English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Siz nasıl

Siz nasıl tradutor Francês

1,708 parallel translation
Öyleyse siz nasıl böyle bir günle başedebiliyorsunuz? Ne yapıyorsunuz?
Comment vous surmontez ce genre de journée?
Siz nasıl tünellerden çıkmayı başardınız?
- Vous êtes sortis?
Siz nasıl...?
Comment avez-vous...?
- Siz nasıl insanlarsınız böyle?
Quel genre de personnes êtes-vous?
- Siz nasıl tanıştınız?
- Comment vous vous connaissez?
Siz nasıl mafya üyesi oldunuz.
Pourquoi avoir choisi gangster?
Peki kurt adamınızla siz nasıl başa çıkıyorsunuz?
Et comment faites-vous avec votre loup?
Köpeği siz nasıl öğrendiniz?
Comment avez-vous su pour le chien?
Siz nasıl insanlarsınız ki, sabahları uyanıp, bugün yapacağım şey bu diye düşünebiliyorsunuz?
Quel genre de gens êtes-vous pour vous lever le matin en pensant, voilà ce que je vais faire?
- Siz nasıl tanıştınız?
Alors, comment vous êtes-vous rencontrés?
Bunu bilmediğime inanamıyorum. Siz nasıl tanıştınız?
Et dire que je ne sais pas comment vous vous êtes rencontrés.
Siz nasıl isterseniz Prenses.
- LELOUCH OF THE REBELLION - CODE GEASS - LELOUCH OF THE REBELLION -
Peki siz nasıl...
Comment avez-vous...?
Eee, siz nasıl tanıştınız? Berger?
Alors, comment vous êtes-vous rencontrés tous les deux?
Peki Bay Moody siz nasıl özetlerdiniz?
Eh bien, M. Moody, comment la résumeriez-vous?
Peki siz buraya nasıl geldiniz?
Comment avez-vous fait pour vous retrouver ici?
Siz buraya nasıl geldiniz?
Comment diable vous êtes-vous retrouvés ici?
Nasıl siz ikiniz yaşıyorsunuz da burada sadece bir deodorant var.
Comment ça se fait que vous êtes deux et qu'il y ait qu'un seul déodorant ici?
Beni nasıl bir kız sandınız siz?
Pour quelle sorte de fille vous me prenez?
Siz ikiniz nasıl tanıştınız?
Comment vous êtes-vous rencontrés?
Sadece dışarı çıkıyor. Bakın bayan, siz bir çantaya bile göz kulak olamıyorsunuz. Bir çocuğu size nasıl emanet ederim?
Vous ne pouvez pas garder un sac, alors imaginez avec une enfant!
Konu siz ve seçmenlere nasıl görüneceğiniz.
Ce qui compte, c'est l'image que vous donnez aux votants.
Siz birbirinizle nasıl tanıştınız?
- Tu le connais d'où?
Siz başınızın üstünde dolaşan bir ölüm cezasıyla yaşamanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsiniz.
Vous savez pas ce que c'est d'avoir la mort qui vous menace.
Şey, Siz ve babam nasıl gidiyor ve bazı öğlenden sonraları atış denemeleriyle vakit geçirin böylece bütün gününüzü sadece birbirinizle anlaşarak geçirirsiniz.
Ca vous dit, vous et mon père de vous afficher au stand de tir un après-midi, et vous pourrez passer la journée à être d'accord avec l'autre.
- Bak dostum! - Siz bu işleri nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum...
Je ne sais pas comment vous faites en...
Bunca yolu bana, amaçlarımızdaki farklılıklar....... ne olursa olsun, bu olumlu yönde... değişecek şeylerin içinde aynı taraftayız... demek için geliyorsunuz. Şimdi ise bir adam ölümden dönüp bize nasıl geldiğini göstermek istiyor ve siz ikiniz onu durdurmak istiyorsunuz.
Depuis le début, vous dites qu'on est du même côté, peu importe quelles sont nos différences, que nos objectifs sont les mêmes... pour que les choses changent, s'améliorent... maintenant un homme revient de la mort pour nous montrer comment y arriver, et vous voulez l'arrêter.
Eee, siz çocuklar nasıl tanıştınız?
- Salut. - Comment vous vous êtes rencontrés?
Burada nasıl bir soytarılık yaptığımızı sanıyorsunuz siz?
Vous nous prenez pour qui?
Siz kendinizden hoşlanmazken, nasıl bir başkasının sizden hoşlanmasını beklersiniz?
Comment pouvez-vous vous attendre que quelqu'un appréciera votre compagnie, si vous ne l'appréciez pas vous-même?
Siz onlardan birinin süveterini aldınız, ve onun nasıl biri olduğuna bakmadınız mı?
Vous avez arraché le sweat-shirt de l'un d'eux et vous n'avez pas vu - à quoi il ressemble?
Siz ikiniz nasıl tanıştınız?
Comment vous êtes-vous rencontrés tous les deux?
Siz evlenseniz nasıl olurdu acaba?
Ça alors, je me demande ce qui arriverait si vous vous accoupliez.
Ben doğudanım, peki siz batılılar nasılsınız?
Occidental, oriental?
Siz bana nasıl bir yalan söylediniz?
Pourquoi m'avez-vous menti?
Siz Annette'nin para olmadan bu tatlı kızlara nasıl bakabileceğini dahi sormadınız.
Vous ne m'avez jamais demandez comment Annette pourrait élever ses filles sans argent.
Şimdi siz bana alışacağımı söyleyeceksiniz Ama nasıl alışılır bilmiyorum.
Vous me dites que je vais m'y habituer mais je ne sais pas si je le peux.
İsa, Dağdaki Vaaz'da kendisine iman edenlere Altın Kural'dan bahsediyordu : "Size nasıl davranılmasını istiyorsanız siz de başkalarına da öyle davranın"
Jesus discute avec ses disciples de la règle d'or. Vous savez, "ne fais pas à autrui ce que tu ne voudrais pas qu'il te fasse". Oui.
Siz koçun eşisiniz. Bu işlerin nasıl yürüdüğünü iyi bilirsiniz.
- Vous savez comment ça marche.
Peki siz onu nasıl hayâl kırıklığına uğrattınız?
Et comment le décevez-vous?
Ben yardım için geldim. Babanızı soktuğunuz bu durumdan... hiç mi utanmıyorsunuz? Nasıl bir ailesiniz siz?
Je suis venu pour l'aider.
Şimdi, siz çocuklara nasıl... rock yapıldığını bilenlerin sadece siz olmadığını göstereceğim.
Je vais vous montrer que vous n'êtes pas les seuls à faire du rock.
Nasıl siz sukünetle besleniyorsanız, Ben de yıldızların ışıltılarıyla besleniyorum.
Si vous vous nourrissez de paix, moi, je vis en me délectant de la lueur des étoiles!
Bak şimdi. Siz oturun bebeler. Beyaz Kocakarı nasıl break-dance yapılır göstersin.
Maintenant on s'assoit les garçons, pour que grand mère puisse vous montrer comment on break dance!
Siz ikiniz nasıl tanıştınız?
Alors, comment vous êtes-vous rencontrés?
Yani burada sorulması gereken soru şu... Siz o yanan arabaya nasıl bu kadar çabuk ulaştınız?
La question est évidemment... comment avez-vous fait pour être sur les lieux aussi vite?
Siz çocuklar bunu Avrupa'da nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum...
Je sais pas comment vous faites en Europe...
Kimse siz Kappa Tau erkeklerine nasıl giyinik olabileceğinizi öğretmedi mi?
Ils ne vous ont pas encore enseigné comment vous habillez tout seuls, à vous, les mecs de Kappa Tau?
Siz oyuncular nasıl o kadar çabuk replik ezberliyorsunuz?
Comment font les acteurs pour mémoriser leurs répliques?
Siz iki uluyan maymunu yarın nasıl taşıyacağımı düşünüyorsunuz?
Comment espérez-vous être sélectionnés demain bande de macaques?
Pekala, Mrs. Van der Woodsen, siz büyürken Şükran Günleri nasıl geçerdi?
Alors, Mme V. D. Woodsen, comment étaient vos Thanksgiving quand vous étiez petite?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]