Yaparız tradutor Francês
8,793 parallel translation
Umarım daha sanatsal ortamlarda yaparız.
De meilleur goût, espérons.
Su işini sonra yaparız, değil mi?
On peut faire le truc à eau plus tard, non?
İşte böyle! Biz böyle iş yaparız.
C'est comme ça qu'on mène les affaires.
Planladığımız bir toplantı vardı, belki onu yaparız?
Nous allions faire une réunion, alors peut être la faire maintenant?
Başlarım böyle işte, Manitobola'lı ile yaparız operasyonu.
Et puis merde. On garde Manitoba.
Hani mezun olduktan sonra Londra'ya gideriz, ev tutarız ve lisansüstü işlerini Oxford'da yaparız demiştim?
Qu'après le diplôme, on s'installe à Londres et on fait notre thèse à Oxford, non?
De Medici Hanesi için ne gerekiyorsa yaparız.
Quoi que ce soit pour la Maison des Médicis.
- Gelince yaparız.
Quand vous reviendrez.
Yarın, "Şaka mı, Şeker mi" oynamaya gitmeden önce yaparız o zaman.
Nous le ferons demain, juste avant d'aller trick ou traiter, d'accord?
Brahmin'ler Mastani'yi tercih ettiğin için burayı terk ettiler... Bu haber duyulursa ne yaparız Bajirao? Anne...
Si les Brahmins sont partis quand tu as voulu célébrer l'Aid avec elle... que feront-ils en apprenant cela?
Öyle yaparız efendim.
Je n'y manquerai pas.
50 bin daha verirseniz logo da yaparız.
Pour 50 000 $ de plus, on vous fait le logo.
Fakat bunu yapacaksak, bizim şart ve kaynaklarımızla yaparız.
Mais nous le ferons à notre façon, avec nos propres moyens.
Ya siyasi çıkarlara göre davranırız ya da işi yaparız.
Soit on joue les diplomates, soit on fait notre boulot.
Ya yaparız da nereye park edeceğim ben?
Oui, ce qu'on devrait faire, alors je me gare où?
İdman yaparız.
On s'entraînera.
O hâlde öyle yaparız.
Alors on va faire ça.
Ondan sonra düzgün bir yer bulur, kahvaltı yaparız.
Nous essaierons de trouver un endroit convenable pour prendre le petit déjeuner.
Sen buraya gelince neler yaparız onları düşünüyorum
Oui. Je pensais à ce qu'on fera quand tu viendras.
Peki ya perdeler? Perdeleri her zaman en son yaparız.
On le fait en dernier.
- Yapmazsan biz yaparız!
Si tu fais rien, on le fera.
- Hemen bunu hâlledin yoksa biz yaparız.
- Trouvez la solution ou on s'en charge.
Burada böyle şeyler yaparız.
Nous faisons ça ici.
Çarpışmamız gereken bir savaş olduğunda ne yaparız?
Que faisons-nous quand une bataille demande un combat?
Sonra biraz alışveriş yaparız belki.
Et faire les magasins?
İnsanlar bizden birini takip ederse ne yaparız biliyorsunuz.
Nous savons ce que nous faisons lorsqu'on agresse l'un des nôtres.
Her gün oyun odasında kendi ucube gösterimizi yaparız.
Chaque jour, dans la salle de jeu, on va faire notre propre petit spectacle!
Ya da daha iyisi şöyle yaparız.
Ou vois tu une autre option?
Ne yaparız şimdi onsuz?
Qu'est-ce qu'on va faire sans lui?
Azıcık kafa dinleriz. Baş başa kalırız. Bakarsın birkaç çocuk daha yaparız.
Faire un petit break, avoir un peu d'intimité, peut-être faire d'autres enfants.
Tamam. Önce sıfırdan bir özgeçmiş hazırlar sonra da debdebeli bir sunumunu yaparız.
On lui fait un vrai CV et on organise une grande présentation.
- Umarım yaparız.
J'espère bien.
Bakın belki bana eve kadar eşlik edersiniz biraz konuşabiliriz veya bir şeyler yaparız.
Vous pourriez peut-être m'escorter jusqu'à chez moi? On pourra discuter ou faire quelque chose.
Takas falan yaparız.
On pourrait s'arranger.
Sözlüksüz ne yaparız dünyada?
Que va-t-on faire dans un monde sans dico?
Eskiler ve yeniler bir toplantı yaparız diye umuyordum aslında.
On pourrait organiser une réunion avec l'ancienne équipe, la nouvelle.
Kıllarımızı almayı bırakıp kamp yaparız.
On pourra arrêter de se raser et faire du camping.
Yorgunluklardan kaçınmak adına öğle yemeği sonrasında değişim yaparız.
On changera après déjeuner pour éviter la fatigue.
Ona bakalım ve nefes alıp verdiğinden de emin olalım. - Eğer nefes alışverişi durursa, suni tenefüs yaparız.
Surveillons-la, elle doit continuer à respirer, sinon, il faudra la ranimer.
Hata yaparız ve Tanrı bizi affeder ama bir daha birbirimizi tam olarak affedebilir miyiz bilmiyorum.
On échoue, et Dieu nous pardonne, mais j'ignore si on peut vraiment pardonner aux autres
Ne yaparız bilmiyorum.
Je ne sais pas quoi faire.
Hızlı ve ucuz bir şekilde pazara giriş yaparız.
On en écoule un max pour inonder le marché.
Sürekli yoga yaparız kıçımız bile bronzlaşır.
On fera du yoga tout le temps, et nos fesses seront tonifiées.
Bak Pablo sen de bilirsin, ortaklar bazen bağımsız işler yapar.
Écoute, Pablo, tu sais qu'un associé, ça prend parfois des libertés.
- Gizlice yaparız.
- À couvert.
Birlikte yaparız.
Nous le ferons ensemble.
Buraya bir saniyeliğine dönüp baksanız her şeyi yaparım.
Si vous voulez bien regarder ici juste deux secondes, je ferai n'importe quoi.
Ama bir sorun çıkarsa gelip düzeltmem için beni aramak zorundasınız böylelikle ben de gelip "ha ha, ben haklıydım" dansımı yaparım.
Mais dès qu'il y a un problème vous m'appelez, je reviens et je règle tout ça et pour faire ma danse de "ha ha, j'avais raison"
Hangi kafayla bunu yapar anlamıyorum kızım.
Je suis putain de féroce. Je sais pas avec quoi elle planait.
- Hayır. Birkaç film izlemiş biri olarak, adam bulmanızı istemediyse eminim parmak izi bırakmamıştır. Bu da olayı içinden çıkılmaz yapar.
Ayant vu quelques films, je suis sur que le type n'a pas laisse la moindre empreinte sauf si il voulait qu'on le retrouve, dans ce cas ça ressemblerait a " l'affaire du labyrinthe et je ne suis pas vraiment sur que vous soyez prêt pour ça, Officier
Topraklarımızı Proctor gibi adamlardan korumak için her şeyi yaparım.
Je ferai tout pour protéger notre terre d'hommes comme Proctor.