Her nasılsa tradutor Francês
765 parallel translation
Her nasılsa Mackie'dedir parası ama mümkün değildir bunun ispatlanması.
Pourtant Mackie en tire profit Et on ne prouve jamais rien
Bilirsin, her nasılsa Dawson ve Skagway ve... Kaliforniya bile sadece adını duyduğum yerlerdi.
On dirait que Dawson, Skagway et même Ia Californie sont des endroits dontj'ai juste entendu parler.
Her nasılsa, Bayan Julie bunları eskiden sevdiğiniz gibi dizmek için tüm gün peşimdeydi...
mlle Julie m'a dit de le faire comme vous l'aimez.
Her nasılsa, eski bir tanıdıkla yeniden tanışıyor olma duygusuna kapılıyorum.
J'avais l'impression d'une présence familière.
Her nasılsa, işte böyle bir şey.
Ça a été comme ça.
Ve aniden ve her nasılsa Lydia gibi bir kıza... haftada 2 pounda razı olabilecek kadar parası olabiliyor.
Et soudain, il a tellement d'argent qu'il prend une petite comme Lydia pour deux livres par semaine.
Yaralanmıştım. Künye levham da her nasılsa kaybolduydu.
Blessé, j'ai perdu mon matricule.
Her nasılsa... düştü ve kafası kaldırıma çarptı.
Il a chuté, je ne sais pas comment, et sa tête a heurté le bord du trottoir.
Şampanyayı sünger gibi emiyorsun ama ertesi sabah her nasılsa zımba gibisin.
Peu importe combien de champagne tu bois... tu es toujours en forme le lendemain matin.
Her nasılsa bu sandık baş aşağı çevrilmiş.
Cette malle est à l'envers.
Her nasılsa geri gelmiş.
Le lendemain, je l'ai trouvé là.
Ve her nasılsa benim için pek çok şeyin sembolü oldu.
Et c'est devenu un symbole de beaucoup de choses.
"Ve o insanların her nasılsa bildikleri şeyi de biliyordum..." "... onlar ki, Anayasa ve İnsan Hakları Beyannamesini ileri süren,... " "... tartışan, yazan ve savaşan o sabırlı, dik kafalı insanlar. "
"J'ai compris qu'ils le savaient eux aussi - eux : ces hommes obstinés qui écrivirent, luttèrent et créèrent la Constitution et les dix amendements."
Nedense acımasız ve çılgın bir tuzağa düşmüş gibisin ve bundan kurtulmak için savaş vermiyorsun ve her nasılsa seni seviyorum.
Vous êtes sauvage et fou, pris au piège, vous n'essayez pas d'en sortir, et je ne sais pourquoi, je vous aime.
Sadece her nasılsa, bir kadının trende unutmuş olduğu moda dergisinde görüp beğendiğin, benim de aldığım elbise iki hafta önce Addie Ross'un konserde giymiş olduğu elbisenin aynısı!
Cette robe que tu as choisie dans le Vogue oublié par une femme, c'est celle qu'Addie Ross portait il y a quinze jours!
Ne demek istediğini söylemeye çalışıyorsun ama her nasılsa sözcükler değişiyor.
On essaye de dire ce qu'on pense, mais les mots changent d'eux-mêmes.
Evet, her nasılsa beni bir şekilde bulmuş.
Oui, en tout cas, il semble m'avoir repéré.
Her nasılsa yeni Springfield tüfeklerini ele geçirmişler.
Ils ont dû avoir les fameux fusils.
Ancak her nasılsa eskiden istediğim şeyi istemiyorum artık.
Mais pourtant, je ne veux plus les mêmes choses qu'avant.
- Her nasılsa ateşin yok.
Pas de fièvre, en tout cas.
- Ne korkunç bir deneyim. Her nasılsa bir doktorun evine yol aldım.
J'ai encore mes jambes mais elles ont du mal à supporter mon poids.
Her nasılsa ikisi de giyinikti!
Comme ils étaient habiles!
Bütün o yüzlerin kazındığını, itildiğini ve ısırıldığını görürdüm va sonra sis dağılırdı ve her nasılsa bütün o yüzler ben olurdum.
Je n'ai rien contre le Président, shérif. Pour moi, il vaut juste un demi million de dollars, net d'impôt.
Sonunda, her nasılsa beni terketmek zorunda kalacaksın.
A la fin, vous devrez partir quand même.
Siz her nasılsa, söyleyemek istediğinizi söylediniz, küçük bir parça olsa da yapmak istediğinizini yaptınız, öngörünüzü açıkladınız, bu sayede dosyanız hakkında söylemek istediklerinizi söylediniz, ve görünüşe göre olanlar o kadar da kötü değil ha?
Cependant, maintenant que vous vous êtes exprimé, maintenant que vous avez fait votre... votre petit numéro, maintenant que vous avez proclamé vos prédictions, nous direz-vous que vous avez noirci la situation, et qu'après réflexion, les choses ne vont pas si mal que ça?
Maalesef, bu gece hizmetçi her nasılsa izinli.
Malheureusement, ce soir c'est son jour de sortie.
Her nasılsa arabası evinin yanındaki bir elektrik hattına çarpmış.
Sa voiture a heurté une ligne à haute tension, devant chez lui.
Fakat aniden her nasılsa biteceğini anlamıştım. Bizim mutlu günlerimiz sayılıydı.
Mais soudain je sus que cela finirait... que nos jours heureux étaient comptés.
Çünkü ikimiz de diğer insanlardan korkuyoruz ve birlikte olduğumuz zaman her nasılsa bu korkumuzu yenmeyi başarıyoruz.
Nous avons peur des autres, et nous essayons de l'oublier quand nous sommes l'un avec l'autre.
Her nasılsa Bay Pohlmann'ın biraz kahvesi kalmış.
Et Pohlmann a réussi à faire du café.
Bağırdım, sonra her nasılsa ayağa kalkıp kaçtım.
Je criais tant que je pouvais. Je suis arrivée á me relever, je me suis sauvée.
Her nasılsa onlar beni böyle yaptı.
Ils m'ont transformé en photographe.
Her nasılsa beni biraz zor durumda bırakırlar.
Avec elles, je me sens désavantagé.
Bazı insanlar her nasılsa hırsızlık dan hak talep etme durumuna geçerler.
Un de nous reste pour la concession, voleurs!
Fakat her nasılsa, tamamen eve dönüyormuşum gibi gelmiyor.
Pourtant, je n'en ai pas l'impression.
Her nasılsa obez, şirin beyfendi yanında çalışmama müsaade edecek. Çünkü kendisi çok insancıl bir adam.
Cet homme obèse, mais adorable, me garde avec lui, parce qu'il est... terriblement humain.
Ama her nasılsa planı hayalimdekine hiç benzetemezdim.
Mais je n'ai jamais vraiment réussi à la réaliser selon mon idée.
Her nasılsa, yapmak üzere olduğu yolculuk farklı bir yere olacak- -
C'est un vieil homme dans un sale uniforme.
Bizi öpüşürken görüyorsun ama her nasılsa fikrini değiştirmeye hazırsın.
- Il y a cinq minutes, tu savais que je l'avais embrassé et tu étais prêt à changer d'avis.
Fakat haber Kansas basınında çıktığında her nasılsa sayı birden yirmidokuza yükseldi.
Mais quand la presse de Kansas City en fit état, ce chiffre avait mystérieusement atteint 29.
Ve öyle olsa bile, ben... Ben her nasılsa... onun ölmediğini hissedip, sadece rahatlarım.
Et cependant... j'ai comme l'impression... qu'elle n'est pas du tout morte, mais qu'elle ne fait que se reposer.
Her nasılsa biliyorum
Je le sais bien
Fakat müzik tüm gece boyunca her nasılsa devam ediyor olacak.
Mais la musique va continuer toute la nuit, n'importe comment.
Fakat sonra, her nasılsa..... sonra buna yakalandı.
Mais un jour, il s'est mis à jouer.
İşler nasılsa yoluna girer. Her zaman böyledir.
Les choses s'arrangeront, comme toujours.
- Her neyse, evleneceğiz nasılsa.
On se marie quand même!
Her nasılsa birlikte gitmeliyiz, değil mi?
Allons-y ensemble.
Burası her nasılsa gerçekten çok sıcak.
Il fait vraiment chaud.
Ve her nasılsa, zaman beklediğiniz sürece.
Et ça arrive toujours.
Kim telaşlanıyor canım? Her gün 15 bin kazanıyorum nasılsa!
15 000 $, ce n'est pas une paille, non!
O sıçtı batırdı. Ben sadece... Eskiden her şey nasılsa öyle olsun istiyorum.
L'ère du parent sans droit de garde a commencé.
nasılsa 23
her neyse 2842
her ne ise 107
her ne olursa olsun 80
her ne kadar 48
her ne istersen 16
her neredeyse 27
her ne olursa 33
her neyse işte 22
her ne haltsa 24
her neyse 2842
her ne ise 107
her ne olursa olsun 80
her ne kadar 48
her ne istersen 16
her neredeyse 27
her ne olursa 33
her neyse işte 22
her ne haltsa 24