Iki saat önce tradutor Francês
797 parallel translation
Bir iki saat önce Almanya'ya geri getirildi.
Il a été ramené en Allemagne il y a quelques heures.
Tanrım, daha iki saat önce birlikteydik.
J'étais avec lui il y a seulement 2 h.
- Öyleydi, iki saat önce.
- Ça l'était il y a deux heures.
Ama bu farklıydı : Bir kadın ve iki erkek. Onu bir iki saat önce tanımış onun için bıçak bıçağa kavga eden iki erkek.
Une femme et deux hommes, qui la connaissaient à peine et se battaient au couteau pour elle.
Şu anda, gemi iki saat önce tam iniş yaptığı noktada hareketsiz bulunmakta. Ve şimdiye kadar içerisinde bir hayat belirtisi görülmedi.
Le vaisseau est immobilisé là où il s'est posé il y a 2 heures et on n'a décelé aucun signe de vie pour l'instant.
- Nikah iki saat önce gerçekleşti... - Öyle mi?
- Le mariage a eu lieu il y a deux heures.
O ve diğer Haganah üyeleri iki saat önce ayrıldılar.
Lui et les types de la Haganah sont partis il y a deux heures.
Daha önce de telefon açtım komiser bey, şikayetim iki saat önce kaydedildi.
On a enregistré ma réclamation il y a deux heures.
Bay Arnesen, Kirsten ve ben iki saat önce evlendik.
M. Arnesen, j'ai épousé Kirsten il y a 2 heures.
- Bir iki saat önce.
Il y a deux heures.
Seni iki saat önce çağırttım.
Je vous réclame depuis deux heures.
Muhteşem Sör Percy iki saat önce Paris'e havalandı bile.
Sir Percy est parti pour Paris il y a 2 heures.
Hiçbir şey. Onu iki saat önce muayene ettim, sonucu duymak ister misin?
Rien, mais je viens de l'examiner.
Ve sadece iki saat önce teklifimi bekliyordu.
II y a six heures, elle voulait m'épouser! - Scandaleux.
Daha iki saat önce onları ormanda ağır bir yük sürüklerken gördüm.
Je les ai vus tantôt se faufiler dans la forêt avec un lourd fardeau.
Vaizin oğlu iki saat önce onu arabasına bindirmiş.
On a vu le fils du pasteur l'emmener.
O uçak iki saat önce indi. Onu karşılamadınız mı?
L'avion a atterri il y a deux heures.
- Duyuruldu mu? - İki saat önce. - Şimdiden mi?
Notre ère touche à sa fin.
İki saat önce, bana bunu yutturabilirdin Harvey.
II y a deux heures, ça aurait marché.
- İki saat önce 5 falandı, değil mi?
Il était 17 h il y a deux heures.
- İki saat önce.
- Où ça?
Hayır, bayan, zamanı yok. Yolda bir şeyler atıştıracağını söyledi. İki saat önce bay Thwaite ile çıktılar.
II est parti il y a deux heures avec M. Thwaite.
Bayan Graham iki saat kadar önce çıktı.
Mlle Graham est partie depuis deux heures.
Bir yıl önce geçen ay sabah saat 3'te... Freidank ve ben iki eski tabancayla... Konstanz'da gestapoların elebaşısının evini bastık.
Il y a un peu plus d'un an, à 3 h du matin, freidank et moi-même, armés de vieux pistolets, avons pénétré dans la maison d'un chef de la gestapo.
Walter, yanlış bir şeyler var. İki saat önce yemek yedim. Burada kaldı.
- J'ai dîné il y a 2 heures et ça ne passe pas.
Gerçek çıkarma aslında iki saat önce yapılacak...
La marine ouvrira la voie.
İki saat önce terziyi çağırıp prova için her şeyi hazırlamanı söylemiştim.
Je t'ai dit d'aller chercher le tailleur et de tout préparer pour l'essayage!
Üzerinize yağmur gibi bomba yağmadan önce size iki saat veriyoruz.
Vous avez deux heures avant de subir un vrai désastre.
Şu iki balıkçı bir kaç saat önce kayığıyla akıntıda sürüklenirken bulmuş.
Ces deux pêcheurs l'ont trouvé à la dérive sur son bateau il y a quelques heures.
Bir iki saat önce
- Il y a deux heures.
- İki saat önce ayindeydim. - Güzel.
- J'y suis allée il y a deux heures.
İki saat önce kamyonumu Biloxi'ye götürmüş olmalıydım.
Je devrais être à Biloxi avec mon camion depuis une heure ou deux.
İki saat önce mi? Bekleyin lütfen.
Il y a environ deux heures?
Bunlardan Bayan Archer'a dört saat arayla birer tane, yatmadan önce iki tane ver.
donnez à Mme. Archer une dose tous les 4 heures. et deux avant de dormir.
Kapıyı kilitlemeden önce bir iki saat kadar çalışır,
Il travaille 2 heures avant de tout fermer.
İki saat önce.
- Il y a deux heures.
- Ne zaman olmuş? - İki saat önce.
- C'était quand?
İki saat önce onarım için beklemeyi önerdiğimde vardı.
J'avais proposé d'attendre Ia réparation!
Tam olarak bir saat önce, Wainright Alaska'daki arkadaşınız Alan Melvin de aynı iki fotoğrafı seçti.
Il y a une heure, votre ami Alan Melvin, de Wainwright, en Alaska, a reconnu les mêmes photos.
İki saat önce 100 milyon ölü dediniz.
"Wash., D.C. 5h30" "Wash., D.C. 5h30" Vous parlez de 100 millions de morts.
İki saat önce, Ambléve'den bu yoldan geldim.
Il y a 2 h, je suis venu d'Amblève par cette route.
Belki iki saat daha. Belki de on - daha önce parçalanmazsak.
Peut-être deux de plus, peut-être dix, à moins que le navire casse avant.
Bir saat önce Rus ve Doğu Alman askerlerinin silahlı olarak... Batı Berlin'e girmesini takiben... iki NATO zırhlı bölüğü şehre ulaşma teşebbüsünde bulundu. Ancak sayıca üstün Komünist güçler tarafından bastırıldılar.
A la suite d'une entrée à Berlin-Ouest des Russes et des Allemands de l'Est, 2 divisions de l'OTAN ont tenté une percée dans la ville assiégée mais ont été submergées par les forces communistes.
Samuel Fennan, dün akşam kendini vurmadan... iki buçuk saat kadar önce bu sabah uyandırılmak için santrali aramış.
Samuel Fennan a demandé un réveil téléphonique environ deux heures et demie avant de se suicider hier soir.
- İki saat önce. Öğle yemeği için ilk işaret.
II y a deux heures.
İki saat önce.
II y a deux heures.
İki saat önce gelmeliydi.
II a disposé de deux heures.
İki saat önce ona haber yolladım.
Je lui ai envoyé un message.
İki saat önce bitti.
Ca s'est terminé il y a quelques heures.
İki yıl önce günde 8 saat uyurdum.
Pourquoi maintenant?
Okula kestirmeden giden iki genç çocuk tarafından yaklaşık bir saat önce bulunmuş.
Découvert il y a environ une heure par deux jeunes se rendant à l'école.
iki saat 66
iki saat içinde 16
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
önce ben 89
önce ben sordum 18
önce ben geldim 22
iki saat içinde 16
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
önce ben 89
önce ben sordum 18
önce ben geldim 22