Kolay değil tradutor Francês
4,870 parallel translation
Durumum hiç kolay değil.
Ma situation n'est pas facile.
O kadar kolay değil. Sara, birlikte olduğum tek kızdı.
Sara est la seul fille avec qui j'ai été.
Hiç bişeyi paketlemek kolay değil.
Rien n'est facile à emballer.
- O kadar da kolay değil.
- Ce n'est pas si facile.
O kadar kolay değil.
Ce n'est pas si facile.
Hey, bu o kadar kolay değil, değil mi?
C'est pas si facile! Juste parce que toi t'es sûr...
Bu benim için kolay değil. Anlamalısın.
C'est pas si facile pour moi.
O evdeyken ben eve yeni girmiş oluyorum ve bu hiç kolay değil.
Je dois renter après qu'elle soit rentrée et cela n'es pas facile.
İspanya'daki hesabına 5.000 yatırmak da kolay değil ama hallediyoruz.
Ce n'est pas facile de mettre 5 000 Livres sur vos comptes en Espagne mais on y arrive.
Hiç kimse için kolay değil.
Rien n'est facile pour personne.
İsim değiştirmek kolay değil.
On ne change pas de nom comme ça.
Bazen... güveni inşa etmek için ne kadar ileri gideceğini bilmek hiç kolay değil.
Parfois ce n'est pas facile de savoir jusqu'où aller pour établir la confiance.
Güven oluşturmak için ne kadar ileri gitmen gerektiğini tahmin etmek kolay değil.
Ce n'est pas facile de savoir où est la limite pour construire une confiance.
- O kadar kolay değil. Atla, partner.
- Pas si facilement, partenaire.
Bu kolay değil.
C'est pas facile.
Evli bir adamla birlikte olmak, benim için de kolay değil.
Ce n'est pas facile non plus pour moi de fréquenter un homme marié.
Bu kolay değil.
Ce n'est pas facile.
Bu o kadar kolay değil.
Ce n'est pas si facile.
O kadar kolay değil.
Ce n'est pas aussi simple.
O kadar kolay değil.
Ce n'est pas si simple.
Bekle, o kadar kolay değil.
C'est pas si facile.
Bir krallığı yönetmek o kadar kolay değil.
C'est difficile de régner.
Bunu kontrol etmek kolay değil.
Ce n'est pas facile à contrôler. Je sais.
İki kişilik bir çıkartma takımı oraya sessizce girebilir ama kolay değil.
Une équipe d'extraction de deux hommes pourrait se glisser là-dedans, mais ce n'est pas facile.
- Bu o kadar kolay değil. Neden?
- C'est pas aussi simple.
O kadar kolay değil!
Ce n'est pas si facile que ça!
Ama buralarda derinlerde, Jackie kalbimde, anlıyorum ki yeni üvey anne olmak kolay değil.
Mais bien profond ici, dans mon coeur Jackie, je sais que ce n'est pas facile d'être belle-mère.
Anneni bu şekilde görmek kolay değil biliyorum. Ama anneniz için ne kadar harika bir şey yapacağınızın farkında değilsiniz.
Je sais que ce n'est pas facile de voir ta mère dans cet état, mais tu ne te rends pas compte à quel point ce que tu fais pour elle est génial.
Ama bu değişiklikler kadar bir ömürlük emeği bırakmak da zor. Hiç kolay değil.
Mais aussi difficile que soient ces changements... laisser une telle partie de sa vie, c'est pas facile.
Ama yalan söylemeyeceğim, hiç kolay değil.
Mais ce n'est pas facile. Je ne vais pas mentir.
Kolay bir iş değil.
Ce n'est pas facile.
Bu parayla ilgili detayları takip etmek kolay bir iş değil çünkü işin içinde üçüncü bir kişi daha var biz de şu anda o kişiye yaklaşmış durumdayız.
Établir cette connexion n'a pas été facile, l'argent étant précautionneusement blanchi par une tierce personne. Nous nous rapprochons de cette tierce personne en ce moment-même.
Ben kolay giden biri değilim, değil mi?
Je ne m'en vais pas si facilement cependant, si?
Birini muhbire dönüştürmek kolay iş değil.
Balancer ne vient pas facilement.
Hiç de kolay iş değil.
Ce n'est pas facile.
Bu benim için kolay bir şey değil ama bir şekilde ikimiz kavga etmeye devam edersek ben yalnız kalacağım.
Ecoute, c'est pas facile pour moi de faire ça, mais pour je ne sais quelle raison, toi et moi on n'arrête pas de se disputer et j'ai pas envie de rester en froid.
Onun gibi saklanmadan yaşamak kolay bir şey değil. Babası da onu desteklediği için takdiri hak ediyor.
Il a fallu beaucoup de courage pour vivre ouvertement comme ça, et son père a le mérite de l'avoir soutenu.
Plan yapmak kolay değil.
Les meurtres doivent être planifiés.
Çifte cinayete tanıklık etmek, kolay bir şey değil.
Être témoin d'un double homicide n'est pas une chose facile.
Hiçbir şeyi takmadığında hayatın ne kadar kolay göründüğü inanılmaz değil mi?
C'est pas génial de voir à quel point la vie est facile quand tu ne te prends pas la tête?
Sana yalan söyleyip bunun kolay bir geçiş olduğunu söylemeyeceğim çünkü öyle değil, tamam mı?
Je ne vais pas te mentir et te dire que c'est une transition facile, parce que ça ne l'est pas, OK?
Yine de yapılması kolay bir fedakârlık değil, değil mi?
Ce n'est pas un sacrifice facile à faire, n'est-ce pas?
Onu başarsak bile bu kolay kolay boşaltılacak bir bina değil.
Même si on peut, ce n'est pas le genre de bâtiment qui s'évacue facilement.
Bu kolay kolay aşılacak bir şey değil.
Ce n'est pas une chose qu'on oublie.
Bu arazi pek kolay bir yer değil.
Le terrain est délicat.
Bununla ilgili değil. Seçim kolay.
Dans cette histoire il n'y a rien de facile.
Yaşaması kolay bir yer değil.
Ce n'est pas un endroit facile.
Kolay kolay eğlenen biri değil.
Il ne s'amuse pas si facilement.
Onun için kolay bir şey değil.
Ce n'est pas facile pour elle.
- Evet. Kolay bir şey değil.
- Ce truc... ce n'est pas facile.
Cinayet pornosu kanallarına kolay erişememek hoşlarına gitmez tabii ama onlara istediklerini vermek bizim mesuliyetimiz değil, değil mi?
Si l'accès ne leur était pas si facile, ils seraient déçus, mais ce n'est pas à nous de leur donner ce qu'ils veulent.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75