Sonsuza kadar mı tradutor Francês
1,595 parallel translation
Miyori, burada sonsuza kadar mı kalacaksın?
Tu vas rester vivre ici?
Sonsuza kadar mı?
Pour toujours?
Sonsuza kadar mı?
À vie?
Evet. Onu mahallemizden atmak için insanların dikkatlerini çekebileceğimizi umuyorum. Bilirsiniz işte sonsuza kadar çocuklarımızdan uzak tutmak için.
J'espère qu'en sonnant l'alerte, je pourrai le forcer à partir... et le tenir loin de nos enfants, une fois pour toutes.
Ona sonsuza kadar J.D. diyeceğim ve beni durduramaz.
Il ne pourra pas m'empêcher de l'appeler J.D. toute sa vie.
Beni sonsuza kadar şeyle özdeşleştirmesini istemiyorum. Acıyla.
Je ne veux pas qu'elle m'associe à la douleur.
Hazır mısınız beyler? Daha dün tanıştık, ama sonsuza kadar kanka olacağımızı hissediyorum. Eller ortaya.
Allez les gars, je sais qu'on se connaît que depuis hier, mais j'ai le sentiment qu'on sera meilleurs potes pour la vie.
Yani bunu sonsuza kadar yapmam mı gerekecek?
Alors je dois faire ça pour toujours?
Ama olmazsa,... umarım bunu çözmek sonsuza kadar sürmez.
Mais si vous ne pouvez pas, j'espère que ça ne prendra pas l'éternité pour le savoir.
Sonsuza kadar, çünkü yapmayacağım.
L'infini, parce que je ne le ferai pas.
- Beni sonsuza kadar herhangi... bir spordan soğuttuğun için teşekkürler.
- Merci de m'avoir dégoûté du golf.
sanırım şansı sonsuza kadar sürmez.
Je pense, oui. Sa chance n'est pas infinie.
Bizi sonsuza kadar birbirimize bağladım
Je nous ai réunis pour la vie.
"Ben onu karşıya kadar taşımış olabilirim ama sen onu sonsuza kadar taşıyacaksın"
Je l'ai peut-être portée à travers ce cours d'eau, Mais toi tu l'a portes depuis.
Olaylar bizi belli zamanda belli yerlere götürür ve hayatlarımızı sonsuza kadar değiştirirler.
Les événements qui nous portent en un certain endroit, à un certain moment et changent votre vie pour toujours.
- Sonsuza kadar mı?
- Pour toujours.
Bu yüzden özel dedektif oldum 22 yıl önce, hayatımı sonsuza kadar değiştirecek bir dava aldım
C'est pourquoi je suis devenu détective. Il y a 22 ans, j'ai pris une affaire qui a changé ma vie pour toujours.
Bak, adamım, sana bir şey olursa Annem ve ben sonsuza kadar bunu çekeriz, tamam mı?
Écoute, si quelque chose t'arrive maman ne me le pardonnera jamais. Et je ne veux pas me mêler de tes affaires... mais j'ai l'impression que tu as besoin d'aide. D'accord?
Hayır. Bana sonsuza kadar öğretecek değil ya.
Je compte pas m'éterniser à ses côtés!
Ve o kızın bana uydurma bir numara vermesiyle sonlansa bile, Ted ve benim sonsuza kadar eküri olacağımızı biliyordum.
Et même si elle m'a donné un faux numéro, j'ai su que Ted et moi serions copilotes pour toujours.
Maek... Söz vermiştin... Sonsuza kadar benimle kalacaktın.
Maek... tu m'as promis que tu resterais avec moi pour toujours.
Sonsuza kadar böyle zaman öldüremem, nerdeyse 33 yaşındayım!
Je ne peux pas musarder comme cela à jamais, j'ai presque 33 ans!
Sadece... Sonsuza kadar kalacağımı sanmıyordun, değil mi?
Ce n'est rien, papa, j'ai juste...
Ve bazı şeylerin anlama kapasitemin ötesinde olmasına rağmen seni sonsuza kadar seveceğimi biliyorum.
Même si certaines choses m'échappent, je sais que je t'aime et t'aimerai toujours.
bir ateş yaktım üzüntüm ve zevklerim artık ihtiyacım yok onlara aşklar gitti travmalar da sonsuza kadar silindi yeni bir başlangıç yapmalıyım hayır, hayır artık istemiyorum hayır, pişmanlık istemiyorum sahip olduğum iyi zamanlar değildi acı istemiyorum hiçbir anlam ifade etmiyor
J'ai allumé le feu Mes chagrins, mes plaisirs Je n'ai plus besoin d'eux
Şimdiden sonra ve sonsuza kadar sana tapacağım!
Je Vous adorerais à jamais!
Bana katıl ve sonsuza kadar yaşayalım.
Rejoins-moi et nous vivrons pour toujours.
İki elimde de birer kılıç tutarken nasıl hamle yaptığımı... Ve bu oyunu bir kere de ve sonsuza kadar nasıl sona erdirdiğimi izle, Afro Samuray.
Je vais frapper avec un seul sabre et mettre fin à ce jeu une fois pour toute.
Derken hayatımıza Büyük Houdini girdi ve her şeyi sonsuza kadar değiştirdi.
Puis le Grand Houdini est arrivé dans nos vies et a tout changé.
Bridgette'in yüzünde sonsuza kadar çirkin yara izleri kalacak mı?
Bridgette va garder des cicatrices toute sa vie?
Bekledim, bekledim. Sonsuza kadar sanki.
J'ai attendu ce qui m'a paru durer une éternité.
Lütfen neşelerine ortak olan ve burada toplanan arkadaşlarını ve ailelerini de kutsa. - Seni çok seviyorum. - Bize şu an ve sonsuza kadar güç ver Tanrım.
Bénis soient leurs familles et amis qui viennent partager leur joie. - maintenant et à jamais.
Eğer o anahtarları atsaydım bu kapılar sonsuza kadar kapanırdı.
Si je jetais ces clés, ces portes resteraient fermées à jamais.
Sonsuza kadar erkek olacağım!
Je serai un homme pour toujours! C'est vrai.
Sadece bir tane deneme şansım olduğunu biliyorum yoksa otoritem sonsuza kadar kaybolur.
Je ne peux qu'essayer encore, et si j'échoue mon autorité sera perdue à jamais.
Sonsuza kadar yapmayacağım.
Ça paye super ben. C'est pour un bout, c'est tout.
Özel durumumu ondan sonsuza kadar saklayamazdım.
Je ne pourrais pas lui cacher éternellement mon problème.
"Sonsuza kadar genç kalmayacaksın." Tanrım, bunu kaç defa duydum?
"Tu ne seras pas jeune éternellement." Mon Dieu, combien de fois ai-je entendu ça?
Bunun ardından bebeğim sonsuza kadar sörf yapacağım.
Après ça, chérie, c'est le surf pour toujours.
Sanırım sonsuza kadar Bath'da kalıp hergün sizinle yürüyüşe çıkabilirim!
Je voudrais passer ma vie à Bath et marcher chaque jour en votre compagnie!
Bu şey ikimizin arasında sonsuza kadar bir sır olarak kalacak, hayatım.
Rien ne dure toujours entre amoureux...
Orada sonsuza kadar yaşayacağımızı söyledi.
Il dit qu'on y vivra éternellement.
- Sonsuza kadar beni mi suçlayacaksın?
- Tu vas m'en vouloir toute ta vie?
- Ben olsam sonsuza kadar oraya takılmazdım.
- Je n'y ai pas été depuis longtemps.
Neredeyse 16 yaşındayım, baba, ayılar ve bu konuşmalar sonsuza kadar devam edemez.
J'ai presque 16 ans, papa.
Buna sonsuza kadar minnettar kalırım.
Je t'en serais éternellement reconnaissant.
Sonsuza kadar iki dost olalım mı?
Deux amies ensemble?
- Bunun beni sonsuza kadar tutamayacağının farkındasındır sanırım.
Vous devriez savoir que ça ne me retiendra pas indéfiniment. Bien sûr que non.
Yanıma almayı bile düşünmedim şimdi sonsuza kadar gitti. Çıldırdım ama. Açık tabut olayının sorunu da bu işte.
Non, je me suis pas fait retirer un bout de mon canal déférent pour porter une capote comme un ado boutonneux.
Beni sonsuza kadar suçlayacak mısın?
Tu vas m'en vouloir à jamais?
Sonsuza dek bu kadar muhteşem olamayacağım.
Je ne serai pas toujours magnifique.