Mesele tradutor Francês
11,636 parallel translation
Mesele şu ki memlekette çok ciddi bir ilişkim var yani istediğini alabilirsin.
Mais j'ai un petit ami sérieux à la maison, alors ça va.
Tanya, mesele iş falan değil.
Tanya, il ne s'agit pas de mon emploi.
Özel bir mesele ve o şekilde kalırsa çok sevinirim.
C'est personnel et j'aimerais que ça le reste.
Mesele götürdükleri şey'
C'est plutôt "qu'est ce qu'ils emmènent"?
Shivaay, mesele şu ki, ben Bihar'lıyım.
Shivaay, la chose est que, je suis de Bihar...
Buradaki asıl mesele Beyaz Saray'ın, Janine'nin çok gizli FISA mahkeme kararlarını sızdırdığını fark ettiğinde her şey olabilir.
Écoutez, Ed, le vrai problème, c'est que la Maison Blanche sait que Janine a eu vent d'une ordonnance FISA top secrète. Tout pourrait arriver.
Mesele, ırk meselesi değil.
Ce n'est pas une question de race.
Mesele ilkeler değil, mesele oylar!
On se fiche des principes, seuls les votes comptent!
Mesele sadece oylar değil.
Ce n'est pas qu'une question de votes.
Tanrım. Bu mesele bana kaldı artık.
Maintenant, j'ai cette affaire sur les bras.
- Mesele kocam.
C'est mon mari.
Farkındayım ama bu gerçekten çok ciddi bir mesele.
Mais c'est vraiment une affaire sérieuse.
Bütün hayatım mesele. Chuck'ın beni Albuquerque'ye getirmesinden sonraki hayatım yani.
Il s'agit de ma vie... depuis que Chuck m'a fait venir à Albuquerque.
Mesele su : Siyasiler taktikten anlamiyordu.
Parce que... les hommes politiques ne comprennent rien à la tactique.
Hayır, en iyisi liman yetkililerine bırakılacak bir mesele bu İngiliz.
Non, il vaut mieux laisser cela aux autorités du port, Sassenach.
- Mesele orası değil, adam.
C'est l'homme.
Mesele nedir?
Qu'est-ce-qu'il se passe?
Başka zaman olsa seve seve oynardım Carlos ama mesele buna zorluyor.
Je serai ravi de jouer une autre fois, Carlos, car le problème n'attend pas.
Kral'ın giyindirilmesi erkekleri ilgilendiren bir mesele.
L'assaisonnement de Le Roi est une mâle-seule affaire.
- Hayır dostum. Dediğim gibi, bu mesele umurumda değil.
Écoute, je te l'ai déjà dit, j'ai rien à me reprocher, d'accord.
Şu Naldo ibnesinin bahsettiği mesele bu olmalı, hatırladın mı?
Oui, ça doit être par rapport à ce que Naldo disait, tu te souviens?
Sizden daha uzundur dışarıdayım ve ben hala bu mesele hakkında korkuyorum.
Je suis sorti depuis plus longtemps que vous et? a me fait encore tripper.
"Şahsi mesele" Hukuk okulu terimi kullanmak istersen...
Le processus breveté, si vous voulez le terme scolaire.
Kıyafetlerinde kızın kanı vardı. Cinayet silahı üzerindeydi. - Şu mesele.
Il avait sur lui le sang de la fille et l'arme du crime.
Bu davada, her iki durumda da mesele paraydı.
Dans ce cas, tout est question de billets de 100.
Bütün mesele zihnine girebilmekte.
Il faut lui retourner le cerveau.
Bütün mesele bu.
C'est tout le truc.
Başından beri tüm mesele sensin.
Tout ça, c'était pour toi.
Hani, Dedektif Scarfe'ın karıştığı şu mesele var ya.
Dans cette affaire avec l'inspecteur Scarfe, vous savez?
Mesele her zaman senin egon ve kontrole duyduğun takıntılı ihtiyaç oldu.
Ça a toujours été pour ton ego, ton besoin obsessif de contrôler.
- Tamam Ama mesele şu ki, biz gerçekten çok acıktık.
{ \ 1cH00ffff } Mais on a super faim.
- O kadar büyük bir mesele değil. Sadece çocuklar.
- C'est rien, c'est des gosses.
Mesele nedir?
De quoi parlons-nous?
- Önemli bir mesele çünkü. Önemli.
- Parce que c'est important.
Mesele şu, Carl.
Voilà le problème, Carl.
Ancak mesele çocuk olunca en iyisini ben bilirim.
Mais pour ce qui est du petit, - je sais quoi faire.
- İki tarafa da yararı olan bir mesele olduğunu söyledi.
À propos d'un "sujet d'intérêt commun".
Her neyse, ikinci mesele.
- Passons. Phase 2 :
Bu mesele sana komik mi geliyor?
Tu trouves ça drôle?
- Fakat? - Fakat liman asıl mesele değil.
- Le port, c'est pas ça qui compte.
Mesele bu mu yani?
C'est à propos de ça?
Orası da başka bir mesele.
Mais c'est un autre problème.
Bak şimdi, ben ön kapıdan geçiş izni verebilirim ama arşiv odasına girmek ayrı mesele.
Je peux vous fournir les accréditations pour passer la porte d'entrée. Mais entrer dans la salle des archives c'est une toute autre histoire.
Mesele kuleyle ilgili.
- C'est à propos de la tour.
Mesele yalnızca sen ve ben değiliz.
Il ne s'agit pas que de nous.
Korkarım acil bir mesele var.
C'est urgent.
- Rex mesele Limpet.
C'est cette histoire de Sangsue.
Hemen ekrana getir. - Mesele nedir?
C'est quoi?
Mesele nedir Harry?
Un problème, Harry? Quelle est l'urgence?
- Mesele para değildi zaten.
- C'était quoi?
Mesele bitti!
Cette conversation est terminée!
mesele bu 28
mesele ne 68
mesele nedir 145
mesele yok 23
mesele bu değil 76
mesele de bu 30
mesele o değil 48
mesele değil 30
mesele şu 62
mesele şu ki 58
mesele ne 68
mesele nedir 145
mesele yok 23
mesele bu değil 76
mesele de bu 30
mesele o değil 48
mesele değil 30
mesele şu 62
mesele şu ki 58