Konuşalım mı tradutor Francês
8,113 parallel translation
- Önce konuşalım mı?
Que dis-tu qu'on parle avant?
Şartları konuşalım mı artık?
Alors pouvons-nous discuter des termes?
Konuşalım mı?
Une discussion?
Konuşalım mı?
Avoir une discussion?
- Sonrasında ödenekleri konuşalım mı?
Après pour les crédits? Bien sur.
-... konuşalım?
- de ce cercueil?
Kimberly, biraz konuşalım.
Kimberly, j'ai deux mots à te dire.
Hadi konuşalım, gel.
Parlons, allez.
Sonra konuşalım.
Parlons-en plus tard.
O zaman gidip el falcılarıyla konuşalım.
Allons parler aux diseurs de bonne aventure.
Hayır, önce Palm Springs'e gidip anneyle konuşalım biraz hakkında bilgi alıp babayı yakından tanırız.
Non, on va à Palm Springs pour parler à la mère, remuer un peu le passé.
- Seninle bir konuşalım. - Olur.
J'ai un truc à te dire.
Hadi konuşalım.
Allons y.
- Hadi konuşalım.
Allons parler.
Buluşmalıyız. Bunu konuşalım.
On devrait se voir pour en parler.
Konuşalım. Bu işi çözebiliriz.
Parlons pour trouver une solution.
Olmaz, telefonda konuşalım.
Non, on parle sur téléphone.
Ama konuşman gerekiyor, o yüzden konuşalım gitsin, olur mu?
Vous devez en parler, donc parlons-en.
Bir ara konuşalım.
Faudra que je te parle plus tard.
Pekâlâ öyleyse. Senin hakkında konuşalım.
Bon, parlons de toi.
Bir çırpıda Gallagher Ailesi olarak çocuğun bütün geleceğini mahvettiniz. Açık konuşalım.
Pour une connerie, vous les Gallaghers pouvez ruiner tout son avenir.
- İki farklı hayatın konusunda konuşalım.
Johnnie, qu'avez-vous à dire sur votre double vie?
Şu yüzüş hakkında biraz daha konuşalım.
Reparlons de la baignade.
Nicole ve senin hakkındaki yanlış beyanları göstermek mi istiyorsun, mavi sandalyeye otur da konuşalım o zaman.
Vous aimeriez présenter les fausses déclarations faites à votre encontre et celle de Nicole, asseyez-vous dans la chaise bleue, et nous pourrons en discuter.
Açık konuşalım.
M. Moreau... Que les choses soient claires.
Şimdi, bu küfürbaz ve ayyaş babadan gelen bu öfkeyi konuşalım ama gerçekten nereden geldiğinin de bir önemi yok.
Maintenant, nous pourrions dire que la peur vient d'un père violent et alcoolique. mais peu importe d'où ça vient.
Yemek yapar mısın? Peki ya kahve? Bir dakika bir şey konuşalım ve bunu unutalım.
Cuisinez-vous? Un café? Parlons de quelque chose une minute et n'en parlons plus ensuite.
Önce biraz konuşalım.
Parlons d'abord.
- Sabah konuşuruz. - Şimdi konuşalım.
- Nous parlerons demain matin.
Konuşalım! - Güven bana, konuşacaksın.
Crois-moi, tu vas parler.
Gel biraz tatlı dille konuşalım. ~
Descendons quelques cocktails
Konuşalım ve bir çözüme bağlayalım, böylece hepimiz evimize gidebiliriz.
On va discuter, on va s'arranger. Tout le monde va s'en sortir.
Açık konuşalım.
Jouons franc jeu.
- Konuşalım.
Je ne vois pas de quoi tu parles...
Hadi daha sakin bir yerde konuşalım.
Allons plus au calme.
- Hadi gidip şu adamla konuşalım.
Allons lui parler.
Belki. Hafıza kartını kurtarırsak görürüz. Diğer ikisiyle konuşalım.
Peut-être, si je peux sauver la carte mémoire.
Gidip diğer komşularla konuşalım biz.
On devrait aller parler aux voisins.
O zaman başka yerleri konuşalım.
Alors c'est évident que nous devons nous aller sur un autre chemin.
- Bunları şu manyaklardan uzakken konuşalım, tamam?
On en parlera loin de ces cinglés, d'accord?
- Dışarıda konuşalım, olur mu?
Allons dans le couloir.
O sırada da konuşalım biraz dedim.
En attendant, on peut discuter un peu.
Sonra konuşalım.
Parlons... parlons en plus tard
Jackie ile konuşalım.
Parlons à Jackie.
Pekala, hadi şu prosedürün adımlarını bir konuşalım.
Ok, voyons la procédure étape par étape.
Gidip kız arkadaşıyla konuşalım, bakalım hikayeyi doğrulayacak mı.
Allons parler à sa petite-amie, on verra si elle confirme son histoire.
Evet, hadi konuşalım.
Ouais, parlons.
- Hadi, gidip şöförle konuşalım.
- Allez, nous allons parler au chauffeur.
Cole, konuşalım.
Cole, si on parlait de tout ça.
Onu buraya çağır da topluca bir konuşalım o zaman?
Pourquoi tu ne le ramènes pas ici, pour qu'on ait tous une petite discussion?
Yarın konuşalım, olur mu?
Parlons-en demain, OK?