English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ M ] / Mesele bu değil

Mesele bu değil tradutor Francês

656 parallel translation
Ama mesele bu değil.
Là n'est pas la question.
- Mesele bu değil.
La question n'est pas là!
Mesele bu değil.
C'est pas ça la question.
- Mesele bu değil.
- Ça n'est pas ça...
Ayrıca mesele bu değil.
D'ailleurs, ce n'est pas le problème.
Mesele bu değil.
Là n'est pas la question.
Mesele bu değil.
Ce n'est pas la question.
- Hayır, mesele bu değil.
- Pas du tout!
ama mesele bu değil, değil mi?
Mais vous vous en fichez, hein?
Mesele bu değil.
Non. Ce n'est pas ça.
- Mesele bu değil...
Il ne faut pas!
Mesele bu değil.
- Justement.
Hayır, mesele bu değil.
Mais s'agit-il de cela?
Unut. Mesele bu değil.
Oublie, ça faisait pas partie du marché.
Mesele bu değil.
C'est pas ça.
- Ama mesele bu değil ki anne.
- Là n'est pas le problème.
Malesef mesele bu değil.
Malheureusement... le problème n'est pas là.
Bu ciddi bir mesele, değil mi?
C'est sérieux!
Mesele bu, değil mi, Maxim?
C'est ça?
Tüm mesele de bu zaten, değil mi?
Le reste n'a pas d'importance, n'est-ce pas?
Bu mesele sadece buradaki 300 kişinin hayatı değil. Peki ya bizi vurduktan sonra ne olacak? ... yeni bir 300, sonra 3,000.
Quand ils nous auront tués, ils en tueront 300 autres, puis 3000, jusqu'à ce qu'ils aient l'assassin.
Unutma bu mesele resmî değil. Yani kendini zor bir duruma düşürme.
Rappelle-toi, ce n'est pas officiel, alors ne prends pas de risque.
- Bu mesele yapılacak bir şey değil.
- Ce whisky est très bon.
Düzgün dönüyor gibi ama bu önemli şey değil. Asıl mesele tam gaz giderken dayanabilecek mi?
Elle tourne à peu près rond, mais ça ne veut rien dire, la réparation tiendra-t-elle, à pleine vitesse?
Bu kişisel bir mesele değil, Bay Harvey.
Tout ça n'a rien de personnel, M. Harley.
Bu mesele için değil.
Et moi non plus.
- Bu tür bir iş değil. Bu çok özel bir mesele. Tek kişilik bir operasyon.
C'est strictement personnel.
Bu geceki mesele çok da önemli bir şey değil. En iyisi bunu tamamen unutmak.
Le mieux, c'est encore d'oublier ce qui s'est passé.
Bu mesele bizim değil. Bizim çiftlik tarım arazisi değil.
Mon chéri, notre terre n'est pas bonne pour les fermiers.
- Mesele değil. Bu gece her şeyini alıp çıkmış olmanı istiyorum.
Je veux que tu quittes cette maison ce soir.
Bu ikinci önemde mesele, değil mi?
Ça, c'est secondaire, n'est-ce pas?
- Mesele bu değil.
- Je sais, mais...
- Mesele de bu! Benim adımı biliyor, değil mi?
La chose connaît mon nom!
Bu sanayi yapıtını da nalburdan aldın herhalde. Ama mesele bu değil.
Tu as trop d'argent.
Asıl mesele de bu değil mi?
C'est pas le cas?
Mesele bu değil.
- Tu le connais, n'est-ce pas?
Neyi kastettiğimi anladın. Bu hafife alınacak mesele değil.
Je ne plaisante pas, c'est très sérieux.
Bu mesele zaten umrumda değil.
Vos histoires ne me concernent pas.
Bu askeri değil politik bir mesele.
C'est une question politique et non militaire!
- Hayır, mesele bu değil.
Vous n'y êtes pas.
Bu önemli bir şey değil. Mesele haline getirmeyelim.
On ne va pas s'embêter pour ça.
Kullanmaz! - Mesele bu değil- -
- Il ne s'agit pas de ça.
O henüz Katolik değil. Ama dönebilir. Mesele bu işte.
Il se peut qu'elle opte pour ma religion.
Ama mesele şu ki onu iteklemek istemiyorum çünkü çocuklara ne olur diye düşünüyorum ben. Kayınbiraderim de çok iyi bir noktaya değindi. Bu bencillik falan değil.
Mais étant donné que c'est un achat destiné surtout aux enfants, donc pas que pour moi, je vais l'acheter.
Mesele bu değil Yeğen.
Vous nous l'avez imposée.
Ama değil, mesele de bu.
Mais ce n'est pas le cas.
Zaten tüm mesele bu, değil mi?
C'est là que le bât blesse, n'est-ce pas?
Bu, askeri bir mesele değil ki.
CE N'EST PAS UNE QUESTION MILITAIRE.
Bu askeri bir mesele değil.
Il a fait sauter un wagon d'explosifs. Ça n'a rien à voir avec l'armée.
- Mesele bu değil.
- Et alors?
Mesele de bu değil mi zaten?
C'est ce qu'on veut, non?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]