Yasak mı tradutor Francês
715 parallel translation
Bakmak yasak mı?
On ne peut plus regarder?
Ne o? Yasak mı?
bien sur, qu'on t'a regardé c'est pas défendu!
- Yasak mı?
- Y a une loi contre ça?
- Düşünmeye yasak mı var?
Il n'est pas interdit de penser.
- Yasak mı yani?
- C'est défendu?
Kutsal dağ insanlara yasak mı?
La montagne sainte est-elle interdite aux hommes? Oui.
Bir hanıma dostça bir içki ısmarlamak yasak mı?
Y a-t-il une loi qui interdit d'offrir un verre à une minette?
Gülmek yasak mı?
- Pourquoi pas?
- Uyumak yasak mı?
- Une fille ne peut pas dormir en paix?
Yasak mı?
Autorisé?
Su tesisatı kullanmak partice yasak mı?
Le parti est contre les salles de bains?
Yasak mı?
J'ai le droit, non?
Oğlumu görebilir miyim, yoksa yasak mı?
Puis-je voir mon fils ou est-ce interdit?
Hiç değilse biraz neşeleniriz o zaman. Yasak mı var?
On peut s'amuser un peu, non?
Yasak mı?
C'est défendu?
- Dursun, yasak mı?
C'est pas son droit?
En baştan yürüyüş düzenlemiştik diyebilirdin. Niye? Yürüyüş yapmak yasak mı?
Vous auriez pu dire plus tôt qu'il s'agissait d'une manifestation.
Yasak mı?
C'est interdit?
Sanırım seni tekrar kutlamalıyım. Fakat kanunlarla ilgili olarak unuttuğun bir şey var. Kadın mahkum almanın yasak olduğu.
Je devrais réitérer mes félicitations... mais nos accords interdisent les otages féminins!
Askeri üniformaların dışındaki giysilerin getirilmesinin kesinlikle yasak olduğunu hatırlatırım.
Je rappelle... Qu'il est sévèrement interdit. De faire venir des vêtements...
Bu kesinlikle yasak, tatlım!
"Strictement interdit"!
Kahvaltımızı çok erken yaparız, Bay Vanek. Bundan sonra üniversitede dersler yasak olduğuna göre... bazı eski öğrencilerim buraya gelerek öğrenimlerine devam ederler.
Depuis qu'il est interdit d'enseigner à l'université, certains étudiants viennent ici poursuivre leurs études.
Onlara özel ders veriyorum. Yoksa o da mı yasak?
La ferme, ou tu recevras de vrais cours privés!
Yüzbaşı, şu malum şahıstan uzak duracaksın, kesin yasak, anlaşıldı mı?
Capitaine Pringle, vous êtes prié de rester à l'écart d'une certaine personne.
- Bir yasak mı var?
- C'est interdit?
Affedersiniz, Profesör ama tıraş olmak yasak.
Désolé, M. le professeur. Il est interdit de se raser.
Bir kuralımız var. İşyerinde içki yasak.
Nous avons une règle ici : pas d'alcool au bureau.
Ancak sakalsız bir çocuk gibi davranarak, gördüğüm ilk yasak meyve karşısında nefes nefese kaldım.
Cependant, je me conduis comme un enfant qui envie le premier fruit défendu qu'il voit.
Yaptığın şey için minnettarım ama müşterilerle çıkmamız yasak.
Je vous remercie pour ce que vous avez fait... mais je ne peux pas sortir.
Kasaba adamlarımıza yasak değil komutanım ve...
Le village n'est pas interdit à nos hommes.
Çünkü bana yasak. Doktorlarım buna asla izin vermez.
Les médecins me le défendent.
Üzgünüm bu gece park etmek yasak.
Je m'excuse madame ce soir c'est défendu de stationner.
Kızım odasında hasta yatıyor, bir başkasıyla görüşmesi yasak.
Ma fille est au lit, malade, et ne doit voir personne.
Sonra aniden : "Benim adım Lolita ve oğlanlarla oynamam yasak."
Et soudain c'est : "Moi, je m'appelle Lolita... et on me défend de jouer avec les messieurs!"
Çalıştığım zaman bunlar bana yasak hepsi.
Pendant l'entraînement... que dalle!
- Yasak. Niye bizim başımız kel mi yani?
Parce qu'on a la gale?
Yasak ama bir tane alayım.
J'ai pas le droit normalement, Mais je l'accepte volontiers.
- Bu da mı yasak?
- Même pas ça?
Her tür heyecan yasak bana.
La faculté m'a interdit toute émotion!
Yasak Alan Duke City N.M. Elektrik ve Su İşletmesi
Duke City N. M-P. Propriété Privée Compagnie des Eaux et Electricité
Sollamanın yasak olduğunu söyleyen işaretten var mıydı?
Où t'as lu que c'était défendu?
Ne var ki perdenin arkasında kalmış bir şekilde hâlâ adım atmanın yasak olduğu yerde anılar birikmeye devam ediyor tek düze olarak ezelî şekilde.
Cependant... en retrait,... derrière le rideau, ... où il est encore interdit d'aller,... l'accumulation de mémoire se poursuit,... monotone, ... ancienne.
- Sigara içmeniz yasak mı?
J'ai vu un évêque fumer la pipe.
Yasak olduğunu bilseydim, kendim dolaba koyardım.
Je les y aurais mises si j'avais su que c'était interdit.
Yasak bir aşk olması umurumda değildi.
Ça m'était égal de rester dans l'ombre.
Papa hazretleri, bu konuyu açmanın yasak olduğunu biliyorum ama iskelenin yeniden kurulması gerekecek. Para vermem lâzım.
Saint Père, je sais qu'il est défendu de mentionner le sujet... mais j'ai besoin d'argent pour reconstruire l'échafaudage.
Odalarımızda yemek ve içmek yasak.
Il nous est interdit de boire ou manger dans nos chambres.
Buraya inmek de yasak. Bas git bakalım!
Allez-vous-en.
Ekranımızda, Kaptan Pike ve Enterprise'ın galaksideki yasak olan tek dünyaya yaptığı sefer.
Sur notre écran, se déroule le voyage du capitaine Pike et de l'Enterprise vers le seul monde interdit de toute la galaxie.
İkincisi, yapacak daha iyi işlerim var. Üçüncüsü, yasak.
ça ne m'intéresse pas, j'ai mieux à faire et c'est défendu.
Dayanamazlar daha fazla. Hayır, sevgili Charlotte, burada bekleyeceğim Marat'nın ayaktakımının toprağa verileceği o vadedilen günü Fransa'nın bir kez daha o yasak kelimeyi haykıracağı günü :..
Non, ma chère Charlotte, je reste ici, en attendant le jour promis où, la populace de Marat enterrée, la France prononcera à nouveau le mot interdit...