hazır değilim.
Après ce qui s'est passé pour Un, je ne suis pas prête à perdre un autre ami.
Bağışlanmaya hazır poşetin varsa senin adına götürmem için bana verebilir misin?
Si tu as un sac d'affaires à donner, confie-le-moi. Je m'en occuperai aujourd'hui.
Ben onu çıkarırım. Siz hazırlıklarınızı bitirin.
Je vais la chercher, finissez de vous préparer.
Bu yüzden hazır buradayken, ailem hakkında daha çok şey anlatırsın diye düşündüm.
Donc peut-être, tant que je suis là, tu pourras m'en dire plus sur mes parents.
Hazırlan seni saat 10'da alırım.
Soyez prête, on se voit à 10h.
Hazırım.
Je suis prête.
Tamam, hazırım.
Je suis prêt.
- Hazır mısın? - Evet.
Prêt?
- Hazırım.
- Je suis prêt.
Pek mükemmel bir sistem olduğu söylenemez ama çalışmaya hazırım.
Ce n'est pas un système parfait. Mais je suis prêt à travailler. Je...
- Bir dakikaya hazırım.
- Laisse-moi une minute.
- Hazırım, intihara meyilli değil.
- Partant, pas suicidaire.
- Beni hazırsızlık yakaladı, ve hayır demiyorum, sadece zamana ihtiyacım var.
- Il m'a prise au dépourvu, et je n'ai pas dit non, juste que j'avais besoin de temps.
Bu hiç hazır olmayacağım anlamına gelmiyor.
Pas que je ne le serai jamais.
Hatta beni çok heyecanlandıran ve sonunda hazır hissettiğim bir pozisyona başvuracağım. Tamam, belki anı yaşamayı öğrenmeme yardım etmiş olabilirsin ama kendi yolumda yaşayacağım.
En fait, je vais postuler à un autre poste, là-bas qui me réjouis vraiment et pour lequel je me sens enfin prête et, tu m'as peut-être aidée à cueillir le jour, mais je le cueillerai à mon rythme, je te remercie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]