English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ T ] / Tak tak

Tak tak tradutor Francês

78,645 parallel translation
Bir yatak odası takımının altına saklandım.
Je me suis cachée derrière des meubles.
Takıntı yapmıştı.
Elle était obsédée.
İşte lens takıyorum.
J'ai des lentilles, au bureau.
Takılıyorum.
Je plaisante.
Seninle takılmayı seviyorum.
J'aime bien être avec toi.
Buraya gerçekten de sadece oturup takılmaya mı geldin?
T'es vraiment venu ici uniquement pour glander?
Güneydeki düşman Ellaria Sand ve orospular takımı.
Des ennemis au sud. Ellaria Sand et sa progéniture.
Ak Gezenlere karşı bu rahatsız edici takıntının en basit açıklaması da doğruyu söylediğin ve gördüm dediklerini gördüğündür.
Et la seule explication à ton obsession concernant les marcheurs est que tu dis la vérité, et que tu as vu ce que tu prétends.
Belki ağına fok derili bir deniz kızı takılmıştır ve kızı, batan gemilerden topladığı ganimeti vermesi için ikna etmiştir.
Une sirène s'est peut-être prise dans ses filets. L'aura-t-il convaincue de rendre les trésors qu'elle a pillés dans les épaves?
Bu uçaklardan birine 50 megatonluk bir nükleer bomba takıldı.
L'un d'eux est armé d'une bombe nucléaire de 50 mégatonnes.
Tüm takımların, Hepsi tutun Giriş noktasında Ve emirlerimin saldırmasını bekleyin.
Je veux que toutes les équipes attendent mes ordres pour attaquer.
Biraz takılalım burada.
Allons jeter un œil.
- Her şeyin fişi takılı mı?
Est-ce que tout est branché?
Gotham'ın zihinsel ve sanatsal seçkinlerinin takımyıldızı.
Les stars intellectuelles et artistiques... de la constellation qu'est Gotham.
Hey! Bu işi zor veya kolay yoldan yapabiliriz ve ben en hoş takımımı giyiyorum.
On peut faire ça à la manière forte, ou gentiment, et je porte mon plus beau costume.
- Ne? En hoş takımımı giyiyorum.
Je porte mon beau costume.
Yeşil takım elbiseye bakadurun.
Ouvrez l'œil pour un costume vert.
Önceden burada takılırdı.
Elle trainait ici.
Kapıdan çıktığımız an telefonla baykuş takımını aramasına...
Qu'est-ce qui l'empêche de téléphoner à la brigade des hiboux
Cevap bulma takıntısı var. Bu da bizim için kolay çözüm oluyor.
Il veut vraiment trouver la réponse, ce qui nous facilite le travail.
Artık aynı takımdayız, unuttunuz mu?
On est une équipe, d'accord?
Flash Takımı'nın meta insanlara karşı mücadele etmesine yardım edersin.
Tu peux aider la Team Flash à combattre les meta-humains.
Julian'dan STAR Labs Takımı'na katılmasını mı istedin?
As-tu demandé à Julian de rejoindre la team S.T.A.R Labs?
Sanırım ben de onun gibi geleceğe takıntılı olmaya başladım.
J'imagine que je suis devenu obsédé par le futur tout comme il le fut.
Hep birlikte konuştuk ve... Takıma hoş geldin.
Donc on en a parlé ensemble, et bienvenue dans l'équipe.
Sen haklıydın. O bu takım için gerçekten çok önemli.
Il est vraiment important pour cette équipe.
Flash Takımı'nın meta insanlarla mücadele etmesine yardım edebilirsin.
Tu peux aider la Team Flash à combattre les métas-humains.
- Takıma hoş geldin. - Teşekkürler.
Bienvenue dans l'équipe.
Neyse ki bizim takımımızın da gizli bir silahı var.
Heureusement, notre équipe a une arme secrète :
Barry demişti ki, Flashpoint'te ikimiz abla-kardeş suçla mücadele takımıymışız.
Barry a dit que dans Flashpoint, toi et moi étions des frères et sœurs combattant ensemble.
Biz Flash Takımı'nda böyle yaparız.
C'est le genre de choses qu'on fait dans la Team Flash.
Takıma iyi bir ilave oldun.
Tu es un bon atout à l'équipe.
- Takılıyorum.
Je traîne juste.
Yani H.R.'ın takıma katkısı bu mu?
C'est ça la contribution de H.R. dans l'équipe?
Grodd'u alt etmemiz takım için büyük bir galibiyetti.
C'était vraiment une belle victoire pour l'équipe, de battre Grodd.
Barry, tuş takımına ulaşmak için füze aracının temelindeki paneli kaldır.
Barry, pour accéder au clavier, retire le panneau à la base du missile.
Beni bu takıma davet etmenin gerçek sebebini anlıyorum.
Je comprends pourquoi tu m'as invité dans cette équipe.
- Geçen sefer Julian takımda yoktu.
Julian ne faisait pas partie de l'équipe la dernière fois.
Daha önce yapamamıştım çünkü Hız Gücü'ndeydi ama artık oradan çıktığına ve kafasına göre takılabildiğine göre...
Je ne pouvais pas avant parce qu'il était dans la Force Véloce, mais maintenant qu'il en est sorti, qu'il est libre comme l'air, je suis sûr...
Takım seninle irtibatı kaybedince Cisco benim dünyama gelip olanlar anlattı.
Dès que l'équipe a perdu le contact avec toi, Cisco est venu sur ma Terre pour me dire ce qu'il se passait.
Kaybedeceksek de kazanacaksak da takım olarak yapacağız.
On gagne et on perd ensemble.
Beni bu takıma davet etmenin gerçek sebebini anladım.
Je comprends pourquoi tu m'as pris dans ton équipe.
Barry, deden takılardan çok iyi anlıyormuş.
Barry, ton grand-père avait bon goût pour les bijoux.
Bu sefer bütün takımı getirmişsiniz.
Tu as emmené toute l'équipe cette fois.
Bu adama neden bu kadar takıksın?
Qu'est-ce qu'il y a entre toi et ce gars?
STAR Labs, Flash Takımı... Bizi etrafında istemiyordun.
S.T.A.R. Labs, l'équipe Flash... tu ne voulais plus de nous.
Belki takımı tekrar toplayabiliriz.
Ça veut peut-être dire qu'on peut reformer l'équipe.
Flash Takımı için işlerin nasıl gittiğine bakmaya mı geldin?
Tu viens voir comment tourne la team Flash?
Harika bir takım olduk.
On faisait une équipe d'enfer.
Takımı tekrar toplamak için.
Pour revoir l'équipe ensemble.
Takımı tekrar toplayalım.
Alors remontons la team.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]