Onunla mı tradutor Francês
20,863 parallel translation
Onunla mı?
- À lui?
Sonunda onunla birlikte bir şeyler kurmaya başladığımı biliyordun. Sonunda onun içindeki iyiliği görebiliyordum.
Ma relation avec lui s'améliorait et j'arrivais enfin à voir la bonté en lui!
Bu makamda onu yaşattığımı düşünüyorsun o yüzden mi onunla değil de benimle paylaşıyorsun?
Vous pensez que je vais rester, donc vous préférez tenter votre chance avec moi.
Onunla buluş, parayı al ve kısa bir bilgi ver, tamam mı?
C'était une taupe.
- Onunla konuşman lazım.
- Tu dois lui parler.
Gerçek şu ki, bir kız arkadaşım var ve onunla birlikte olmayı seviyorum.
J'ai une petite amie maintenant, et... j'apprécie beaucoup sa compagnie.
Eğer senin annen olmasaydı... onunla yatardım.
Si ce n'était pas ta mère à baiser, ce serait une mère que je baiserais.
Bu gece onunla yatacağım.
Je vais passer la nuit avec elle.
Karen Toronto'dan döner dönmez onunla konuşacağım.
Je vais parler à Karen dès son retour de Toronto.
Onunla evlenirsen, % 10'luk payımı alırım.
Si tu l'épouses, je compte sur mes 10 %.
Kırdı mı yoksa? Onunla konuşmasını istedim. Uslu durmasını söyleyecek sadece.
J'ai juste demandé à Ben de lui dire d'arrêter.
Bir buçuk yılımı onunla beraber geçirdim ve sen tuhaf ama sevimli ümitsiz genç, romantik ve kendini bulmaya çalışan biriydin.
J'étais avec lui depuis un an et demi et tu étais... gauche mais adorable, survolté, jeune, romantique, un peu perdu.
Ama Ölüm Meleği ruhumu almaya geldiği zaman ; onunla gideceğim.
Mais quand l'Ange de la Mort me prendra mon dernier souffle, je m'en irai.
- İçeride bir adama ihtiyacımız var. Onunla anlayabildiği bir konu hakkında konuşabilecek birine.
Et bien, il nous faut quelqu'un à l'intérieur, pour parler à côté d'elle et dire quelque chose à laquelle elle puisse s'accrocher.
Sanırım memurlar şu an onunla görüşmeye gidiyorlar.
Je crois que des agents sont allés le voir.
Sonra Baldwin gidince, o kadar üzgündü ki her gece onunla yatardım.
Quand il est parti... elle était si triste que je dormais avec elle tous les soirs.
Annen orada mı, onunla konuşabilir miyim?
Elle est là? Je peux lui parler?
Neden? Onunla tanışmak mı istiyorsun?
Je pourrais te la présenter.
Basketbol takımındaydı ama onunla fazla çalışmadım.
Dans l'équipe de basket, je le faisais jouer peu.
Onunla tanıştınız mı, Don'la?
Vous l'avez rencontré?
Onunla konuşma, tamam mı?
Ne lui parle pas, okay?
Onunla biraz çene çalmamız lazım.
On va avoir une petite discussion, elle et moi.
Yakınlarda annem komaya girdi ve ben de onunla iletişim kuramadım.
Ma mère était dans le coma récemment, et j'ai été incapable de communiquer avec elle. Je suppose qu'elle est décédé?
Defalarca bana bakışını yakalamasaydım onunla yattığını düşünürdüm.
Si tu ne m'avais pas fixé si souvent, j'aurais cru que vous étiez ensemble.
Susan. İster onunla görüş, ister yaşa umurumda değil ama onunla evlenme.
Susan, continue de le fréquenter si tu veux, vis avec lui, je m'en fiche, mais ne l'épouse pas.
Onunla hiç tanışmadım...
Je le connais pas.
Onunla yattın mı?
T'as couché avec lui?
Seni onunla yalnız mı bırakayım?
Et te laisser seule avec lui?
Ya bir şeyler yanlış gider ve onunla konuşma şansım olmazsa.
Si ça tourne mal, et que je n'ai jamais la chance de lui dire...
- Onunla konuşacağım.
- Je vais lui parler.
Ama olay şu ki, çevrimiçi biriyle tanıştım ve şehre gelip onunla tanışmak istedim.
Le fait est que j'ai rencontré quelqu'un en ligne, et j'ai décidé de venir en ville pour le rencontrer en personne.
Tamam, Keith, gerçekten bilmiyorum eğer onunla sadece öpüştüysen neden babamın cüzdanı pantolonundan düştü siz insanlara gerçekten güvenmemeye başladım.
Keith, Je ne sais pas pourquoi le portefeuille de mon père serait tomber de son pantalon qu'il dit avoir enlevé si vous vous êtes juste embrassés, donc je commence à croire que je ne peux faire confiance à aucun de vous.
Onunla olmaya çalış, tamam mı?
Essaye de le garder.
Hadi onunla konuşalım. - Adı ne?
On va lui parler.
Onunla konuşmam lazım.
Je dois lui parler.
Akşam onunla oynarım.
Je jouerai avec lui ce soir.
Onunla konuşmamız lazım.
Il faut qu'on lui parle.
Sizi yalnız bırakmamı mı istiyorsunuz? Onunla?
Vous voulez que je vous laisse seul avec lui?
Bu sefer onunla, yalnız yüzleşmeyeceğiz. Daha önce yardım alarak neredeyse yok etmiştik onu.
Mais nous ne lui ferions pas face seuls et on a déjà failli le battre avec de l'aide.
Hey, İzin ver konuşayım onunla.
Je peux...
O sırada tek motorlu özel uçağını kullanıyordu ve onunla sık sık uçardım.
À l'époque, il pilotait son propre avion monomoteur, et j'ai fait plein de vols avec lui. J'adore ça.
Kızı onunla yalnız mı bıraktın?
Tu l'as laissée seule avec lui?
Onunla düzenli olarak çıkmaya başladım.
On a commencé à se voir régulièrement.
O gece, onunla olacağımı biliyorlardı.
Ils savaient que je ne serais pas avec elle cette nuit-là.
Kızlarımızın başı onunla tanışana dek belada değildi.
Nos filles n'avaient aucun ennui, avant de le rencontrer.
Tamam Josh ama sorun ediyorsan söyle ve anında onunla bağları koparayım.
Mais honnêtement, si t'es pas cool avec ça, t'as juste à dire non, et je tue le truc dans l'œuf.
Onunla tanışmak mı istiyorsun? Ben tanıştırabilirim, istersen.
Je pourrais te la présenter.
Onunla ilgileneceğim.
Je m'en occupe.
- Onunla konuşmam lazım...
- Je dois lui parler...
Şefin onunla yatmışlığı mı vardı?
Le chef et elle, ils ont couché ensemble?
Onunla konuştum daha yarım saat önce.
Je lui ai parlé il y a une demi-heure.