Katil o tradutor Francês
1,575 parallel translation
Katil o herif!
C'est un assassin!
- O zaman katil o değil.
Donc il n'est pas l'assassin.
Şöyle söyleyeyim bence o daireyi tutmak iyi bir fikir değil tabii ev sahibimizin seri katil olmasını süper bulmuyorsan.
On ne va pas prendre l'appartement car notre futur proprio est un serial killer.
Ama o hiçbir zaman katil olmadı.
À part qu'il n'a jamais été un tueur.
Madem katil o değil, niye arıyorsunuz ki herifi?
Pourquoi cherchez-vous ce type? Ce n'est pas le tueur.
Peki olay öyleyse, O zaman katil onu nasıl...
Et bien si c'est le cas, comment le tueur voulait...
Ama o kadar ileri gitmesine izin vermeyeceğiz. Katil olduğunu onaylamamıza yetecek kadar yaklaşması gerek.
On a juste besoin qu'il s'approche pour être sûr que c'est le tueur.
Değilse, katil o değil demektir.
Et si ce n'est pas le cas, ce n'est pas notre homme.
Seri katil o.
C'est elle.
Eğer katil o gruptaysa, kendi sohbet tarzı ona ihanet edecektir.
Si le tueur est dans ce groupe, il sera trahi par son propre langage.
Eğer bunda samimiyseniz, o halde Richard Gomez'in baskın bir katil olduğunu biliyor olmalısınız.
Si c'est vraiment le cas, alors vous savez que Richard Gomez était un tueur dominateur.
El Coyote motel'de 1997'de bir katil olduğunu söylemeye çalışıyorum. Richard Gomez sadece bir katil değilmiş, o bir kurbanmış da.
J'essaye de vous dire qu'il y a eu un meurtre au motel El Coyote en 1997, sauf que Richard Gomez n'était pas le tueur, mais la victime.
Yani olağanüstü bir şey olmadıkça çürümüş bir ceset kadar faal. Sanırım Richard Gomez için şunu söylemek oldukça güvenli. Başroldeki katil o değil.
A moins qu'il soit exceptionnellement vif pour un cadavre en décomposition, je pense qu'on peut affirmer que Richard Gomez n'est pas l'auteur de tout ces meurtres.
Simone'u silkelersen ve köpek düşerse o zaman katil o.
Si tu secoues Simone et que le chien en tombe... Alors, c'est le tueur.
Galiba o katil polislerden biriydi.
Ça devait être un de ces gardes.
Katil olduğunu o da biliyor. - Beyler?
- Les gars.
- Gus, katil o odadaydı.
Le tueur s'y trouvait.
O halde katil nasıl dışarı çıktı?
Comment le meurtrier est sorti?
O soğukkanlı bir katil.
C'est un meurtrier de sang-froid.
Gerçekten o... 10 milyon büyük para, katil.
Je pensais vraiment qu'elle... 10 millions, ça fait beaucoup de billets, vieux.
O zaman katil değilsin.
Alors tu n'es pas un tueur du tout, hein?
- Hayır, O bir katil.
- Non, c'est une meurtrière.
- O lanet olası bir katil.
- C'est un putain de meutrier.
- O bir katil olabilir.
- C'est un assassin.
O katil değil.
- Elle n'est pas un meurtrier.
- Belki o arabadaki şahısla buluşacaktı ama katil tarafından gafil avlandı.
Ça n'explique pas le couteau que Malik avait.
O buz kamyonlu katil değil.
Il n'est pas le tueur au camion frigorifique.
Katil, kolun güdük olduğunu görmeyelim diye o bileği...
Le tueur a coupé ce morceau supplémentaire du poignet pour qu'on ne voie pas le moignon.
O bir çok insanı öldürecek bir katil.
L'opération est accomplie.
O katil değil.
Ce n'est pas un malfrat.
O bir katil. Doğru.
- Ce monsieur est bien un criminel.
O bir katil.
C'est un assassin.
Katil o değil.
Ce n'est pas lui!
O zaman katil hâlâ Sonya'nın peşinde.
Donc le tueur est toujours là dehors à chercher Sonya?
O tam bir kiralık katil.
C'est un mercenaire.
O her şey olabilir, ama katil değildir.
Il a beaucoup de défauts mais ce n'est pas un meurtrier.
- O bir katil değil.
- Ce n'est pas une meurtrière.
Belki de katil maketi olaydan sonra yapmak zorundaydı, burası da o nedenle bu kadar soğuk, cesedin bozulmadan kalabilmesi için.
Il a peut-être dû fabriquer la miniature après-coup, ce qui expliquerait pourquoi il fait si froid ici : pour préserver le corps.
Katil bir Amazon olmadıkça, onun gibi birini kendi banyosunda bu hale getireceğine dair şüphelerim var.
À moins que notre tueuse en série ne soit une amazone, j'imagine mal un type comme lui se faire mettre K.O. dans sa propre salle de bain.
O zaman bu adamı katil yapan ne?
Donc qu'est-ce qui a transformé ce type en tueur?
- Katil mi? O adam katil miymiş?
Ce type a été assassiné?
Yani, elbette o iğrenç bir katil, ama aynı zamanda duvarlara tosluyor.
C'est un tueur sans pitié, certes, mais du genre à se payer les murs.
- Ve o uzman bir katil.
- Et c'est un tueur entraîné.
O halde vücudunun üst kısmı son derece güçlü, öfkeli bir katil arıyoruz.
Ok. Donc on cherche un tueur enragé avec beaucoup de force.
O adam katil.
C'est un tueur.
O bir katil!
Cette sale meurtrière!
O bir katil Sarah, soğukkanlı bir katil.
- C'est un tueur, Sarah. Sans états d'âme.
- O bir katil, Chuck.
C'est un tueur.
Sen ne dersen o katil.
Comme tu veux... assassin!
John Joseph yapmadıysa, o halde katil dışarılarda bir yerde.
Si c'est pas John Joseph, le tueur rôde toujours.
Yani, o katil değil.
Ce n'est pas une tueuse.