Kımın tradutor Francês
99,492 parallel translation
Long Hampton hastanesinde 11 yaşında bir kız öldüğünde sizin bakımınızdaymış
Une fillette de 11 ans, morte à l'hôpital Long Hampton, sous votre garde.
En azından küçük kızımın büyüdüğünü görebileceğim.
Au moins, je verrai ma fille grandir.
Artık bana böyle seslenmeyeceksin, Pampaw.
Vous n'avez plus besoin de m'appeler comme ça, Pampaw.
Oh, şimdi bana bir hikaye anlatacaksın şimdi Bu saçmalık beni satacak mı?
Oh, alors vous allez me raconter une putain d'histoire maintenant pour me vendre ces conneries?
Az önce ne dediği ile en ufak fikrim yok, ama M.K. bir kere bir oyun üzerinden Kira ile iletişim kurmuştu.
Je n'ai aucune idée de ce qu'il vient de dire, mais M.K. L'a contactée une fois à travers un jeu.
Mars'ın son kız evladıyım.
Je suis la dernière fille de Mars.
Darth Vader gibi ortalıkta dolanıp, kötüleri dövüyor bu gidişle uzaylıların onu mışıl kılıcıyla öldürmesinden korkuyorum.
Il défile autour comme Dark Vador, frappant des méchants, Et pour une fois, je ne veux pas regarder des envahisseurs spatiaux le tuer avec leur sauveur.
Artık pes etmeye hazır mısın?
Vous êtes prête à abandonner maintenant?
Danvers kızlarını tanırım. Kolay yıkılmıyorsunuz.
Je connais les filles Danvers.
Ama kahramanlık yolundasın canım.
Mais toi, ma chère, sur le chemin d'un héro.
Sanırım hayat yeni tecrübeler demek. Daha önce hiç amcık tokatlamamıştım, yani...
Bien, j'imagine que la vie est pleine de nouvelles expériences, et, je n'ai jamais été fouetté, donc...
Bütün sorularınızı kısa ve öz tutmalısınız. - Anladınız mı?
Toutes vos questions et réponses doivent être courtes et directes.
Bu acı veren kısım değil miydi? Olamaz.
Ce n'était pas la partie douloureuse?
Bu işlerin sıkışarak tatlıya bağlanmayacağını bildiğim için gizli bir sığınak yaptım.
Je n'ai pas construit de bunker secret, car je pensais que ça finirait par une poignée de main.
- İçeride kızınız mı var?
- Vous avez une fille à l'intérieur?
Ben Sebastian'ım, sen de Flounder'sın, bu gayet açık.
Je suis Sébastien et toi, Polochon.
- Kıza biraz yer açın, tamam mı?
- Laissez-la respirer.
Eğlenmek istersen gaz sık, elektrik ver. Anladın mı?
Pour t'éclater, sors le gaz lacrymo ou ton Taser.
Aksi takdirde, icra emri çıkarmalıyım. Yargıtay'a katılın. Biliyor musun, gerçekten dağınık olabilir.
Dans le cas contraire, je devrais promulguer un décret ou faire appel à la Cour suprême, ce qui ferait un peu désordre.
Açık havada ne kadar çok sevdiğinizi biliyorum Ve konuşmalarımız için daha resmi olmayan bir mekan olacağını düşündüm.
Je sais combien vous aimez le grand air, et j'ai pensé que ça donnerait un côté plus informel à nos discussions.
Halkım, birçokları Ana Rusya'yı güçlü kılmanın en iyi yolunu düşünüyorlar. Amca Sam'i zayıf tutmaktır.
Chez nous, les gens pensent que pour garder la mère Russie forte, on doit affaiblir l'Oncle Sam.
Merak ediyorum, çekici ve fanatik kız arkadaşına yardım etmek için kartımı çaldığında sadece kendin için değil, bu yerdeki diğer herkes için de ne gibi sonuçları olacağını hiç düşündün mü?
Je suis curieux de savoir si quand tu as pris ma carte-clé pour aider ta jolie copine fanatique, tu as réfléchi aux conséquences, pas seulement pour toi mais pour tous les autres ici.
Kızımın burada yaşıyor olabileceğini duydum. Ve nerede olduğunu bulmaya çalışıyordum.
J'ai su que ma fille pourrait vivre ici, et j'essayais de savoir où elle pourrait être.
Tek yapmam gereken, onlara zorlu yıkıcı ve pişmalık duymayan bir çocuğu fark ettiğimi söylemek. Böyle tanımladığım çocuk, iyileştirme için alınır.
Tout ce que j'ai à faire c'est dire à un des aînés que je m'occupe d'un garçon violent, destructeur, sans aucun remords, et qu'il doit aller en camp de rééducation.
Daha önce hiç bir kızla birlikte olmamıştım.
Je n'étais jamais allé avec une fille.
Hem kapımı hem köpeğimi kırdın.
Vous avez massacré ma porte et mon chien.
Evet, ne yazık ki kartınızı kırmak durumundayım.
Oui, j'ai bien peur de devoir détruire votre carte.
Sevgili karım aklını kaçırdığı için... zavallı, yıkılmış Bay Burns'e sırt çevirmek zorunda kaldım ve yeryüzünün en seksi nükleer santralindeki işime gittim.
Avec ma chère femme perdant ses billes Je devais tourner le dos au pauvre, brisé Burns et aller au job à la plus sexiste centrale nucléaire sur Terre.
Kızmadın mı?
Tu n'es pas en colère?
Tanrım, ses sistemime nasıl baskın çıkıyor?
Bon dieu, comment surpasse-t-il mon système P.A?
Tanrım, hayır. Reklâmlarda, sahibi oynamaları için C sınıfı oyuncularla görüşmeye başladık bile.
Nous sommes déjà en contact avec des acteurs de série Z pour jouer le patron dans les pubs.
Kızımın doktorudur.
C'est le pédiatre de ma fille.
Kızımın doktoruydu, hepsi bu.
C'était le pédiatre de ma fille, c'est tout.
Kızımın doktoru ve çok yetenekli bir genetikçidir.
C'est le pédiatre de ma fille. Un généticien talentueux.
Hâlâ Ganymede'de ise ve onu bulursak kızını da bulacağımıza inanıyorum.
S'il est toujours sur Ganymède et qu'on le retrouve, on retrouvera votre fille.
Peşinde olduğunuz şu protomolekülle kızımın ne ilgisi var?
Qu'a-t-elle à avoir avec cette protomolécule dont vous courrez après?
Pekâlâ tatlım, bana Ganymede'deki her geminin kesintisiz izini göster. Kulaklarını dört açıp MKCD'na ait her frekans bandını ve yayını izle. İstasyona giriş ve çıkış trafiğini etkileyecek bir şey olursa bilmek istiyorum.
Bien, chérie, donne-moi une écoute sur chaque vaisseau de Ganymède et garde l'oreille ouverte, surveille chaque fréquence, je veux savoir si quelque chose affecte le trafic entrée sortie sur cette station.
Peki... Burada ilk günümdü, kantindeydim. Kızartmanın başındaydım.
Mon premier jour ici, à la cantine, je servais les frites.
Cam ve duvarın bir kısmı kırıktı, ben de içeri taşıttım.
J'ai fait enlever la fenêtre et une partie du mur, on l'a hissé.
Hastanede birinin hırsızlık yaptığını mı düşünüyordu?
Elle pense que quelqu'un les auraient volé à l'hôpital?
Bay Bakewell'ın sana söylediği dozda bir yanlışlık olabilir mi?
Pas d'erreur de dosage dans ce que vous avez donné à M. Bakewell?
Kendi kızın hakkında konuşmaktan mı kaçıyorsun?
Tu veux renoncer à parler de ta propre fille?
Babanın başı beladaydı, ve... biz de yardım etmeye çalıştık.
Papa avait des ennuis, et... nous essayions de l'aider.
Tatlım, ocak açık bile değil.
Ma puce, la cuisinière n'est même pas... allumée.
Görgü tanıkları onun, sıkıntı içinde, öldürülmekten korkan bir erkeğe yardım etmeye çalıştığını söylüyor.
Les témoins disent qu'il essayait d'aider un homme en détresse, qui criait que quelqu'un essayait de le tuer.
Artık bununla uğraşamayacağım.
Je n'en peux plus.
Senin kızın mı var
Tu as une fille?
Kızımızın çizdiği şeyler hakkında bilgi verir misin?
Tu veux me parler des dessins de notre fille?
Neler döndüğünü bilmek istiyorum, ve kızımın bulaştığı tehlikeyi de öğrenmeliyim.
Je veux savoir ce qui se passe, et pourquoi ma fille est impliquée dans quelque chose de dangereux.
- Beni içeri almak için sonra bir yol buluruz Çünkü bu şeye Kızımın yakınında izin vermiyorum
- Alors trouvons un moyen de m'envoyer là-bas, parce que je ne vais pas laisser cette chose s'approcher de ma fille.
O şeyin kızımın herhangi bir yerinde olmasına izin vermeyeceğim.
Je ne laisserai pas cette chose s'approcher de ma fille.