English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ I ] / Istediğin zaman

Istediğin zaman tradutor Francês

2,376 parallel translation
Hayır, Bu değil. Onlardan binlerce var istediğin zaman görebilirsin onları. Hayır.
Ce n'est pas ça, ils se voient comme le nez au milieu de la figure.
Dans edeceğim 2 saat dışında bana istediğin zaman ulaşabilirsin.
Bon... Je suis joignable 24 h sur 24, sauf pendant les 2 h où je vais danser.
Hayır, istediğin zaman uğra.
Quand vous voulez.
Beni istediğin zaman arayabilirsin diye düşündüm.
- Alors... appelle-moi quand tu pourras.
Demek bu kurtlu kütüğü istediğin zaman kaldırabilirdin, öyle mi?
Tu aurais pu déplacer cette bûche infestée de larves?
Çok uslu bir köpek. Çamaşırlarını istediğin zaman getirebilirsin.
- Amène ton linge quand tu veux.
Pekâlâ, şerefini geri almak istersen istediğin zaman söyle.
Très bien. Eh bien, tu peux tricher si tu veux récupérer ta dignité.
Kelsey, buraya istediğin zaman gelebilirsin.
Tu es la bienvenue, quand tu veux.
Teşekkür ederim. Ayrıca George, telefonda konuşmayı pek sevmem ama istediğin zaman arayabilirsin.
J'aime pas trop parler au téléphone, mais n'hésite pas.
O Raphael'i iade etmek istediğin zaman lütfen ara beni.
Quand vous voudrez rendre ce Raphaël, appelez-moi.
Arkadaş olarak kalmayı istediğin zaman testislerim acıdı.
Quand t'as dit vouloir être son amie, j'ai eu mal aux testicules.
Fikrini değiştirirsen istediğin zaman gelebilirisin.
Si tu changes d'avis, la porte est ouverte.
Burada istediğin kadar kalabilir ve istediğin zaman gelebilirsin.
Ecoute, tu es la bienvenue ici aussi longtemps que tu le voudras, quand tu le voudras.
Ya da istediğin zaman ara.
Appelle-moi n'importe quand. Appelle-moi.
Dostum, istediğin zaman ödünç alabilirsin.
- Tu l'empruntes quand tu veux.
Malzemelerimi alayım. - İstediğin zaman.
- Je vais chercher mes affaires.
İstediğin zaman taşınabilirsin, oda senindir.
Je voulais te dire que oui, tu peux t'installer.
Benim de. İstediğin zaman arayabilirsin.
Moi aussi, si jamais t'as besoin d'appeler.
- İstediğin zaman cayabilirsin.
Vous pouvez vous retirer de l'affaire quand vous voulez.
İstediğin zaman elektrik süpürgesini alıp odaları süpürebilirsin.
{ \ pos ( 192,220 ) } Vous pouvez toujours passer l'aspirateur et nettoyer le salon.
Peki ya istediğin işi vermezlerse? O zaman istifa ederim.
Et s'ils ne te donnent pas le boulot, ici?
İstediğin zaman, istediğin yerde pişirebiliyordun.
Je pouvais bosser comme je voulais.
İstediğin zaman yeriz. Ya da yemeyebiliriz de
On peut manger ou pas.
İstediğin zaman veremez misin kendini?
Tu peux pas sentir le moment à la demande?
Ne zaman öğle zamanı birlikte olsak mutlaka istediğin bir şey vardır ve bu da öğlen seksi olmaz.
- Quoi? Quand tu m'offres un après-midi de sexe, c'est que tu veux quelque chose. Et c'est pas faire l'amour.
İstediğin zaman gelirsin sen de.
- Quand tu voudras.
İstediğin zaman eskiye geri dönebilirsin, Claire.
Tu peux revenir à notre époque.
İstediğin zaman, istediğin yerde olabilirim.
N'importe où, n'importe quand.
Demek istediğin, neden olduğunu bilebiliriz ne zaman olduğunu bilebiliriz ama cinayet silahını kimin kullandığını bilemeyiz.
Tu veux dire qu'on connaît le quoi, le quand et le comment... mais on n'a aucune preuve reliant cette arme à quelqu'un en particulier.
istedigin kadar zaman harcayacagiz.
On prendra tout le temps qu'il faudra.
Bu her zaman istediğin şey değil miydi?
C'est ce que tu veux.
İstediğin zaman ara beni, gece gündüz fark etmez.
Tu peux m'appeler nuit et jour, ça a pas d'importance.
Sonsuza dek sevdiğin kişiyle birlikte olmayı mı ama her zaman onun kasık kıllarından yapılma gömlek giyeceksin yoksa hayatının sonuna kadar yalnız olup istediğin şeyi giymeyi mi?
être avec ton mec pour l'éternité, mais porter un t-shirt fait avec ses poils pubiens, ou être seule jusqu'à ta mort, mais en t'habillant librement?
Sen her zaman zaten kendi istediğin gibi davrandın! " Böyle devam ediyordu.
"Tu fais toujours comme ça te chante."
İstediğin zaman bizimle takılabilirsin.
Fais du vélo avec nous quand tu veux.
İstediğin zaman uğra.
- Au revoir.
Dinle, eğer istediğin şeyi hiç sormazsan o zaman cevabın evet mi hayır mı olacağını bilemezsin.
Si on ne demande rien, on ne sait jamais si la réponse sera oui ou non.
- İstediğin zaman olabilir... konuşmak için.
- Je suis disponible quand tu veux.
- Televizyon izleyebilir miyiz? - İstediğin zaman televizyon izleyebilirsin.
On allume la télé?
Her zaman başlamasını istediğin savaşı bekledin.
Attendre une guerre que vous espérez depuis toujours.
Hayır, herhangi bir zaman konuşabiliriz, gerçekten. İstediğin bir zamanda.
On peut en parler n'importe quand.
İstediğin zaman ekürim olabilirsin.
- Tu peux être mon pote quand tu veux.
Her zaman yapmak istediğin şey.
Tu as toujours rêvé de le faire!
İstediğin zaman, istediğin yerde, istediğin delikten.
N'importe quand, n'importe où, n'importe quel orifice.
Biri daha sonra seni bulacaktır. Ve o zaman istediğin her şeyi söyleyebilirsin.
Quand on vous trouvera, dites ce que bon vous semble.
İstediğin zaman onu dışarı çıkarabilirsin.
Vous pourriez la laisser sortir n'importe quand.
Her zaman istediğin yeni İtalyan modeli gece lambalarına merhaba de.
Dis bonjour à la nouvelle lampe italienne que t'as toujours voulu.
İstediğin zaman gelip burada kalabilirsin.
Tu peux rester ici aussi longtemps que tu veux et quand tu veux.
İstediğin zaman beni arayabilirsin adamım.
Tu es mon frère de sang, je te connais par cœur.
İstediğin zaman alabilirsin.
Tant mieux. Tu peux en avoir quand tu veux.
Bu her zaman istediğin değil miydi.
C'est ce que tu as toujours voulu, non?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]