Hiç sanmıyorum tradutor Francês
5,188 parallel translation
Hiç sanmıyorum.
Je ne pense pas.
- Bunun gerekli olduğunu hiç sanmıyorum.
Ce n'étais pas nécessaire.
Hiç sanmıyorum. Pılını pırtınızı alın!
Dégagez!
- Hiç sanmıyorum, hayır.
Non, je ne pense pas.
Evet, hiç sanmıyorum...
Yeah, je ne pense pas...
Hiç sanmıyorum.
Tu ne maîtrises pas.
Seni bu apartmanda gördüğümü hiç sanmıyorum.
Je ne crois pas vous avoir vue dans le coin avant.
Eğer aradığımız adam oysa kullandığı tek takma ismin o olduğunu hiç sanmıyorum.
Si c'est l'homme que nous cherchons, je doute que ce soit le seul alias qu'il utilise.
- Hiç sanmıyorum.
Je ne pense pas.
Hiç sanmıyorum ki Ashley'nin yolu böyle bir zenginliğe çıksın.
Cependant je ne pense pas qu'Ashley soit sur la route d'une incroyable richesse.
Ama tek geleceğinin bu olduğuna inanması gerektiğini hiç sanmıyorum.
Mais je ne penses vraiment pas qu'il devrait croire que ça est son seul futur.
Hiç sanmıyorum, Maggie.
Je ne pense pas, Maggie.
- Hiç sanmıyorum.
Je n'en suis pas sûr.
- Hiç sanmıyorum, tamam mı?
Je ne pense pas, d'accord?
Hiç sanmıyorum.
Et bien, je ne pense pas.
Kusura bakmayın ama ben zaten bir polis memurundan korunmaya çalışıyorum bir tanesini daha evime çağırmak isteyeceğimi hiç sanmıyorum.
Avec tout mon respect, je cherche à me protéger des membres de la police. J'ai du mal à les inviter dans ma maison.
Hayır, ama... Hiç sanmıyorum.
Non, mais... c'est possible.
Bu kargaşayı idare edebileceğimi hiç sanmıyorum.
Je ne pense pas pouvoir m'occuper du méli-mélo.
- Hiç sanmıyorum.
- Je ne le pense pas. - Connie!
- Evet! - Hiç sanmıyorum. Hiç sanmıyorum.
Je ne le pense pas.
... ama film teklifi alacağımı hiç sanmıyorum.
Mais je n'ai même pas l'impression qu'on ne me propose pas de film.
- Rosamund sizi tiyatroya götürmek istiyor. - Hiç sanmıyorum. Hayır.
- Vous savez, Rosamund voudrait vous emmener au théâtre.
Hiç sanmıyorum, ahbap.
Je pense pas, mon pote.
Hayır, hiç sanmıyorum.
Non, je ne pense pas.
Hayır, hiç sanmıyorum.
non, je ne pense pas.
- Hiç sanmıyorum
- Je crois pas le vouloir.
- Hiç sanmıyorum.
J'en doute fort.
Hiç sanmıyorum.
Ça me semble difficile.
- Yok, hiç sanmıyorum.
Je ne pense pas.
Hiç sanmıyorum.
J'en doute.
Yoo, hiç sanmıyorum.
C'est faux.
Bunun bir fayda vereceğini hiç sanmıyorum.
Je pense que ça ne ferait de bien à aucun de nous.
Bir daha yemek yiyeceğimi hiç sanmıyorum.
Je ne pense pas que je mangerais à nouveau.
Öyle bir müşteri olduğunu hiç sanmıyorum.
Je ne pense pas qu'il existe.
10 yıl uzun bir süre ama onu gördüğümü hiç sanmıyorum.
Je veux dire, 10 ans c'est long, mais je ne pense pas l'avoir déjà vue.
Bunlara el koyulduğunu hiç sanmıyorum ya gerçi.
En fait, je ne pense pas que ce soit confiscable. Qu'est-ce que ça sent?
Hiç sanmıyorum.
Eh bien non.
Benim burada olmamı onaylayacağını hiç sanmıyorum.
Non. Je suis sûr qu'il n'approuverait pas que je sois là.
- Yani, yavaş yavaş onu tanımaya başlıyorum ve bu davranışlarından hoşlanacağını hiç sanmıyorum.
J'ai appris à la connaître, et je pense qu'il n'apprécierait pas.
Ve hiç olduğunu da sanmıyorum.
Et je ne pense pas que tu l'aies été.
# Onun için doğru kişi olduğunu sanmıyorum # # Düşündün mü hiç # # Çin Kasabasına gitmiş olsaydın #
* I don t think you re right for him * * think of what it might have been if you * * took a bus to Chinatown *
Konseri hiç terk ettiğini sanmıyorum.
Je ne crois pas qu'il ait quitté le concert.
Bunun hiç adil olduğunu sanmıyorum!
Ce n'est pas juste.
Öldüğünü hiç sanmıyorum.
( souffle déformé ) ( bourdonnement des mouches ) je ne pense pas il mort cependant.
Hiç sanmıyorum.
Je ne crois pas.
Son kırk beş yıldır hiç öz ismini kullandığını sanmıyorum.
Je pense peu probable qu'il ait utilisé son vrai nom durant les 45 dernières années.
Kimsenin senin için, benim gibi düşündüğünü hiç sanmıyorum. Evet. Hiç şeytanın temsilcileri gibi durmuyorlar.
Ils ne ressemblent pas à des agents de Satan.
Ben hiç bildiğini sanmıyorum.
je ne pense pas l'avoir jamais su
- Hiç o havada olduklarını sanmıyorum.
Je ne pense pas qu'ils soient d'humeur à recevoir un traitement.
Bahsettiği acıyı hiç yaşadığımı bile sanmıyorum.
Je ne pense même pas que j'ai déjà eu le genre de douleur qu'il parle.
Hiç o bahsettiği acıyı yaşadığımı bile sanmıyorum.
Je ne pense même pas avoir déjà eu le genre de douleur dont il parle.