Sayın hâkim tradutor Francês
776 parallel translation
- Burada olun. - Teşekkür ederiz, sayın hâkim.
Soyez là.
Evet sayın hâkim.
Si, Votre Honneur.
- Evet ama sayın hâkim...
Oui, mais...
- Sayın hâkim lütfen... - Sayın hâkim.
Si vous voulez bien...
- Sayın Hâkim, Bay Arden, 21 yaşından büyük. - Şimdi olmaz, Bianca.
Votre Honneur, M. Arden est majeur.
- Eğer Sayın Hâkim, lütfen, ben...
- Votre Honneur... - Silence!
Sayın Hâkim, bu dava için bir örneğim var.
Votre Honneur, il y a un précédent.
Sayın Hâkim, bu pısırık herifi daha ne kadar dinlemem gerekli?
Votre Honneur, dois-je écouter ce minable? Patience.
Bunu yapamazsınız, Sayın Hâkim.
C'est impossible. Légalement, je suis décédée!
- Sayın Hâkim, hepsi burada.
Tout est là.
- Hayır, Sayın Hâkim.
Non.
Sayın Hâkim, eğer... Patlamadan önce, gitmek istiyorum.
J'aimerais m'en aller, je vais exploser.
Evet Sayın Hâkim. - Kararına rağmen, boşanacağım.
Je me fiche de sa décision, je demande le divorce.
Sayın hâkim, hiçbir şahit çağırmıyorum.
Monsieur le juge, il n'y aura pas de témoin.
Sayın Hâkim, izniniz olursa merhumun eşi ve varislerden biri olan Bayan Garrison mahkemede konuşmak istiyor.
Votre honneur, la veuve de John Garrison, et héritière - désire faire une déclaration.
Sayın Hâkim, Bayan Garrison razı...
Elle était d'accord!
Hayır, Sayın Hâkim.
Aucune déclaration.
Sayın Hâkim, karar vermeden önce bir şey söyleyebilir miyim?
- Puis-je dire quelque chose? - Votre honneur!
Sayın Hâkim, bu beyefendinin varislerden biri olduğunu sanmıyorum.
Je ne pense pas que ce monsieur soit l'un des héritiers.
- Sayın Hâkim. - Dürüst, korkusuz habercilik organize suçlara karşı halkın ilk güvencesi. Yerel veya uluslararası.
Seule une presse courageuse... peut combattre la pègre, locale ou internationale.
Burada serbest girişimden bahsediyorum, Sayın Hâkim.
Je parle de libre entreprise.
Bu duruma bir daha asla düşmeyeceğim Sayın Hâkim.
Je ne reviendrai plus jamais, Votre Honneur.
Sayın hâkim Chicagolu saygıdeğer rakibim, bu farazi sorularıyla konuyu dağıtıyor.
Votre Honneur, mon digne adversaire de Chicago tente de noyer le poisson avec des hypothèses.
Sayın Hâkim, gazete yazıları sanığın olabildiğince çabuk sorguya çekmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Des articles de presse suggèrent de procéder à l'interrogatoire de l'accusé
Sayın Hâkim, eğer sesli okumazsanız, ilgisi olup olmadığına biz nasıl karar vereceğiz?
M. le président, comment le savoir si vous nous ne la lisez pas.
" Sayın Hâkim, sizi vicdanlı ve dürüst biri olarak gördüğümden ayrıca size güvenim tam olduğundan, izninizle daha fazla vakit kaybetmeden, şunu bilmenizi istiyorum :
"Cher maître, voyant en vous un homme consciencieux et honnête, " je mets en vous toute ma confiance, aussi permettez-moi " puisque le moment est venu, de vous faire connaître ce qui suit :
Söz alabilir miyim, Sayın Hâkim?
Vous permettez, M. le président?
Sayın Hâkim, bildiklerimi söyleyerek omzumda taşıdığım yükten kurtulmak istiyorum.
M. le président, je vais vous dire tout ce que j'ai sur le cœur.
Sayın Hâkim, ben masumum!
M. le président, je suis innocent!
Başka bir anı defteri daha var işbirliği yaptığım jandarmaya kendi ellerimle teslim ettiğim gerçek defter. Çünkü, Sayın Hâkim, bu skandalı önlemeye çalışmıştım.
Mais il y a un autre document, le vrai je l'ai remis moi-même au colonel des carabiniers, l'homme avec qui je collaborais, parce que, Votre Honneur, je voulais éviter ce scandale.
Sayın Hâkim, burada böylece oturup, bu saçmalıkları dinleyemeyiz.
Votre Honneur, ne perdons pas notre temps à écouter de telles sornettes.
Sayın Hâkim, Gaspare Pisciotta adına yeni tanıklar çağırılmasını talep ediyorum.
M. le président! Je demande l'audition de nouveaux témoins pour Gaspare Pisciotta.
Sayın Hâkim, şahide görüşme esnasında iki kaçağı yani Giuliano ve Pisciotta'yı neden tutuklamadığının sorulmasını talep ediyorum.
M. le président, j'aimerais qu'on demande au témoin pourquoi il n'a pas procédé à l'arrestation des bandits Giuliano et Pisciotta, justement pendant cette rencontre.
Sayın Hâkim, kucaklaştılar.
Tout ce que je sais, c'est qu'ils se sont embrassés.
Sayın Hâkim, Marotta'nın sorguda bunu reddettiğini belirtmek isterim.
Votre Honneur, je tiens à souligner que lors de son interrogatoire, le témoin Marotta a nié ces faits.
İnanın bana, Sayın Hâkim, Küçük Avukat'ın kim olduğunu bulmak için çok çabaladığınız için üzgünüm.
Désolé de voir les efforts que vous faites pour savoir qui c'est.
Çünkü, Sayın Hâkim, bir haydudun seçim zamanında nasıl önemli biri haline gelebildiğini parlemontoyu, hükümeti yaptıklarıyla nasıl telaşa düşürebileceğini anlamak için bu fakir insanların katlandığı yoksulluğu, cahilliği feodal sistemin kölesi oluşlarını, politik dalaverelerin binbir şeklini ve Mafya'nın gerçek yüzünü gözler önüne serebilecek cesarete sahip olmamız gerekir.
Parce que, M. le président, pour comprendre comment un bandit peut avoir le bras long et de quelle façon il peut angoisser parlementaires et politiques, il faut avoir le courage de mettre en lumière les aspects de la triste vie de misère, d'ignorance et d'assujettissement à un système féodal de tant de pauvres gens, les diverses formes des interférences politiques et le visage de la mafia.
Sanıklar hakkındaki bilirkişi raporuna dikkatinizi çekmek dışında eklemek istediğim bir şey yok sayın hâkim.
Votre Honneur, je n'ai rien d'autre à ajouter, mais j'attire votre attention sur le rapport des experts.
" Sayın Hâkim, ben ne yaptım?
" M. le Juge, qu'ai-je fait?
Önümüzde bu dokümanların suç unsuru oluşturduğuna dair her hangi bir delil bulunmamakta Sayın Hâkim.
Nous n'avons aucune preuve que ces documents étaient incriminant, votre honneur.
Sayın Hâkim, sizce orası bazı tutuklama ve alıkoyma riskleri altında mı?
Votre honneur, pensez-vous que je risque d'être arrêté et détenu?
Ekleyecek bir şeyim yok, Sayın Hâkim.
Je n'ai rien à ajouter, votre honneur.
Affedersiniz Sayın Hâkim, itirazımın reddedildiğini mi söylediniz?
Je vous demande pardon, votre honneur. Vous dites que mon objection est rejetée?
İtiraz ediyorum, bu iddianın tanığı nerededir Sayın Hâkim?
Objection! Où est le témoin pour cette affirmation, votre honneur?
- Teşekkür ederim, sayın hâkim.
Merci.
Evet, Sayın Hâkim.
Les faits!
- Evet, Sayın Hâkim.
Vous vous remariez?
Evet, Sayın Hâkim.
Mariage blanc?
- Evet, Sayın Hâkim.
Vraiment?
Eşimin, 7 yıl boyunca kaldığı ada, Sayın Hâkim.
L'île où elle est restée 7 ans.
Ben masumum, Sayın Hâkim.
Je sais rien, je suis innocent.
sayın hakim 274
hakim 44
hakim bey 57
hakime hanım 16
sayın 41
sayın yargıç 1202
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın bayan 20
hakim 44
hakim bey 57
hakime hanım 16
sayın 41
sayın yargıç 1202
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın bayan 20