Yapardım tradutor Francês
5,378 parallel translation
Ben olsam ben de aynısını yapardım.
- J'aurais fait pareil.
Normalde, geniş bir yapardım düğüm takas eksizyonu.
Normalement, je fais une excision étendue du nodule.
Eğer sen ölü taklidi yapsaydın ben kesinlikle harika bir konuşma yapardım.
Si tu prétendais être morte, je ferais un discours magnifique.
Sensiz ne yapardım bilmiyorum.
Je ne sais pas ce que je ferais sans toi.
Başkası için de aynı şeyi yapardım.
J'aurais fait ça pour n'importe qui.
Annemle yeniden konuşma şansım olsaydı herşeyi yapardım.
Pour avoir une chance de reparler avec ma mère, je ferais n'importe quoi.
Yerinde olsam tehlikeli madde elbisesine yatırım yapardım.
À ta place, je m'achèterai une combinaison de protection.
Eğer sen çıkagelmeseydin burada tek başıma ne yapardım bilmiyorum.
Et bien, je ne sais pas ce que j'aurais fait i vous n'étiez pas passé.
- Ben nasıl yapardım göstereyim.
Comment je l'aurais fait.
Şu an bezle ilgili bir espri yapardım ama açıkçası hiç havamda değilim.
Et je ferais bien une blague sur les couches, mais, honnêtement, je ne suis pas d'humeur.
Ne zaman şimşek çaksa, ona battaniyelerden kale yapardım ve orada onunla saklanırdım, geçene kadar da şarkılar söylerdim.
A chaque fois qu'il y avait une tempête, je construisais ce petit fort avec des couvertures et je m'y cachais avec lui, en chantant des chansons jusqu'à ce que ça s'arrête.
Eğer amacım buysa, bunu bir milyon başka yolla yapardım.
Si c'était mon but, J'aurai pu le réaliser d'un million d'autre façon.
Onun yerinde olsam ne yapardım hiç bilmiyorum.
Je ne sais pas ce que j'aurais fait si j'étais à sa place.
Bir aylığına da yapardım ki zaten.
Je l'aurais fait pour 1 mois.
Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum.
Je ne sais pas ce que je ferais sans toi
Annemleyim, o yüzden bir yere gidemiyorum, yoksa kendim yapardım.
Je suis avec maman et je ne peux pas partir sinon je le ferais moi-même.
Ben olsam öyle yapardım, uçaktaysak tabii.
C'est ce que j'aurais fait. Dans un avion, du moins.
Beni kapıdan çevirseydin ne yapardım hiç bilmiyorum.
Sérieusement, qu'est-ce que j'aurais fait si tu m'avais claqué la porte au nez?
Eskiden kızıma doğum günlerinde yapardım.
J'en faisais pour ma fille.
- Yerinde olsam ben bunu yapardım.
C'est ce que je ferais si j'étais à ta place.
Muhtemelen yapardım eğer...
Je l'aurais probablement fait si je n'avais pas...
Çocukken bu numarayı yapardım, gözden kaybolabilirdim.
Je faisais ce tour quand j'étais petit. Je disparaissais moi-même.
Sokağın karşısında yaşıyordu. Ona bakıcılık yapardım.
Je vivais de l'autre côté de la rue, j'étais sa babysitter tout le temps.
Kim bilir onun yerinde olsam ben ne yapardım?
Qui peut dire ce que j'aurais fait à sa place?
Mesaj alıp iletmekle yükümlüydüm ve İşimi büyük bir özenle yapardım.
C'était faire parvenir des messages aux professionnels.
Sonra Ragnar Lothbrok'u öldürür ve onun yerine ağabeyini Reis yapardım.
tuer Ragnar Lothbrok et nommer son frère jarl.
Senin yerinde olsam aynen bunu yapardım.
C'est ce que je ferais, à votre place.
O sapığın hayatına son vereni şövalye yapardım.
J'adouberai celui qui a tué ce dépravé.
Bak dostum, yapardım ama N'Cole ile randevum var.
Hé homme, je veux, mais je obtenu priors avec N'Cole.
Yani onun yerinde olsaydım ben öyle yapardım.
Si j'étais elle, c'est ce que je ferai.
Kusursuz bir dünyada daha fazla test yapardım ama evet, buldum.
- Dans l'idéal, je devrais... le tester davantage mais... oui.
- Ben de aynı şeyi yapardım. Joe mezun olduktan sonra hiç iletişimde bulunmamışlar, bu yüzden onu es geçtim ama kendi ölümünü sahte yapmaya çalışıyorsan, bir doktor kullanışlı olabilirdi.
Ils n'ont plus eu de contact une fois que Joe a eu son diplôme, alors j'ai laissé tomber, mais un docteur peut être utile si tu veux essayer de mettre en scène ta propre mort.
Senin yerinde olsam ne yapardım söyleyeyim.
Voilà ce que je ferais.
Senin yerinde olsam ne yapardım söyleyeyim. Hanımıma "Benim işlerime karışamazsın. Erkeğinin sınırlarına saygı göster" derdim.
À votre place, je dirais à ma femme de se mêler de ses affaires et de respecter mon espace.
Yapardım ama onun için hayatımı askıya alıp on yıl boyunca senin gibi saklanmazdım.
Je ne mettrais pas ma vie en attente pour elle en me cachant pendant dix ans. comme tu l'as fait.
Sana bir şey olsaydı ne yapardım, bilmiyorum.
Je ne sais pas ce que j'aurais fait s'il t'était arrivé quelque chose
Evleri değiştirebilirsek yapardım.
Si je peux changer de place, je le ferais.
Yapabilseydim yapardım, ama yapamam.
Je le ferai si je le pouvais, mais je ne peux pas.
Annem öldüğünde babama hep özel yemekler yapardım ve o da onu daima mutlu ederdi.
Quand ma mère est morte, j'avais l'habitude de faire des repas spéciaux pour mon père. tout le temps, et ça lui remontait toujours le moral.
- Bay Reese olsa ne yapardı onu düşünün.
Envisagez ce que M. Reese ferait.
O doğursaydı ne yapardım...
J'aurais fait quoi si elle était...
Brandon'ım bir şişe viskiden ve Mike'ın arabasının arka koltuğundan yapardı.
Mon kit "Brandon décision" était une bouteille de whisky et la banquette arrière de la voiture de Mike.
- Daha mı fazla seks yapardın?
Vous baiseriez beaucoup plus?
Carise'de aynı kız yapardı saçımızı.
C'est la même fille qui nous coiffe, chez Carise.
Yapardım.
Je l'aurais fais.
Fakat benim yaptığımı her iyi polis yapardı.
Mais j'ai uniquement fait ce que tout bon flic aurait fait.
Bir zamanlar beni tehlikeden uzak tutmak için elinden gelen her şeyi yapardın. - Şimdiyse beni tehlikeye atıyorsun.
Il y a eu une époque où tu faisais tout qu'il y avait en ton pouvoir pour t'assurer que je reste loin du danger, et maintenant tu essayes de m'y mettre.
Sigara izmaritini ne yapardınız? Camdan mı atardınız?
Tu jettes le mégot par la fenêtre?
Bağırsaklarımı boşaltmasaydım ne yapardık bilmiyorum. Şans vuruşu.
Un coup de chance.
İnsanların alacağı ürünler yapardık biz, artık ne yaptığımız belli değil.
On vendait nos produits, avant. - Là, c'est du délire!
Biri benim sevgilimi öldürse, ben de aynısını yapardım.
Eh bien, si quelqu'un tuait ma femme, j'en ferais autant.