English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ K ] / Kısa mı

Kısa mı tradutor Francês

10,229 parallel translation
Kısa mı? Kısa değil mi?
Elle est trop courte?
İyi arkadaşlarınla gurur duyarım ve kök birası ısmarladığım tek kişi sen olursun, Ama şayet vaazını kısa kesersen.
Je vous laisserais vous vanter à vos collègues de bibles que vous étiez le premier à qui j'ai offert une bière, mais seulement si vous promettez de ne pas éterniser le sermon.
O yüzden kısa zaman içerisinde yapmamız lazım.
C'est pour ça qu'il faut agir vite.
Yaptığım işte gizlilik alışkanlık halini alıyor.
Dans mon métier, préserver sa vie privée devient... une habitude. Il est peut-être temps de changer vos habitudes. Il arrive qu'une habitude serve à protéger.
Gelmenden kısa süre sonra Osweiler ailesine ulaştım.
J'ai appelé la famille Osweiler peu après votre arrivée.
Aynı zamanda bu kadar kısa sürede birine duygular besleyeceğimi beklemiyordum.
Je ne m'attendais pas à éprouver des sentiments pour quelqu'un si vite.
Chuck bunu bizden birine yapsaydı farklı mı davranacaktık?
Tu crois qu'à sa place, on agirait autrement?
Ve aklını bulandıran şeyden kurtulmuşsundur. Çünkü kısa bir süre önce tek başıma zafer konuşması yaptım.
Et que ce qui obscurcissait ton esprit s'est dissipé, car j'ai dû donner un discours de victoire seul.
Bir hafta boyunca okula gitmediğimi fark ettim ve okula gittiğimde bu yüzden sınıfta durma cezası almıştım ve o gün kızın babası geldi ve birinin kızından faydalandığını söyleyip bağırıp çağırdı.
Je n'ai pas pu aller à l'école pendant une semaine. Quand je suis revenu, on m'a collé pour avoir séché les cours. Le père de la fille est venu en criant ce jour-là, disant qu'on avait abusé de sa fille.
Kısa bir kaçamak mıydı?
C'était une brève aventure?
En kısa zamanda dönerim dedin, saatler oldu.
J'ai eu tout un tas de choses dont je devais m'occuper.
En kısa zamanda ararım.
Je t'appelle dès que je peux.
Yani, beni çok kızdırdı, anladın mı, çünkü o adamı sevmiyorum ve şimdi de her gün o salak surata bakmak zorundayım.
C'est juste... que ça m'a énervé, OK, parce que je n'aime pas ce gars. et maintenant je dois regarder sa gueule et ce stupide sourire chaque jour.
Soygunda ölen kızla ilişkisi vardı. Kız, ona yardım ediyordu ama o, kızı infaz etti.
Il avait une relation avec la victime du braquage, elle était sa complice et il l'a exécutée.
Ve kısa süre sonra anladım,... bu aslında kıyamet günü.
Et dès que c'est arrivé, j'ai compris que c'était le jour du jugement dernier.
Pekala, bunu kaldırıp,... yaranın üzerine koyunca,... gazlı bezi sıkıca sarmanı istiyorum, tamam mı?
D'accord, Je vais le défaire, Je vais mettre ça autour de la blessure, et tu devras enveloppez sa main très serré avec la gaze, d'accord?
Üzgünüm ama merasimi kısa kesmek zorundayım. Mason ve benim yapacak işlerimiz var.
heu, je suis désolé de couper court à la réunion, mais, euh, Mason et moi avons du travail.
Onu sıkıştıralım. Sonra da bir sonraki adımını öğrenelim.
On le maintient immobile, et alors... on trouve sa prochaine action.
- Boyd'un Katherine'la konuşmadığını öğrendiğine göre için rahatlamıştır artık. Yalanın ortaya çıkmamış ve içeri girer girmez... -... mıhlanmayacaksın.
Ca devrait te mettre à l'aise... de savoir que Boyd n'a pas parlé à Katherine, découvert ton mensonge, descendu aussitôt que tu franchis sa porte?
Kafasına o şapkayı takmış ama kısrağı aygırdan ayıramayacağına iddiaya varım.
Il porte ce chapeau sur sa tête mais je parie qu'il ne distingue pas une jument d'un étalon.
Yaklaşık bir hafta evvel bana gelip annesinin arabayı çalma planından bahsetti. Ülkenin dışına çıkarmak için yardım istediler.
Elle est venue me voir il y a une semaine, elle m'a raconté le plan de sa mère pour voler la voiture.
Umarım sohbetimiz, her ne kadar kısa da olsa korkularınızı yatıştırmaya yeter.
J'espère que notre brève conversation, a atténué certaines de vos craintes.
Susam Sokağı'nda kısa süreliğine Gordon'ı bu şekilde oynamıştım.
C'est comme ça que j'ai fait Gordon dans 1, rue Sésame.
Bay Fet, kafanızdan o kızı atın ve kendinizi işinize verin.
M. Fet, sortez-vous sa jupe de la tête et reprenez vos esprits.
Görünüşe göre sandığımızdan daha kısa zamanda görüşeceğiz. Burada laboratuvar falan kalmamış.
Bien, il me semble que nous pourrions vous voir plus tôt que nous le pensions maintenant qu'il n'y a pas de labo ici.
Kız arkadaşıyım.
Hum, je-je suis sa petite amie.
- Elmaları. Artık kızımın şeyine isim takmak...
Arrêtez avec les surnoms pour sa...
Kısa sürede çok fazla hapishane inşa ettik ve kontrolü de içeri attığımız adamlara verdik.
On construit trop de prison, trop vite. et on laisse le contrôle à ceux mêmes qu'on incarcèrent.
- Bohannon'ın imzası mı lazım artık?
J'ai besoin de sa signature maintenant?
Hayal kırıklığına uğrattım ve o da beni bu dağdaki buzdan cehenneme sürdü.
Je suis sa déception, et il m'a envoyé dans l'enfer glacé de la montagne.
Kısa bir süre önce, sizden Hatchiteslerin yeriyle ilgili bir telgraf almıştım.
Il n'y a pas si longtemps, j'ai reçu un télégramme de votre part m'interrogeant sur les hatchites.
- Sayın Başkan kısa bir süre önce, uzun bir savaştan sonra bir tren yolculuğu yaptım.
M. le Président, il n'y a pas si longtemps, j'ai pris un train après une longue guerre.
Onu bulmanı, kırpmanı ve ücret olarak bana kafasını getirmeni istiyorum.
Je veux que tu le trouves, que tu le découpes, et que tu m'amènes sa tête en guise de paiement.
M.K. en kısa sürede buradan uzaklaşmalısın.
Tu dois partir le plus loin possible d'ici.
Evet ederdim, ama zamanımız kısa ve.. ... ikinizinde birbirine önerdiği şeyler birbiri için riske girmek bence tatlı ve hayranlık duyulası şeyler ama işe yaramayacak.
je le ferais bien mais on a peu de temps et j'imagine que chacun d'entre vous essayez de vous sacrifiez pour l'autre, ce qui est très tendre et admirable mais je ne pense pas que ça marchera.
Eğer onu bu odadan bir adım dışarı çıkartırsanız sizi mahkeme koridorlarında süründürürüm kısa zamanda hayatlarınızı çok huzursuz hale getiririm.
Il fait un pas hors de cette chambre, et je vais vous faire chier avec une décision du tribunal qui va rendre vos vies très inconfortables dans un avenir proche.
En kısa sürede orada olacağım.
Ok, oui, je serais là bientôt.
Muhbirimizin, Kyle Rosales'in yardımıyla, kendisi Mendoza'nın hem kız arkadaşı hem de muhasebecisi, Chicago'daki operasyon merkezlerinin tam yerini tespit edebildik.
Avec l'aide de notre indic, Kylie Rosales, copine et comptable de Mendoza, on a pu repérer sa base à Chicago.
Damian'la çıkmaya başladık, sonra bir baktım onun belgelerini düzenliyorum.
J'ai commencé à fréquenter Damian, et d'un coup, je faisais sa compta.
Onu geciktirebilir, hassas donanımını kısa devre yaptıracak bir kod gönderebilirim ama önünde sonunda bunu anlayacaktır.
Je peux le retarder, je peux lui envoyer un code qui abimera peut-être ses circuits et le matériel sensible, mais il le découvrira tôt ou tard.
Bunu görünmez ve kurşun geçirmez giysili kız mı söylüyor?
Dit la fille dans sa combinaison invisible pare-balles.
Başka bir çıkışa ihtiyacımız var, hemen!
Il va falloir trouver une autre sortie.
Ama, senin yerinde olsaydım, kız arkadaşı Linda'yla konuşurdum.
Mais si j'étais vous, j'irai parler à sa copine, Linda.
Telefonunu sadece kız arkadaşlarıyla konuşmak için kullanmış, ailesiyle ya da arkadaşlarıyla değil, bu da bana ikinci bir telefonu olduğunu düşündürttü.
- Peut-être mais je n'ai rien trouvé qui y ressemble sur son PC. Il utilisait ce téléphone seulement pour parler à ses copines, pas pour parler avec ses amis ou sa famille, ce qui m'a fait penser qu'il en avait peut-être un deuxième.
İçeri girdim, yukarı çıktım... ve Bayan Jaquard'ın kapısını açık gördüm... onu içerde yatakta çarşafın altında... yatarken gördüm... sonra da düğmelerini ilikleyen Arthur'u.
Je suis allée à l'intérieur, j'ai monté les escaliers. et j'ai vu la porte de Mme Jaquard ouverte. Je pouvais la voir à l'intérieur, allongée sur le lit, tirant les draps alors qu'Arthur sortait, en boutonnant sa chemise.
Kaç kere uyuşturucu bağımlısı kızının Mona'yla... köpek hakkında tartıştığını sayamadım.
Je ne sais pas combien de fois j'ai du écouter sa droguée de fille se disputer avec Mona à propos du chien.
Çok özür dilerim, ama beni yemekleriyle köşeye sıkıştırdı.
Je suis vraiment désolé, mais elle m'a corrompu... avec sa cuisine.
Alışabilmek için bir gün çok kısa bir süre.
Il me faut plus de temps pour m'habituer à lui.
İlk başta görmezden geldim fakat çiçek bahçesine gittiğimiz bir gün yalnızca kısa bir süre görmememe rağmen sonrasında onu bulamamıştım.
Au début j'ai essayé de les ignorer. Mais un jour... Je l'ai perdu.
Karım buzun üstündeki alabalık gibi kendi odasında yatarken gizlice buraya gelirdim geceleri.
J'avais l'habitude de me faufiler dehors pendant que ma femme dormait dans sa chambre, comme un saumon sur glace.
Sen kız arkadaş mısın?
Vous êtes sa petite amie?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]