English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ T ] / Tuhaf bir durum

Tuhaf bir durum tradutor Francês

287 parallel translation
Çok tuhaf bir durum belki, çünkü ikimiz de aynı kadına aşığız.
Mais quelle coïncidence... que nous aimions la même!
Tuhaf bir durum.
Ce n'est pas très commun.
Soygunla ilgili tuhaf bir durum vardı, biliyor musunuz.
Il y a eu une chose étrange.
Şey, biraz tuhaf bir durum. Baban da mı kalacak?
C'est un peu embêtant si ton père reste aussi.
Tuhaf bir durum yarattığımı hissettim.
Je me rendis compte de ma sottise.
Çok tuhaf bir durum ama biliyorum, yukarıda bekliyor.
C'est curieux, mais je sais qu'il attend, là-haut.
Çok tuhaf bir durum.
C'est pas dingue, ça?
Aklımı kurcalayan bir şey var. Tuhaf bir durum.
Il y a un truc qui me chiffonne.
Bu çok tuhaf bir durum.
Tout ça, c'est de la frine.
Bu çok tuhaf bir durum.
C'est quand même drôle, tu sais.
Ne düşündüğünü bilmiyorum ama sanki tuhaf bir durum var.
Je ne sais pas ce que tu en penses... Mais moi je la sens pas, c'est pas net ça.
Bu biraz tuhaf bir durum değil mi?
C'est complètement contradictoire.
O çocuklar içeri girdiğinde... çok kötü ve tuhaf bir durum oldu. Utandığım zaman, gülerim.
Quand ces types sont entrés je ne savais pas où me fourrer et quand ça m'arrive je ris.
Kabul edersiniz ki tuhaf bir durum.
Vous admettrez que c'est cocasse.
Tuhaf bir durum, George.
Un moment difficile George.
Fakat onların tek söylediği o gün benim orada bulunmuş olmam. Tuhaf bir durum.
Ils disent ça uniquement car j'étais là le jour où c'est arrivé.
Son zamanlarda kendimi tuhaf bir durum içinde buluyorum.
Je me suis retrouvée dernièrement dans une étrange situation.
Öyleyse tuhaf bir durum söz konusu. Bilgisayar kullandığını itiraf etmiş.
Alors pourquoi est-ce qu'il s'accuse d'avoir interrogé notre ordinateur?
Bu biraz tuhaf bir durum.
- C'est un peu embarrassant.
- Bu tuhaf bir durum.
- Curieux.
Önemsiz bir şey, fakat ilgileneceğiniz tuhaf bir durum, bilirsiniz.
Une broutille anodine, mais je sais qu'elle pourrait vous plaire. Un détail étrange, bizarre, me direz-vous.
Bunun son romanımı yayımladığım zamana denk gelmesi tuhaf bir durum.
C'est drôle comme ça coïncide avec la publication de mon dernier roman.
Tuhaf bir durum.
Vous savez, c'est drôle...
Bunda tuhaf bir durum yok.
Il n'y a rien d'étrange.
Bu çok tuhaf bir durum!
Très intéressant!
Tuhaf bir durum.
C'est vraiment trop bizarre.
Bu çok tuhaf bir durum oldu.
C'est si hallucinant.
Çok tuhaf bir durum yaşandı az önce.
C'était juste... bizarre.
Eddie... Senden böyle bir şey istemenin tuhaf bir durum olduğunu biliyorum.
Je sais que moi te demandant ça, c'est un peu étrange.
Çok tuhaf bir durum yasandi az önce.
C'était juste... bizarre.
Senden böyle bir sey istemenin tuhaf bir durum oldugunu biliyorum.
Je sais que moi te demandant ça, c'est un peu étrange.
Hayır, oraya geri dönemem. Jerry, çok tuhaf bir durum. Cinsel olarak tehlikeli olabilir.
Ça ferait tout drôle et... il y a danger sexuel.
Tuhaf bir durum.
C'est bizarre.
Bu, onun herhangi bir ölüm nedeninden çok daha tuhaf bir durum.
C'est moins "naturel" que les causes de sa mort.
Biraz tuhaf bir durum var da..
Je suis dans une situation bizarre.
B'Elanna, senin için tuhaf bir durum olduğunu biliyorum- - muhtemelen, bizden birisi aklında bile değildi- - ama bunu düşünmek için artık çok geç.
Je sais que c'est bizarre et que ce n'est pas ce qu'on avait en tête. - Mais il est trop tard.
Bu kesinlikle tuhaf bir durum olmadı.
Surtout pas trop de politesses.
Tuhaf bir durum.
C'est curieux.
- Tuhaf bir durum,?
- Drôle de situation, hein?
Çok tuhaf bir durum.
C'est fou.
Tuhaf bir durum var.
C'est bizarre, ça.
Şey, bak, biliyorum bu tuhaf bir durum, Shari, ama beklemek istemiyorum.
Je sais que c'est bizarre, mais je veux pas attendre.
İlgisi olmadığını düşünseniz bile tuhaf bir durum hatırlıyor musunuz?
Vous souvenez-vous d'un incident qui aurait un quelconque rapport?
Tuhaf bir durum.
C'est fichtrement bizarre.
Yeni Dünya için bile çok tuhaf bir durum bu!
Je suis au pressing, je n'ai plus qu'une chose à faire.
Diğer bir tuhaf durum da madame Doyle'un kamarasındaydı.
Un autre mystère... dans la cabine de Mme Doyle.
Aslında, biraz tuhaf bir durum.
C'est bizarre, il ne m'a jamais parlé de toi.
"Tuhaf bir olay, istisnai bir durum" diyecekler.
On dira que c'était une anomalie, une aberration.
Evet, müşkül bir durum olduğunun farkındayım, ama, malum, bir tuhaf oldum.
Oh, je sais, je suis dans de beaux draps!
Bu çok tuhaf bir durum.
Enfin, Hunter, c'est bizarre.
Bu durum böyle sürdü. Tuhaf bir gece.
Les vibrations étaient étranges.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]