Yarın mı tradutor Francês
19,256 parallel translation
- Yarın mı?
- Demain?
Yarın Guy Fawkes gününü kutlayacağımı söyledi.
Je veux dire, elle m'a dit que nous célébrons Guy Fawkes Day demain.
Yarın tekrar gelmemiz lazım.
Nous sommes arrivés à revenir demain.
Adamımı harekete geçmeye hazır olduğumuza ve yarın cesur bir adım atacağımıza ikna ettim.
Et j'ai réussi à convaincre mon gars qu'on était prêts à foncer, et demain, on fait le grand saut.
Ondan yarım kilo alabilirsen şanlısın ama kendini nakavt etme, tatlım.
Tu auras de la chance de lui prendre 500 grammes, mais fais-toi plaisir, ma chère.
Ne? Haftanın yarısı yanımızda olmayacaksın.
Quoi, être loin de nous la moitié de la semaine?
Evin yolunu yarılamış olacağım. Hoşça kalın.
Et quand je crie lapin, vous serez...
- Lisedeyken hayali gitar çalma yarışmasını kazanmıştım.
Pas mal, Phil.
Gücümün yarısıyla başlayıp ne kadarını içine alabildiğine bakacağım!
Commençons à 50 % de force pour voir ce que tu vaux.
Tamam, çatlağın içine 12 metre aşağı yukarı yarım litre karışım eder.
D'accord, 40 pieds à l'intérieur de la fissure, environ un demi-litre de mélange, donner ou prendre.
Lütfen talimatlarımıza uyun ki biz de yarın Noel'de onlarla olabilelim.
TOBY : "S'il vous plaît, suivez nos instructions, de sorte que nous pouvons être avec eux demain sur Noël".
- Yarın, kızakla birinci ben kayacağım.
Demain, je l'appelle d'abord sur le traîneau.
Dinle, seni sallantıda bırakmak istemiyorum ama yarın uçağım var.
Je ne veux pas te laisser en plan, mais je prends l'avion demain.
Yarın müsaitseniz Leicester Efendi, belki çay içmeye gelmek istersiniz?
Si vous êtes libre demain, M. Leicester, voulez-vous venir pour le thé?
Hatırlayacağınız üzere Bay Scrooge efendim, yarın Martha'm evleniyor.
Si vous vous souvenez M. Scrooge, demain, ma Martha se marie.
Virgil harika bir lokantadan bahsetti ve ben bir şekilde yarın gece için rezervasyon yaptırdım. Yarın gece için, belki gelmek istersin... Bağlayıcı bir şey olsun istemiyorum elbette.
Oui, Virgil m'a dit pour ce fabuleux restaurant, et j'ai réussi à avoir une réservation pour demain soir, peut-être... sans sentiments, bien sur, mais...
Yarın Delgado toplantısı için burada ol yeter tamam mı?
Je serais là à l'heure pour le rendez-vous demain avec Delgado, d'accord?
- Yarın için dinç olacağım.
- Et être frais demain.
Dediğim gibi, yarın suç duyurusunda bulunacağım ve saat 14 : 00'te suç duyurusunun metni sizlere dağıtılacak.
Je déposerai, comme je l'ai dit, une plainte pénale demain, et avant 14 h, elle sera à votre disposition.
Hâkim, araziyi kefalet teminatı olarak kabul etmemekle kalmadı kefalet tutarını yarım milyon dolardan 750.000 dolara yükseltti.
Le juge a non seulement refusé l'hypothèque pour sa caution, mais il a aussi augmenté la somme de 500 000 à 750 000 $.
Xavi, yarınki büyük sahnemizin bir provasını mı yapsak?
Xavi, tu es excité de répéter notre scène de demain?
Yarın seni kaçırıp, kolunu kıracağım, sonra da kuyuya atacağım!
Je t'enlève, te casse le bras et te jette dans un puits.
Bu gördüğünüz yarım daire şeklindeki deforme kısmın yanında bir tane de küçük ve yine anormal bir delik bulunuyor.
Ce défaut en demi-cercle ici a une autre ouverture plus petite qui n'est pas naturelle.
Sizin hazırladığınız rapor ise yarım sayfadan biraz kısa mıydı?
Vous avez vous-même rédigé un peu moins d'une demi-page?
Yarın akşam katedralda, boksör programım var.
J'ai un boxeur à la Cathédrale demain soir.
Allahtan, Edmundo yeni salata sosu tadımını yarına ayarlayabildi.
Edmundo a pu reporter la dégustation de vinaigrette à demain.
Tatlım, yarın annemlerde kahvaltı yapacağız.
C'est bon, pour demain. Brunch chez mes parents.
Ama canım yarın ofise gitmem gerektiğini sana söyledim sanıyordum. Affedersin.
Oh, je pensais t'avoir dit que... je dois aller au bureau demain, désolé.
Takım arkadaşlarımın yarısı düğüne geliyor.
La moitié de l'équipe vient au mariage.
- Ortaokul yıllarımın yarısını onun ofisinde geçirdim.
Je passais ma vie dans son bureau!
Herhangi iki iş arkadaşını yarım saat içinde öldür.
Vous avez une demi-heure pour tuer deux de vos collègues.
Eğer binada yarım saat içinde iki ceset olmazsa sonucuna katlanırsınız.
Mais s'il n'y a pas deux cadavres dans les trente minutes, il faudra en assumer les conséquences.
Evet, yarın karnına mermi yediğinde bir topçu subayı bul bak bakalım yardım edebiliyor muymuş Will.
Si tu te fais tirer dans les tripes demain, Will, va donc voir un officier d'artillerie pour lui demander de t'aider.
Beni yakaladılar. Katırı ve yaban domuzlarımızı aldılar mısırın yarısını aşırdılar ve askere alındığımı söylediler.
Ils m'ont emmené, ils ont pris le mulet et les porcs, la moitié du maïs, et ils m'ont dit que j'avais été conscrit.
Yarın yanımda olacak mısın?
Tu seras avec moi demain?
Evet, yarın yanında olacağım.
Oui, je serai là avec toi demain.
Yarın yanında olacağım.
Je serai là avec toi demain.
Tina, bu gece bir gecelik bir gösteri yapıyor. Bu yüzden yarın jetine biniyorum.
Tina donne un concert exclusif ce soir, puis elle m'emmène dans son jet demain.
Geri dönüp yarın bokumu alacağım.
Je viendrai chercher mes affaires demain.
Bak, geçen yılımın yarısını sevgili bulma sitelerinde en iyi adayları görmek için bir algoritma yaratıp elektronik tablonun içine indirmekle zamanımı harcadım.
J'ai passé 6 mois sur un algorithme qui trolle des applis de rencontre et télécharge les meilleurs candidats sur un fichier Excel.
Hayır, sorun değil, seni yarın ararım.
Non, ça va. Je t'appelle demain.
Yarı korkak, yarı kızgın hissedenler için bir kelime var mı?
Il y a un mot pour "mi-effrayé, mi-fâché"?
Oldu bilin, akşam bitirene kadar çalışır, yarın sabaha size sunarım.
N'en dites pas plus. Je vais rester tard ce soir et vous l'aurez à la première heure demain.
Tatlım, Tüm bekar kızların yarın gece beni kıskanmasını istiyorum.
Je veux rendre jalouses toutes les filles, demain soir.
Ve ben yarım milyon dolarla ordan sıvışırken izci çocuk Bob'ta, geri kalan hayatını hapishanede geçirecek.
Je m'en tire avec un demi-milliard de dollars. Bob le scout va finir sa vie en taule.
- Seni yarın alırım.
- Je viens vous chercher demain.
Yarın el presidente'yi indirebilecek konumda olacağım.
Demain soir, je serai prêt à vous débarrasser d'el presidente.
Yarın Rus arkadaşımız pek iyi hissetmeyecek.
Demain, notre ami russe se sentira mal.
Yarın geçitte olmayacağım.
Je ne défilerai pas demain.
Yarın akşam o ringde ölümü bile göze almış durumdayım anlayacağınız.
Je suis prêt à mourir demain.
- Dans mı ediyoruz, hıyar?
Allez, ce n'est pas de la danse, salope!