English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ P ] / Pazartesi

Pazartesi tradutor Francês

5,012 parallel translation
Kempton. Saat üç. Pazartesi.
Kempton, à trois heures, lundi.
- Pazartesi görüşürüz.
- On se voit lundi.
Dediğim gibi, pazartesi görüşürüz.
Comme j'ai dit, je vous vois lundi.
Pazartesi sabahı çapraz sorgu için sizi görmeyi bekliyorum.
M le Maire? J'espère que nous vous verrons pour finir le contre interrogatoire lundi matin?
Onu bu kadar çabuk susturduğun için teşekkürler. Pazartesi bir kez daha şansını deneyecek.
J'ai apprécié que vous lui rabattiez son caquet.
Pazartesi 23 Kasım 1987
Lundi 23 novembre 1987
Pazartesi'ydi.
C'était lundi.
Onları pazartesi gününden beri görmüyor musunuz?
Vous ne les avez pas vues depuis lundi?
Pazartesi sabahları.
Les lundi matins.
Sormam gerekiyor, iki şişe viski pazartesi akşamınızın rutini mi?
Deux bouteilles de bourbon, c'est normal pour un lundi soir?
Pazartesi, Judy'nin kayboluşunun yıldönümüydü.
Lundi, c'était l'anniversaire de la disparition de Judy.
Pazartesi ne oldu?
Qu'est-ce qui s'est passé lundi?
Son işlem pazartesi akşamı 9 : 55'te yapılmış.
Dernière activité lundi à 21 H 55.
Morrison kızları en son pazartesi akşamı görülmüş.
Les filles Morrison ont été vues pour la dernière fois lundi soir.
Ve bir komşu pazartesi gecesi burada bir tartışma olduğunu duymuş.
Et un voisin a entendu une dispute ici lundi soir.
Katie'nin cesedini bulduk pazartesi akşamı gerçekten ne olduğuna dair senaryolarımızın üzerinden geçmeliyiz.
Maintenant que nous avons le corps de Katie, on devrait formuler des scénarios. à propos de ce qui s'est réellement passé lundi soir.
Pazartesi yazan mesajlarda ne diyor?
Qu'en est-il des sms de lundi?
Pazartesi günü akşam 5 : 23 ve 5 : 56 arasında mesajlaşma olmuş.
Ils ont échangé des textos lundi entre 17 h 23 et 17 h 56.
Sera pazartesi gecesi beni aradı.
Sera est venue me voir lundi soir.
Bu arama pazartesi günü yapılmış. Katie'nin cep telefonundan, hâlâ çalışırken.
Cet appel a été passé lundi du portable de Katie, qui est toujours introuvable.
Bruce'un söylediğine göre Katie pazartesi gecesi kurabiye pişirmiş.
Bruce a dit que Katie a cuisiné des cookies lundi soir.
Ama Pazartesi'ye kadar kereste getiremezsen bana şimdi söyle çünkü getirebilecek başka birini bulacağım.
Donc - mais si tu ne peux pas m'apporter du bois pour lundi, dis-le moi maintenant, car je trouverai quelqu'un qui peut.
Gözlerinde Pazartesi Sabahı bakışın var.
Vous avez "lundi matin" ( allusion au réunions des chirurgiens ) regard dans vos yeux.
20 dakika içinde şehir merkezine naklettir,... yoksa Pazartesi'ye kadar duruşmaya çıkamaz.
Fais-la transférer ici tout de suite ou ça devra attendre lundi.
Eğer devamlılığımı alamazsam,... bugünün kanıtlarını idare ederim, Elsbeth de Pazartesi devralır, olur mu?
Sans report, je m'occuperai des témoignages, et Elsbeth prendra le relais lundi.
- Ann Buday Pazartesi günkü dünya takım provalarından men edildi.
- Quoi? - Anna Buday a été sortie des essais.
Anna, dexitetrasolone kullanımından dolayı suçlu bulundu Pazartesi günkü provalardan men edildi.
Anna a pris de la dexitétrasolone et est exclue lundi...
AADL buna katılmıyor, eğer bu yasak yüzünden, Pazartesi günkü yarışları kaçırırsa sözleşmesi feshedilir.
L'AADL n'est pas d'accord, et si Anna ne court pas lundi, son contrat est nul.
Pazartesi'ye kadar kefaret duruşması alamayacağım,... Anna kararı Pazartesiye kadar yürürlüğe koymak için temyiz ettirmek zorunda.
Je n'aurais pas d'audience avant lundi, et Anna doit faire appel ce week-end pour courir lundi.
Aksi halde, Pazartesi'ne kadar banliyölerde sıkışıp kalacak.
- Sinon elle sera coincée jusqu'à lundi.
Bayan Anna Buday Pazartesi günkü yarışlardan ilave kuvvetlendirici, dexitetrasolone kullandığı gerekçesiyle men edildi.
- Il n'y en a pas. On a interdit à Mlle Anna Buday de courir lundi pour cause de dopage, dexitétrasolone.
Evet, ama Anna her uyuşturucu testini geçti,... buna, geçen hafta Pazartesi yarışı için yapılan da dahil Sayın Yargıç.
Anna a passé tous les tests, y compris celui pour la course de lundi.
6 yarışçı, Pazartesi Yarışından, tasarlanmış ilaç kullandıkları için men edildi.
Six coureurs suspendus pour usage de produits dopants.
Eğer doğruyu söylersen, 5 milyonluk kontratını alabileceksin,... ve Pazartesi koşacaksın.
Si vous dites la vérité, vous aurez votre contrat de cinq millions de dollars et vous courrez lundi.
Kurallar onu Pazartesi günkü koşudan uzak tutacak gerçek kanıtın olmasını gerektirmiyor.
Une preuve physique n'est pas obligatoire pour la disqualifier lundi.
Eğer onun aleyhine karar verirseniz, onu Skokie'ye geri götürürler,... daha sonra da Pazartesi günü tekrar buraya getirirler.
En statuant contre elle, c'est le retour à Skokie, pour revenir ici lundi.
Ken, bugün pazartesi.
Ken, c'est lundi.
Bana Pazartesi sabahı bankada ne işinizin olduğunu söyler misiniz?
Pourriez-vous me dire ce que vous faisiez à la banque lundi matin?
- Ben pazartesi günü işe başlarım.
Je suis libre lundi.
Bu haftanın sonuna kadar masamda tutuklamaya ve hüküm giydirmeye yetecek kuvvetli ve çürütülemez bir kanıt görmezsem pazartesi sabahının erken saatlerinde istifalarınızı kabul ederim.
Si vous ne m'apportez rien de solide et irréfutable, qu'on puisse transformer en arrestation et accusation, avant la fin de la semaine, j'accepterai votre démission à tous lundi matin.
İlk üç'ü Pazartesi günleri.
Les 3 premières les lundis.
Pazartesi doğum günüm.
Lundi prochain c'est mon anniversaire.
Kamu hizmeti Pazartesi günü başlıyor.
Les travaux d'intérêt général débutent lundi. C'est tout?
Pazartesi işe başlayacak.
Elle commence Lundi.
Allison Cabrera, 17 yaşında pazartesi günü otoplasti ve timpanoplasti için yatırıldı.
Allison Cabrera, 17 ans, admise lundi pour une chirurgie de l'oreille et du tympan.
Geçen Pazartesi Yargıç Norström'ün başkanı olduğu - - Stockholm Bölge Mahkemesi'nden bir karar geldi.
Lundi dernier, un verdict est venu du tribunal du district de Stockholm présidé par le juge Norström.
Diyelim ki pazartesi sabah saat 10'da dişçi randevun var.
Disons que vous avez besoin de vous souvenir d'un rendez vous chez le dentiste, lundi à 10 h.
Pazartesi.
Lundi.
Pazartesi sabahı.
Lundi matin.
Hafta sonu kasabada değilim. Pazartesi ilk iş seni göreceğim.
Je ne suis pas en ville pour le week-end mais je peux te voir lundi matin?
İşlem pazartesi günü yapılacak sanıyordum.
En quarantaine.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]