English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ M ] / Mesele ne

Mesele ne tradutor Francês

1,649 parallel translation
- Peki mesele ne, Ari?
- Conclusion, Ari?
Mesele ne istediğim değil.
Il n'est pas question de ce que je veux.
Mesele ne?
Pourquoi tout ça?
Peki, mesele ne?
Où est le problème?
Pekala, asıl mesele ne?
OK, de quoi s'agit-il?
Bundan hoşlanmıyorum. Mesele ne, Jo?
Je n'aime pas ça.
Ama, orda birşey yoksa, mesele ne?
Mais, s'il n'y a rien, à quoi bon mener une vie?
Brian mesele ne bilmiyorum.
Brian, je ne sais pas de quoi il s'agit.
Evet ama mesele ne?
Ouai, mais quel intérêt?
Zor Ölüm 4'deki mesele ne biliyormusunuz.
C'est ça le truc sur Die Hard 4.
- Mesele bu değil.
- Je ne parlais pas de ça.
Mesele mi ne?
C'est quoi tout ça?
Ama asıl mesele, malum, eğer bana bir şey olursa... Ellie'nin kendine bakabileceğini sanmıyorum.
Mais en fait, s'il m'arrivait quelque chose, je ne pense pas qu'Ellie se sentirait... concernée.
Mesele Miami sınırlarını aştı artık.
Ecoutez, ça ne concerne plus que Miami à présent.
- Mesele ne?
- Qu'est-ce qui se passe?
Yol izni kısa sürede çıkmazsa mesele biraz karışabilir tamam mı?
Si on ne règle pas ce problème de route, on est mal partis.
Gitmem gereken bir düğün var. Bir de ayrılamadığım bir düğün var. İşte bu yüzden diyorum ki, bu polisi ilgilendiren bir mesele.
J'ai un mariage sur le point d'arriver et un autre qui ne veut pas partir donc oui, je pense que c'est l'affaire de la police.
- Teyit etmen gereken bir mesele yok mu?
- Ne devez-vous pas voir un corps?
Eğer mesele buysa, Neden bana yardım edip de günümün çabuk bitmesine yardım etmiyorsun! Bazı ayakkabı izlerini ayırmak yardım etsen nasıl olur!
Si c'est le cas, pourquoi ne pas m'aider à finir ma journée plus vite en m'aidant à isoler quelques... empreintes de chaussure.
Mesele sen değilsin.
Il ne s'agit pas de toi, Charlie. Elle se tue à petit feu!
Mesele kontrol değil.
Nous ne les contrôlons pas.
Mesele geleceği görmek değil.
Il ne s'agit pas d'une vision futuriste.
Ama ben değilim, bütün mesele bu.
Et je ne le suis pas. C'est bien de cela qu'il s'agit.
Artık kapansa olmaz mı bu mesele?
Vous avez fait le vôtre. Ne peut-on pas en rester là?
Mesele şu ki Bayan Kim, yanınıza taşınmamız gerektiğini söylediğinizde "İyi." dedim ama aslında "Bunu teklif etmeniz ne iyi." demek istedim.
Je voulais vous dire, Mme Kim, quand vous nous avez invités chez vous et que j'ai dit : "Cool", ça signifiait : " C'est cool
Ama esas mesele şu ;
Je ne sais pas.
Mesele şu :
Tu ne t'en souviens probablement pas, mais quand j'avais 12 ans,
Aklıma geldi de, kablo tv faturalarını ödemek mesele değil elektriğin olmayacaksa.
Je viens juste de me rendre compte que ça ne sert à rien de payer le câble si tu n'as plus d'électricité.
Ve bir günde çözebileceğimiz bir mesele değil.
Et on ne va pas tout arranger en une seule journée.
Mesele şeflikse, kafana takma.
Ne t'inquiète pas pour cette histoire de Chef.
Fakat ne yazık ki mesele bu değil.
D'accord.
Jenna'yı almak mesele değil.
EnleverJenna ne devrait pas être impossible.
Mesele de bu, sen bahsetmeyince biz de Ramona'ya falan sorduk ne kadar olduğunu.
Justement, vous n'avez rien dit. Alors, on a demandé à Ramona. On s'est renseignées.
Mesele Carina olmayınca kendimi veremiyorum. Bugün beni öptü sonra tekmeyi bastı.
J'ai arrêté d'écouter quand tu ne parlais plus de Carina, de comment on s'est embrassé et ensuite comment elle m'a largué.
Hey, hey, hey. Asıl mesele şu ki, ofiste seks yapmamalıyız.
Le problème, c'est qu'on ne devrait pas faire l'amour au bureau.
Mesele şu ki, tantanaya ihtiyaç duymadı -
Ce qui est sûr, c'est qu'il ne voulait pas de publicité...
Seni ilgilendiren bir mesele değil.
C'est une affaire qui ne te concerne pas.
- Ne demek "şu mesele"?
Comment ça "Oh, ça"?
Mesele hazine bulmak falan değildi. Bombayı yerleştirmeye çalışıyorlardı.
Ca ne concernait pas la recherche d'un trésor, mais la pose d'une bombe.
Posy'yi Cormwell evine gönderip göndermemek mesele değil.
Ce n'est pas seulement que je ne peux pas envoyer Posy à Cromwell House.
Mesele buysa, sizinle konuşmuyorum.
Dans ce cas-là, je ne vous répondrai pas.
Duygusal konusmak istemem, ama mesele sadece musteriler degil.
Je ne veux pas paraître sentimental, mais c'est plus que des budgets.
Mesele ne biliyor musun Larry?
Tu sais quel est le problème, Larry?
Hayatta, sorgusuz suâlsiz kabullenip inandığımız ve göremediğimiz bir ton şey var.Mesele ruhlar olunca neden aynı şeyi yapamıyorsun?
Il y a plein de choses qu'on ne peut pas voir dans la vie que l'on accepte par la foi. Pourquoi ne peux-tu pas faire cela avec les esprits?
Sağ ol, paylaşmasam daha iyi. Bu biraz hassas bir mesele.
Merci.Je ne préfère pas.C'est une sorte de sujet sensible.
- Mesele o değil.
Il ne s'agit pas de lui. Alors quoi?
Mesele sadece bir kaç ruh kazanmak ya da kaybetmek değil.
Il ne s'agit pas que de gagner ou perdre quelques âmes en plus.
Böyleleri için mesele sadece para ve güçle çözülür.
Ces types ne pensent qu'à l'argent, au pouvoir.
Ama bu mesele sona erdiğinde artık iyi bir insan olacağımı zannetmiyorum.
Mais quand tout sera fini, je ne serai pas quelqu'un de gentil.
Bu mesele seni ilgilendirmiyor!
Ca ne te concerne pas!
Mesele şu ki, tatlım, bana katlanman gerekmiyor.
Mais tu ne devrais pas devoir endurer ton mari.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]