Yapar mısınız tradutor Francês
664 parallel translation
Garson, fıttırıklara servis yapar mısınız?
Garçon, veuillez servir les noix.
Yani, konuklara fındık servisi yapar mısınız?
Je veux dire, servez les noix aux invités.
- Rumba yapar mısınız? - Evet, tabii ki.
Vous dansez?
Basın için bir açıklama yapar mısınız?
Une déclaration?
İsminizi giriş yapar mısınız, lütfen?
Inscrivez vos nom et adresse.
Benim için bir şey yapar mısınız?
Je vais vous demander une chose.
Alacak faizleri tamı tamına bu kadar. Bana bu iyiliği yapar mısınız?
Considérez ceci comme un arriéré de ce que j'aurais dû verser.
- Benim için bir şey yapar mısınız?
Je voulais vous demander...
Bana bir iyilik yapar mısınız?
Vous pouvez me rendre un service.
Resim yapar mısınız, Bayan Bennet?
- Vous dessinez?
Siz yapar mısınız? Yazmam yok.
Je ne sais pas écrire.
Şu işi bırakıp bana bir iyilik yapar mısınız?
Pouvez-vous oublier ces rongeurs et me rendre un service?
Batum'daki Türk konsolosuna gitmenizi istiyorum ona bir mesaj ileteceksiniz. Bunu yapar mısınız?
Allez voir le consul de Turquie à Batoumi, et délivrez-lui un message.
Kaptan Carruther, benim için bir şey yapar mısınız?
Capitaine Carruthers, pouvez-vous me rendre un service?
Bana bakın Bayan Ralston, bana büyük bir iyilik yapar mısınız?
Puis-je vous demander un service?
- Bana bir iyilik yapar mısınız?
- Pouvez-vous me rendre un service?
Bilmiyorum, program yapar mısınız, ama mahkeme yapar. Saat 9 demek, 9 demektir.
Ce tribunal respecte les horaires, contrairement à vous. 9 h signifie 9 h.
Bayan, ona da bir iğne yapar mısınız?
Vous pourriez pas lui faire une piqûre?
Hemşire hanım. Hemşire hanım, bana bir iyilik yapar mısınız?
Garde, feriez-vous quelque chose pour moi?
Benim için bir şey yapar mısınız?
Feriez-vous une chose pour moi?
Bunu yapar mısınız?
Feriez-vous ça?
Araba falan yok! Bunu yapar mısınız?
C'est pour un mariage.
Benim için yapar mısınız?
Vraiment? Je vous en serais très reconnaissant.
Evet. Bana bir iyilik yapar mısınız?
Pouvez-vous me rendre un service?
Bana bir iyilik yapar mısınız?
Ecoutez, faites - moi plaisir.
Resim yapar mısınız?
Aimez-vous peindre?
- Benim için bir şey yapar mısınız?
Vous me rendriez un service?
Ben de Amerikalıyım, bana bir ayrıcalık yapar mısınız?
Pourquoi ne pas être sympa avec un compatriote?
Çok sık paten yapar mısınız doktor?
- Vous patinez beaucoup? Plus guère.
- Bir iyilik yapar mısınız sör?
- Voulez-vous me rendre un service?
Vals yapar mısınız?
Vous valsez?
- Çocuğa bir sandviç yapar mısınız?
Madame, vous pouvez lui faire un sandwich?
Bana bir iyilik yapar mısınız? - Tabii.
- Pouvez-vous me rendre un service?
Bir yorum yapar mısınız, Bayan Graziano?
Et vous, Mme Graziano?
Bekleyin lütfen. Bana bir iyilik yapar mısınız?
Faites moi une faveur
Bana bir iyilik yapar mısınız? Söylediğim saçmalıkları unutun gitsin.
Faites-moi plaisir, oubliez mon boniment.
Bay Ruddle, bana bir iyilik yapar mısınız?
M. Ruddle, pourriez-vous me rendre un petit service?
- Bizim için bir şey yapar mısınız?
- Vous pouvez nous rendre un service?
- Karşılığında bana bir iyilik yapar mısınız?
- Me rendriez-vous un service? - Ce que vous voulez.
Siz gidip kendi partinizi yapar mısınız?
Partez et organisez votre propre soirée.
Bu tür şeyler yapar mısınız?
Ça vous arrive?
Buzda çıplak banyo yapar mısınız?
Vous vous baignez nue dans de la glace?
- Bay Smolikoff, bir iyilik yapar mısınız?
M. Smolikov, voulez-vous me rendre un service?
Amerikan Güçleri Kanalı için bir açıklama yapar mısınız?
Avez-vous une déclaration à faire... pour la chaîne des Forces Américaines?
Gitmeden bana bir iyilik yapar mısınız?
Pouvez-vous faire quelque chose pour moi?
- İyi. Kaydınızı yapar mısınız?
Veuillez inscrire votre nom.
Yapar mısınız?
Est-ce possible?
- Gerçekten yapar mısınız? - Elbette.
Vous êtes bien aimable.
Nerede ve ne zaman istersem şaka yaparım. Ofisten çıkınca - Biliyorum : "Perde." Ama siz sınıfımızın sembolüsünüz.
Je fais de l'esprit où je veux et quand je veux, vous savez en dehors du bureau, les affaires oui, je sais : "Rideaux." vous n'en êtes pas moins, symbole de notre classe.
Bunu nasıl yaparız umurumda değil ama o kadını bu işin dışında tutalım.
Debrouillons-nous sans elle.
150.000'e yapar mısın? Aramızda 50.000 daha toplayacağız.
Cent cinquante mille, c'est nous qui mettons les cinquante.