Silah mı tradutor Francês
12,689 parallel translation
- Şimdi ne getirdiler? Daha fazla silah mı?
Et qu'est-ce-qu'ils ramènent maintenant?
Silah mı?
Des armes?
Sakinleştirici silahı kaybettik, yeni bir tane yapalım.
On n'a plus le fusil donc on va faire le notre.
Silahımız yok, paramız yok hiçbir şeyimiz yok.
On n'a ni armes, ni argent, on n'a rien.
- Gizli bir silahımız var.
- On a une arme secrète.
Tek ihtiyacım olan sakinleştirici silah.
Je veux qu'on me laisse tranquille.
Bana bu dünyayı zerre aldırmayan bir yüzle baktı ve silahı çenesine dayadı
Puis il m'a regardé comme s'il se moquait de tout et... s'est mis un pistolet sous le menton.
- Komiser Mike, John şeyi soruyor "silahını at ve yere çök" mü diyecekmiş yoksa "yere çök ve silahını at" mı?
Lieutenant Mike, John veut savoir si son personnage dirait plutôt "lâchez votre arme et couchez-vous à terre", ou "couchez-vous par terre et lâchez votre arme".
"Küçük, özel silahımla ben yaptım." derse başka tabii.
sauf s'il dit "je l'ai fait, avec mon petit pistolet particulier".
Bay ve Bayan Clark Los Angeles Emniyeti olarak FBI dosyasındaki diş kayıtlarına göre teşhis ettiğimiz bir cesedin oğlunuza ait olduğunu ve başına aldığı bir silah yarası sonucu öldüğünü üzülerek bildiriyoruz.
M. et Mme Clark, le L.A.P.D. a le regret de vous informer que nous avons identifié un corps qui, d'après les dossiers dentaires détenus par le FBI, est celui de votre fils et il est apparemment mort d'une blessure par balle à la tête.
- Silahınız yok mu?
Ces gens m'ont fait utiliser mon flingue.
Hatırladığım tek şey onun silah kullandığı kolunda surat ifadesi olan bir dövmesi vardı.
Tout ce dont je me rappelle c'est qu'il avait un tatouage sur la main avec laquelle il tire.
Sayıca azız, silahımız az, saldırı düzenlemek için vaktimiz yok bu durumda Hydra'ya karşı kar topu kadar şansımız yok.
Nous étions en sous-nombre, sous-armés, sans le temps de monter un assaut avec la même chance d'une boule de neige contre une Hydra fortifiée.
Dur biraz, "Cehennem Silahı" ndan alıntı mı yaptın sen?
Attend, tu viens de me citer L'arme fatale?
Sence onlara silahım olduğunu ve birini vurduğumu söylesem hala beni tecavüzle tehdit ederler miydi?
Tu penses que si je leur disais que j'avais une arme et que j'ai tué quelqu'un, ils me menaceraient de me violer?
Kostümün hiç silahı yok bu yüzden senin için bu diskleri yaptım.
La combinaison n'est pas équipée d'armes alors j'ai mis au point ces disques.
Ceketimin altında silahım var.
J'ai une arme sous ma veste.
Tevan'ın yerinde olsaydım, bu adam asla benim evime gelip bana silah çekemezdi.
Si j'étais Tevan, ce mec ne serait pas venu chez moi pour me pointer son arme.
Elime silahı aldım ve onu nişan aldım.
J'ai pris une arme et je l'ai pointée sur lui.
Aşk bir silahtır, cancağızım hem de en tehlikeli silah.
L'amour est une arme.
- Gizli silahım.
On appellera ça mon arme secrète.
Elbette silah taşıyacağım.
Évidemment que je suis armé.
Mikaelson soyunun yok oluşunu, benim soyum da dahil ve ben de ona inandım ama tehlikeli silah tehlikeli ellerde olmamalı. Ben de onu zehirledim. ve şimdi de onun gösterdiği geleceği değiştireceğim.
Le clan Mikaelson détruit, y compris ma créatrice, et je l'ai crue, mais un jouet dangereux dans de dangereuses mains doit être supprimé, donc je l'ai empoisonnée, et maintenant, je vais changer le futur qu'elle a vu.
- Yavşaklar! Ari, bence silahımı geri vermen için şu an iyi bir zaman.
Je pense que c'est le moment que tu me rendes mon arme.
Evet, silahını indir yoksa hayalarını koparacağım.
S'il te plait!
Tanrım. Ari ona silah doğrulttu.
Merde, Ari vient juste de pointer un flingue sur lui.
Neden portal silahımı getirmeme izin vermediniz ki?
Pourquoi j'ai pas amené mon téléporteur?
Hayır. Silahımı bırak Frankenstein!
Donne moi le flingue, Frankenstein!
Sanırım Rick'in silahının geçmişine girip, seni ona geri götürebilirim.
Je pense pouvoir accéder à l'historique du pistolet de Rick. Et t'aider à le retrouver.
Efendim, silahı bırakın ve Bay Pibbles'tan uzaklaşın!
Monsieur, posez votre arme, et éloignez vous de M. Pibbles!
Hem arabamı, hem silahımı aldı.
! Elle a pris mon véhicule et mon arme.
Arabamı ve silahımı kaybettik ve arınmanın ortasındayız.
Qui purge. On a perdu notre vaisseau et mon pistolet et on est dans une purge.
İyi ki uzay silahını kaptım.
C'est une bonne chose que j'ai attrapé une arme spatiale.
Bay Petrovich, bu silah için ruhsatınız var mı?
M. Petrovich, vous avez une licence pour cette arme?
O benim silahım değil.
Ce n'est pas mon arme.
Söylüyorum size, bu benim silahım değil.
Elles ne sont pas sur l'arme.
- Silahımı alıp Dmitry'nin masasına koydun, değil mi?
Tu as mis mon arme dans le bureau de Dmitry. Quoi?
Elindekini silah sandım.
Je trouvais cela un pistolet.
Silah taşımıyorum. Ben... Sadece bir analistim.
Je suis juste un analyste.
Silahım var.
Je suis armé.
Peki, Wemlinger'ın ne tür bir silah kullandığına dair fikrin var mı?
Des idées sur le genre d'arme que Wemlinger a utilisé?
- Silahımı bulamıyorum!
Je ne trouve pas mon arme!
Heisenberg Silahı'nı geliştirmedeki başarısızlığımızın bizi Nazi İmparatorluğu karşısında stratejik bir kayba soktuğunun farkındasınız.
Vous êtes au courant que notre échec à développer l'appareil Heisenberg nous a rendu inférieur à l'Empire Nazi.
Kendi silahımızı yapmak için gereken teknik bilgileri içeriyordu.
Elle contenait des informations techniques nécessaires pour construire notre propre appareil
Kendi silahımızı yaparsak, Nazilerle eşit duruma gelebiliriz.
Si nous développons notre propre arme, nous aurons la parité avec les Nazis
Suratına dayadım silahı.
Je lui ai collé un flingue sur la tête.
- Şimdi dünyadaki en güçlü silah tüccarlarından biri beni arkasından gönderdiğin adam, Logan, Birleşik Devletler'deki ordunun gözaltı yerinde topuklarını dinlendiriyor. 57
Un des plus puissants trafiquants d'armes, après qui vous m'avez envoyé, se la coule douce dans une prison de l'armée américaine.
Cinayet silahımızın bir parçasını bulmuş olmalısın.
Vous venez peut-être de trouver une partie de l'arme du crime.
Silahını indir, tamam mı?
Baissez juste votre arme, ok?
Tamam, peki. - Yukarıda bulundurmamam gereken birkaç silahım olabilir ama her havacıda var. - Ne?
Bien, bien.
Telsizim ya da silahım olsaydı...
Si j'avais eu une radio ou une arme,