English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Sanırım ben

Sanırım ben tradutor Francês

5,142 parallel translation
Sanırım ben de yemeğe gitmeyeceğim.
- Hmm Je ne pense non plus aller déjeuner aujourd'hui.
Sanırım ben de biraz kıskandım.
Je pense que j'ai été un petit peu jalouse.
İkisi de hayatına devam etti, sanırım ben de öyle yapmalıydım.
Ils ont tous les deux tourné la page, et j'imagine que je devrais, aussi,
İstediğin kadar zamanın var ama sanırım ben biliyorum.
Tu as tout le temps que tu veux, mais je pense que je sais.
Sanırım ben de özür dilemeliyim.
Je suppose que je dois m'excuser aussi.
sanırım ben Toast ile çalıştırabilirim, bakalım ne yapabilecek.
- J'imagine que je pourrais passer voir Toast, voir se qu'il peut faire.
Sanırım ben bu risk altındaki çocuklara yardım edebilirim.
Cool. Je pense que je peux vous aider avec ces enfants à risques.
Sanırım ben ilgilenebilirim.
Donc, j'étais en train de penser, je vais traiter avec ça.
Sanırım ben de biliyorum.
Je crois le savoir aussi.
Aslında sanırım ben neyin çalındığını biliyorum.
En fait, je pense savoir ce qui a été volé.
- Hayır, sanırım ben sana yardım edebilirim.
- Non, mais je pense que moi oui.
Sanırım ben size kimin saldırdığını ve elması kimin istediğini biliyorum beyler.
Je pense savoir qui le voulait et qui vous a attaqué les gars.
Biliyorum, eğer siz çok acıktıysanız sanırım ben de yemek yiyebilirim.
Ouais, et si vous avez faim, ça me dérange pas d'aller manger.
Sanırım ben bunun bir kaçamak olduğunu düşünmemiştim.
J'avais l'impression que c'était pas une amourette
- Sanırım ben de biliyorum
- Oh, je pense que je sais aussi.
- Sanırım ben bulabilirim.
- Je crois que je le peux.
Şirket sunucusuna, geçmiş tarihli bir belge koymak çok akıllıcaymış, Virginia. Evet, sanırım ben de artık bir çeşit B.T. kızı oldum.
Très impressionnant la façon dont tu as antidaté un mémo sur les serveurs de l'entreprise, Virginia ouai, j'imagine que je suis aussi, un genre de "it" girl maintenant.
Sanırım ben o çocuğu tanıyorum.
Je crois que je le connais.
Sanırım ben bir çocuk puştluk yapıp gerçeği söyleyene kadar Noel Baba'ya inanan çocuğum.
ce gosse qui croyait encore au Père Noël jusqu'à ce qu'un merdeux lui dise qu'il n'existe pas. Je suis ce merdeux? C'est encore en débat.
Sanırım ben elemeleri geçemedim.
Moi, j'ai pas eu droit à la photo.
Doktor olan ben değilim ama doğru görüyorum sanırım.
C'est pas moi le médecin, mais ça parait bon.
Hey Lemon. Sanırım Tom ve ben bir şeyler bulduk.
Tom et moi avons trouvé la bonne rime.
Ben de seni seviyorum ama sanırım bu gece kendi evimde kalacağım.
Et je t'aime aussi, mais... Je pense que je vais rester chez moi ce soir.
- Sanırım ben.
Moi.
Ben, sanırım ifade şöyleydi... Seninle kafa buluyordum.
Je, euh, je crois que le terme est, euh... vous faisais marcher.
Sanırım. Ben biraz sıcak su getireyim.
Je vais chercher de l'eau tiède.
Sanırım yeni bekçim dün gece bir çeşit parti verdi. - Kontrolden çıkmış olmalı. - Ben...
Je pense que mon nouveau gardien a organisé un genre de fête qui a dû dégénérer.
Evet, sanırım mantıklı ama Butters ve Scott Malkinson PS4 alamayacak.
Ben, ouais, j'imagine que ça le fait, mais Butters et Scott ne pourrons pas obtenir leur PS4.
Ama önce ben içeri girmeliyim çünkü sifonu çekmeyi unuttum sanırım.
Tu dois juste me laisser y aller en premier parce que je crois avoir oublié de tirer la chasse d'eau.
Sanırım şimdi ben de sanatçı oldum.
Je suis une artiste maintenant
Ama ben de sizinki için üzülmediğime göre, sanırım ödeşmiş olduk.
Je ne suis pas désolée pour les vôtres, donc nous sommes quittes.
Ben onun hikayesini yapıştı sanırım çünkü o hala inanıyor doğru olması için.
Elle a collé à son récit car elle croit toujours que c'est vrai.
- Sanırım cevabı ben biliyorum.
Je pense connaître la réponse.
Kont, sanırım... korkarım ben biraz bunalmış hissediyorum...
Comte...
"Ben de katılabilir miyim" sorusu sanaydı sanırım.
Oh, je pense que ce "puis-je me joindre à vous?" était pour toi.
Sanırım buna ben cevap verebilirim.
- Je pense que je peux répondre.
Sen ve ben kaldık sanırım.
Hmm. Je suppose que c'est juste toi et moi.
Ben gidiyorum ben kadar iyileşmiş sanırım.
Je suppose que je guéris vite.
Sanırım istediğin şemaları ben getirebilirim.
Je pense pouvoir obtenir les plans dont vous avez besoin.
Sanırım bunun cevabını biliyorum ama emin olmak için, ben değilim o, değil mi?
Je crois connaître la réponse, mais pour être sûr, c'est pas moi, n'est-ce pas?
Sanırım durumu iyi ama ben yine de göz kulak olurdum.
Euh, je pense qu'elle ira bien, mais je garderai un oeil sur elle.
Sanırım Nathan ben evdeyken seks yapamıyor.
Peut-être que c'est une erreur de commencer à disperser ces choses alors que les émotions sont encore si fraîches, pourquoi ne met-on pas tout ça au garde-meubles?
Sanırım bu aile ben etrafta dolandığım sürece daha da üzgün hale gelecek.
Cette maison... devient vraiment triste depuis que je suis là.
Sanırım Alice'in dinleyeceği en son kişi ben olsam gerek.
Je pense que je suis la dernière personne qu'Alice écouterait.
Tabi ya doğru! Doğum kontrole tenezzül bile etmeyen Teflon Tony ile çıkıyorum zaten ben. Sanırım bacağımda bir şey var!
Je sors avec un type imperméable à la critique, qui a peut-être daigné utiliser une contraception, et je crois qu'il y a un truc sur ma jambe.
Ben söyleyince inanmıyor sanırım.
Elle n'a pas l'air de me croire quand je lui dis.
- Şimdi... - Sanırım buna ben cevap verebilirim.
Je pense que je peux répondre à cette question.
Altı saattir elf ayakkabısı giyiyorum ve sanırım bu ayakkabılar ayak parmaklarımı kalıcı eciş bücüş etti ama ben şikayet etmiyorum!
J'ai eu un tirage de slip d'elfe durant les 6 dernières heures, et je pense que ces chaussures sont en train de me tordre les orteils et tu ne me vois pas me plaindre!
Ben, sanırım Noel Baba'nın söylemeye çalıştığı Noel ruhunun kalbinde olduğu satın alınacak şeylerde değil.
Ben, je crois que ce que le père Noël essaie de dire c'est que l'esprit de Noël est dans ton cœur, et que ce n'est pas une chose matérielle.
Yani aynı, ben senden hoşlanıyorum, sen de benden ve daha ileriye gidecek konumda oluyoruz istersek. Eğer ki isteseydik yapardım sanırım.
C'est juste que je t'aime bien et que tu m'aimes bien et que nous sommes à un moment où nous devrions explorer ça un peu plus, si tu veux et que je veux, et je le veux sans doute, si tu le veux.
Ben sanırım bir masözün bir müşterisiyle yapmaması gereken bir şeyi yaptım.
Je crois que j'ai fait avec un client ce qu'une masseuse ne devrait pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]