Izin mi tradutor Francês
5,206 parallel translation
Bunu da almalarına izin mi vereceksiniz
Ne les laissez pas prendre ça aussi.
Yoksa bizi takip etmek uğruna ikisinin de yok olmasına izin mi vereceksiniz?
Ou laisseras-tu les deux brûler pour nous suivre?
Aptallar gibi koşuşturmamızı izlemesine izin mi verelim?
On les laisse nous voir dans les couloirs de l'asile?
Senin çekim yapmana izin mi verdi?
Et elle te laisse filmer là-bas?
Bir meleğin bedenine girmesine izin mi verdin?
Tu as laissé un ange le posséder?
Sana saldırdılar ama gitmene izin mi verdiler?
Ils t'ont attaqué, mais t'ont laissé partir?
Gitmesine izin mi verirdin?
Est-ce que tu laisserais tomber?
Cehennemin daha berbat bir yer olmasına izin mi vereceksin?
Tu laisses tomber l'enfer?
Avustralya'ya gitmesini izin mi vermeliyim? Sırf onu buraya getiren şey, iş arkadaşıyla yatıp onun bebeğine hamile kalıp ölümden dönüp sonra öteki adamı seçti diye?
Le laisser retourner en Australie parce que la chose qui l'a amené ici, couché avec une collègue, qui est tombée enceinte de son bébé, qui est presque morte, et ensuite, qui a choisi l'autre gars?
Sevgisinin boşa gitmesine izin mi vereceksin?
N'allez-vous pas profiter de son amour?
- Buraya gelmesine izin mi veriyorsun?
- Tu le laisses monter?
Seni ezmelerine izin mi vereceksin?
Tu vas nous laisser te sortir comme ça? Allez!
Burada kalmalarına izin mi vereceksin?
Vous les laissez rester?
Bir avuç ruhsuz bakışlı beyaz adamın savunduğum her şeyin üzerine sıçmasına izin mi vereceğim yani?
Je dois laisser une bande de sans-cœur... souiller tout ce en quoi je crois.
O izin mi dedi?
Il... Il a bien dit "permission"?
- Yani onu öldürmeme izin mi vereceksin?
Tu m'as laissé la tuer?
Tüm erkeklerin ölmesine izin mi vereceksiniz?
Allez-vous laisser tous les hommes mourir?
Buradaki bütün İspanyol kızların beni taciz etmelerine izin mi vereyim?
Laisser toutes les détenues latinas me manipuler?
Sessiz kalıp o tehlikeli kadının burada kalmasına izin mi vereceksin?
En gardant le silence, tu permets à cette femme de toute évidence dangereuse de rester.
Gerçek şeytanın deli olanı harcamasına izin mi vereceksin?
Vous laisserez la folle être blâmée à la place de la vraie méchante?
Çok iyisin. Çekip gitmesine izin mi vereceksiniz?
Vous allez le laisser partir comme ça?
Bana bu şekilde davranmasına izin mi vereceksin?
Tu vas la laisser me traiter comme ça?
Üstümüze bir kova daha dökmeden önce kendi pisliğimizde soluklanmamıza izin mi verdin?
Donnez nous un moment pour nous asseoir dans notre propre crasse avant de nous balancer un autre seau?
Gururlansam mı, siktir mi çeksem bilemedim şimdi ya da sadece seni biraz koklamama izin vermelisin- -
Je ne sais pas si je dois me sentir flattée ou vomir. Peut-être que tu peux me laisser te renifler quelques minutes...
Sence Kardinal bu tehdidin sürmesine izin verir mi?
Vous pensez que le Cardinal va tolérer une telle menace?
Çocuğun ölmesine mi izin verirdi.
- Laissé mourir son fils?
Kurbanın bileğindeki izin nedeni bu olabilir mi?
Ça pourrait être ce qui a laissé la marque sur le poignet de la victime?
Planımız onun bizi aya yapıştırmasına izin vermek mi?
Le plan est-il de le laisser nous envoyer dans l'espace?
Onların bize şov yapmasına izin vermeyeceğiz, değil mi?
On va pas les laisser nous humilier, hein?
B-cat performansını sergilemek için izin ve kimlik sağlamalı değil mi?
Un pass catégorie B te fait inscrire avec eux et te donne un permis de jouer et un badge d'identification, n'est-ce pas?
Ona bir şey olmasına izin vermezsiniz, değil mi?
Ne laisse rien lui arriver?
Buna izin veremeyiz, değil mi?
On ne peut pas laisser ça arriver maintenant, hein?
O zaman memişlerini ellemene izin verecek mi?
Et là elle te laissera toucher ses seins?
Gidebileceğin iyi bir ev varken patronumu sömürmene izin vereceğimi mi sandın?
Tu penses vraiment que je vais te laisser vivre sur le dos de mon employeur quand tu as une maison où aller?
- Elini tutmana izin veriyor, değil mi?
Il te laisse prendre sa main.
Tüpleri sökmesine mi izin vereyim?
- Je le laisse retirer ses tubes?
- Evet. Ona elle muamele çekmene izin verdi mi?
Et il t'a laissé le branler?
Ağzında bitirmesine izin verdin, öyle mi?
Tu l'as laissé... finir... dans ta bouche?
Suzanna'nın şehri terk etmesine izin vermek delice mi?
Est-ce que je suis fou de laisser Suzanna quitter la ville?
Gitmesine izin vermeyeceksin, değil mi?
Tu vas pas laisser tomber, si?
İzin mi almamız gerekiyor?
On a besoin de permis?
- İzin alman gerekecek mi?
- Avez-vous besoin de prendre un congé?
Sırf kızını görmene izin verdim diye mi?
T'avoir autorisée à voir ta fille?
Çünkü benim akıl sağlığımı, gerçeklik hissimi sorgulamama izin verdiğin için mi?
Car tu as... douté de ma santé mentale. Tu vois le meilleur en lui, moi... pas. - De mon sens de la réalité?
Yani Jack'in kendisini asmasına izin verelim mi diyorsun?
Vous dites que nous aurions dû laisser Jack s'exposer?
Annem hapse girerse, babamım cenazesine katılmasına izin verirler mi?
Si ma mère est en prison, la laisseront-ils aller aux funérailles de mon père?
- İzin mi aldın Chapman?
- Tu as eu une permission, Chapman?
Bitki yetiştirmene izin vermedim diye mi?
Parce que je ne te laisse pas cultiver de mari?
Bizim hünerlerimiz üzerinden zafer kazanmasına izin verelim öyle mi?
Oh, et le laisser prendre la gloire sur le dos de notre ingéniosité?
İzin ver şu düşündüğüm adam müsait mi bir bakayım.
Laisse-moi vérifier si celui à qui je pense est encore libre.
Cidden oraya gidip eroin almama izin mi vereceksin?
Tu vas me laisser acheter de la drogue?