Kolay olmadı tradutor Francês
1,378 parallel translation
Sen eyaletten tüyünce kolay olmadı.
Tu m'as pas facilité les choses en partant.
Burada onunla başa çıkmak pek de kolay olmadı.
On a eu du mal à vous trouver.
Bizim için asla kolay olmadı.
Ça a jamais été facile.
Güzel işler yaptı ama onun için hiç de kolay olmadı.
Il a fait de grandes choses, mais c'était pas facile.
Ama üzülme. Kazanmak kolay olmadı.
Rassure-toi, ça n'a jamais été aussi serré.
Üstadın dediği ustalığın kolay olmadığı.
Le patron sait que ce n'est pas facile.
Oğlumu da öldürecektim ama, bu o kadar kolay olmadı...
Je voulais me faire mon fils, aussi, mais ce n'est pas si facile...
Sana yaptıklarını bildiğim için ona gitmek benim için hiç kolay olmadı.
Tu crois que c'était facile pour moi d'aller le voir, en sachant tout ce qu'il t'a fait?
Ama bütün sızıntıların sorumluluğunu üstlenip ölmesi biraz kolay olmadı mı?
C'est pratique. Il est mort et on lui a tout mis sur le dos.
- Bizim için hiçbir şey hiç kolay olmadı.
Rien n'a été facile pour nous.
Veda etmek benim için de kolay olmadı.
Et ce ne l'a pas été pour moi non plus.
Pek kolay olmadı, ucuza da gelmedi. Önemli olan burada olmam.
Ça n'a pas été facile ni gratuit, mais l'important c'est que je sois là.
Söylemeliyim ki, hiç de kolay olmadı.
Ce n'était pas facile, je vous le dis.
Bunu tekrar yaşamak istemiyorum... John, kolay olmadığını biliyorum...
Cette nuit là...
kolay olmadı. Özel biri konusunda umudunu yitirmeye başlamışken..
Elle était pourtant décidée à trouver quelqu'un de spécial.
Senin için kolay olmadığını da biliyorum.
Je sais que je suis dur avec toi.
Kolay olmadı!
Ça n'a pas été facile!
Sizin için kolay olmadığını biliyordum, ama nasıl olduğunu bilseydim, daha az başbelası olmaya çalışırdım.
Je savais que ce n'était pas facile pour vous, mais si j'avais su ce que c'était réellement, j'aurais essayé d'être moins casse-pied.
Kolay olmadığını biliyorum.
Ce n'est pas facile, je sais.
Bay Smith'i bulmak kolay olmadı, çünkü hep benden bir adım önde olmayı başardı.
Il ne fut pas facile de retrouver Smith car il faisait son possible pour garder ses distances.
Bunun siz ve Bayan Boucher için kolay olmadığını biliyorum.
Je sais que ce n'est pas facile, Mme Boucher.
Hiç kolay olmadı.
- Difficilement.
Tamam, bütün bu evlilik şeyinin senin için kolay olmadığını biliyorum.. .. ama Michael'ı babanmış gibi düşünmeni istemiyorum senden.
Je sais que cette histoire de mariage n'est pas facile pour toi, mais je ne te demande pas de considérer Michael comme ton pére.
Kolay olmadı.
C'était difficile.
Hiç kolay olmadı ama neticede aldım.
Ça n'a pas été simple, mais je l'ai récupérée.
Senin bunları anlamanın kolay olmadığını da biliyorum.
Je sais que ce n'est pas facile pour toi de comprendre cela.
Bu adamı çağırmak zaten kolay olmadı.
En tout cas, j'ai dû insister :
Adamı bulmak kolay olmadı.
Il était dur à trouver.
Ara beni, bunun kolay olmadığını biliyorsun, ama... Ara beni aşkım, lütfen.
Je sais que c'est pas facile, mais appelle-moi, mon amour.
Çok kolay olmadı.
C'est pas évident.
Kolay olmadığını biliyorsun, değil mi?
Ce n'est pas facile de lui parler.
Senin için kolay olmadığını biliyorum.
Je sais que ce n'était pas facile pour toi.
Kolay olmadı!
C'était pas facile!
Kolay olmadı!
Ça n'a pas toujours été facile.
Kolay olmadığını biliyorum.
Je sais, ce n'est pas facile.
Francine, bir CIA adamıyla evli olmanın kolay olmadığını biliyorum.
Oh, Francine, je sais que ce n'est pas facile d'être mariée à un gars de la CIA.
Üzgünüm Michael, ama Tobias'ın taşınması kolay olmadı.
Désolée, Michael, mais le départ de Tobias a été difficile.
kocaya ait olduğunu sanıyorum elini temizlemeye çalışmış ve bunun o kadarda kolay olmadığını görmüş olabilir
Le mari a dû essayer de nettoyer et se décourager.
Kaçış da kolay olmadı.
Et une échappatoire facile.
Kolay olmadı.
C'était pas facile.
Kolay olmadı tabii, ama üstesinden geldim.
C'était pas simple... mais j'y suis arrivée.
Onu bulmak çok kolay olmadı mı?
On ne l'a pas trouvé trop facilement?
Eskiden olduğun kişi olmadığını ne kadar çabuk kabul edersen, bu iş o kadar kolay olur.
Plus vite vous accepterez le fait que vous n'êtes plus la même personne, plus ce sera facile.
- Kolay olmadı.
- C'était difficile.
Julia hiçbir zaman kolay arkadaş edinen biri olmadı. Arkadaş edinince de gardını indirdi ve Ava'yı ailemize aldı. Ama ihanete uğradı.
Julia a toujours eu du mal à se faire des amis, et finalement, quand elle baisse la garde en invitant Ava chez nous, elle se fait trahir?
Bu yaz, çok kolay bir insan olmadığımı biliyorum.
Je sais que je n'ai pas été très agréable à vivre cet été.
Bunu söylemeyi istemiyorum ama kolay ilişki kurulacak bir ailen olmadığını düşünüyorum.
Je déteste dire ça mais, Je trouve qu'il est un peu difficile de communiquer avec ta famille...
Ancak seçtiğin yol kolay bir yol olmadı.
Mais la voie que tu as choisie n'a pas été commode.
Beyin cerrahisi olmadığını biliyorum. ... ancak yeşil ekranda çalışmak işimin çok kolay olmayan bir kısmı.
Je sais, ce n'est pas de la neurochirurgie, mais parler devant un écran vert ne m'est pas facile.
- Pekâlâ.Pekâlâ. Asla kolay yolu seçen biri olmadım. Yani toprak yolu seçiyorum.
Je suis pas pour la facilité, alors je prends le chemin.
Beklemenin işin kolay kısmı olduğunu sanıyordun. Ama öyle olmadı.
Vous pensiez à tort qu'attendre serait le plus facile.
olmadı 215
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26