Siz ne diyorsunuz tradutor Francês
356 parallel translation
Siz ne diyorsunuz?
Qu'en dites-vous, les filles?
Siz ne diyorsunuz, Sör John?
Qu'en dites-vous, Sir John?
Siz ne diyorsunuz?
Qu'en dites _ vous?
Siz ne diyorsunuz?
Que pensez-vous de cette guerre?
- Siz ne diyorsunuz?
- De quoi parlez-vous?
- Siz ne diyorsunuz bayan?
Mademoiselle qu'en pensez-vous?
Siz ne diyorsunuz, Bay McIvers?
Que dites-vous, M. McIvers?
Siz ne diyorsunuz?
Et vous?
Siz ne diyorsunuz?
Qu'est-ce que vous dites?
Siz ne diyorsunuz bilemem ama ben ilgilenmesine sevindim.
Je suis heureux qu'il s'intéresse à cette affaire.
Erzak sıkıntısı da yok. Siz ne diyorsunuz?
Il y a de la nourriture plus qu'il n'en faut.
Siz ne diyorsunuz, Doktor?
Alors, Docteur?
Korgeneral, siz ne diyorsunuz?
Maréchal, qu'en pensez-vous?
Şey, siz ne diyorsunuz, Bayan Bergen?
Et vous, Mlle Bergen?
Lord McRashley odamda asılı! - Siz ne diyorsunuz? - Lord McRashley odamda asılı diyorum!
Lord Rashley est pendu dans ma chambre!
Çatı için, Pellot... Çatıya baktım, 5000 metrekare. Ama siz ne diyorsunuz?
Les toitures il y a bien 5000 m2 je vous le dis tout de suite, je ne marche pas, voilà!
Siz ne diyorsunuz efendim?
Comment ça?
Siz ne diyorsunuz... 13'üncü yüzyılda, Berzano onların öncelikli merkeziydi.
Pensez-vous que le village... Au 13ème siècle, Berzano fut le siège de l'un de leurs prieurés.
Siz ne diyorsunuz?
Qu'en pensez-vous? Qui?
Benim önerim budur, siz ne diyorsunuz?
C'est ce que je propose, qu'en pensez-vous?
Siz ne diyorsunuz?
Que proposez-vous, sénateur?
Çocuklar siz ne diyorsunuz?
Qu'est-ce que vous en dites, les fils?
Siz ne diyorsunuz, çocuklar?
Qu'en pensez-vous?
- Siz ne diyorsunuz?
— Mais qu'est-ce que tu racontes?
Siz ne diyorsunuz? Niye beni görmek istemesin?
Pourquoi refuserait-elle de me dire ou elle est?
- Ben demiyorum. Siz diyorsunuz.
Non, je ne dis pas ça.
Ne diyorsunuz siz?
Voyons, mon cher Strolin...
Yani siz şimdi diyorsunuz ki bu sendika şubesinde her yıl 65.500 dolar toplanıyor ve mali kayıt tutulmuyor.
Vous dites que votre union, qui fait des recettes se montant à 65 000 dollars par an, ne tient aucun livre de comptabilité?
Siz ne diyorsunuz profesör?
Qu'en pensez-vous, professeur?
- Ve siz büyükler, ne diyorsunuz?
- Vous, les anciens?
Ne diyorsunuz siz?
Vous êtes si raffinée!
Ne diyorsunuz siz?
Qu'est-ce qu'il raconte?
Siz buna ne diyorsunuz?
Comment appelez-vous ça?
Ne diyorsunuz siz?
Que me racontez-vous?
Siz bu konuda ne diyorsunuz?
Qu'est-ce que vous avez à dire à ce sujet?
Şu haydut... şu Tunga Han ki, siz öyle diyorsunuz, bizleri rahatsız etmeye cesaret edemez.
Ce bandit... ce Tunga Khan, comme vous l'appelez, ne nous touchera pas.
- Ne diyorsunuz siz?
- Que dire...
Siz kaba kuvvet için ne diyorsunuz?
Que pensez-vous de cette brutalité?
Siz ne diyorsunuz?
Qu'est-ce que vous racontez?
Ne diyorsunuz siz?
Quoi?
Ve siz bana ne diyorsunuz? Ona birkaç dakika gülecekler sonra ben çıkacağım.
Il les fait rire et après c'est à mon tour?
Siz bile Tanrı bilir diyorsunuz.
Vous me l'avez dit je ne sais combien de fois.
Ne diyorsunuz siz?
- De quoi parlez-vous?
- Ne diyorsunuz siz? Çıldırdınız mı?
- Non, tu penses à ce que tu dis?
Ya siz ne diyorsunuz?
Personne veut en finir!
- Siz ne diyorsunuz?
De quoi parlez-vous?
Ne diyorsunuz siz?
Á quoi voulez-vous en venir?
- Ne diyorsunuz siz?
- Pardon?
Siz çocuklar, ne diyorsunuz?
Qu'est-ce que vous en dites, les gars?
Siz Amerika'Iılar beyaz şimşeğe ne diyorsunuz.
C'est ce que, vous, les Américains appelez le tonnerre blanc.
Peki siz bu konuda ne diyorsunuz Kaptan?
J'en appelle à votre arbitrage, capitaine?