Yukarı çık tradutor Francês
3,497 parallel translation
Yukarı çıkıp, tuvalete at.
Jette-les dans les toilettes.
Eğer yukarı çıkıp romantik bir akşam yemeği için hazırlanacağımı sanıyorsan, bunu bir kez daha düşün derim.
Tu me crois partante pour une soirée romantique? T'es complètement malade.
Hemen yukarı çıkıp onu gör. - Nerede?
Vous devez monter la voir, tout de suite.
İkiniz yukarı çıkın, tank mühürlerini kontrol edin.
Vérifiez l'intégrité de toutes les vitres.
Biliyorum böyle söyledim canım ve... yukarı çık.
C'est bien ce que j'ai dit...
Yukarı çıkın.
Allez à l'étage.
Ben yukarı çıkıp yatakodasına bakacağım.
Je vais aller à l'étage pour vérifier la chambre.
Doğrusu ilk başta biraz gergindim. Ama yukarı çıkıp biraz hava aldım. Artık hazırım.
J'étais un peu nerveux tout à l'heure, mais je suis monté prendre un bol d'air et je suis prêt.
Yukarı çıkıyor, aşağı iniyor. - Öyle işte.
- Les trucs qui montent et descendent?
Yukarı çıkıp üstümü değiştirsem iyi olacak.
Hum, je devrais probablement monter à l'étage me changer.
- Ben yukarı çıkıyorum.
- Je monte.
Ben yukarı çıkıp babamı bulmaya çalışacağım.
Je vais à l'étage appeler mon père.
Yukarı çıkıp babalarına bir bakacağım. Ve çocuklar geldiğinde, ellerinde halat veya başka bir şey olduğundan emin ol.
Je vais voir mon père là-haut, quand les gars reviennent faites quelque chose.
Yukarı çıktık, iki saniye sonra da boom, kadın bana yapıştı.
J'y suis pas depuis deux secondes que boum, elle me saute dessus.
Pekala. Bak, neden hepbirlikte yukarı çıkıp hikaye okumuyoruz?
Pourquoi on ne monterait pas tous lire une histoire?
Gelin. Yukarı çıkıp, ortalığı temizleyelim.
Allez, allons à l'étage et nettoyons tout ca.
Yukarı çıkıp dolabını karıştıracağım.
Je vais aller cambrioler ton dressing.
Jonah yukarı çıkınca Rebecca'yı küvette ölü hâlde bulmuş.
Et Jonah monta et trouva Rebecca... Morte dans la baignoire.
Yukarı çıkıyor, patron!
Il monte dans les étages.
İki kat yukarı çıkın hemen.
En haut! Deux étages.
İyi haber, deri bekleyen sekiz kişi öldü o yüzden listede yukarı çıktık.
Eh bien, la bonne nouvelle c'est que, huit personnes en attente pour une greffe de peau ont trouvé la mort, alors nous montons dans la liste d'attente.
Yukarı çık, masanı topla, ve çabuk ol.
Débarrassez votre bureau, et plus vite!
Bunu kızların saçlarını yıkamaları için yukarı çıkar.
Monte ça aux filles pour se laver la tête.
Tamam, ben yukarı çıkıp çavuşu tokatlayacağım.
Ok, je monte et je vais me masturber.
Çabuk! Yukarı çıkın, sığınak Odasına ve sana gösterdiğim gibi kilitle.
Montez vous enfermer dans la pièce de sûreté.
- Yangın merdivenlerinin o taraftan yukarı çıkıyorum. - Anlaşıldı.
Bien essayé, Parker.
Yukarı çık.
- Quoi? Tu montes.
Devriye onun şu patikadan yaklaşık 90 metre yukarı çıktığını söylüyor.
Il faut monter par là sur une centaine de mètres.
Yukarı çıkıp üstünü değiştirmelisin.
Vous devriez monter vous changer.
Yukarı çıkıp Lord Hazretleriyle ilgilenmem gerek.
Je dois monter aider M. le Comte.
Sen yukarı çık. Ben halledeceğim.
- Remonte, je m'occupe de ça.
Yukarı çıkıyorum, tamam mı?
Je vais grimper. Prêt?
Eğer yukarı çıkıp almama izin verirsen çok minnettar kalırım.
Je vous serait vraiment reconnaissant si, euh, vous me laissiez aller le retrouver.
Yukarı çıkın.
Montez.
Yemek yemek için yukarı çık. Beş dakikadır seni bekliyoruz.
Ça fait cinq minutes que tu nous fais attendre.
Tamam o zaman, yukarı çıkıp oyuncak ayını alalım ve kafasını koparalım.
Alors montons chercher ton vieux cheval à bascule et décapitons-le.
Ben yukarı çıkıp yayılsam daha iyi olacak...
Je vais monter, me mettre à l'aise.
Merdivenlerden yukarıya doğru. Hatta tuhafıma gitmişti çünkü orası çatıya çıkıyor, değil mi?
Ça m'a étonnée, ils mènent au toit.
Çık ve motoru çalıştır. Bir dakika içinde yoldan çıkarmak için yukarıda olacağım.
Vas-y, fais chauffer le moteur, je serai là dans une minute pour la sortie du garage.
Siz yukarı çıkın, çocuklar.
Montez.
Sen yukarı çık ve giyin.
Tu montes, tu t'habilles, et...
Lütfen yukarı çıkıp...
- Tu peux monter?
- Yukarıya çıkıyorum.
- Je monte.
Yukarı çıkıyor.
Bref.
Hayır, sen dışarı çık. Ben yukarıyı kontrol edeceğim.
Reste là, je vais voir à l'étage.
Hadi yukarı çıkıp yatalım. Dediğimi duydun mu?
On se comprend?
"Azıcık yukarı kayabilir miyim?"
"Devrais-je me glisser la dedans?"
Neticede, o derslerin seviyesinden daha yukarıda olduğumdan sıkıldığım ortaya çıkmıştı.
Je m'ennuyais car j'étais trop intelligent.
Bir dahaki sefere siteye girdiğinizde YouPorn'un yukarısına çıkın ve "Sizin için seçtiklerimiz", kısmına tıklayın.
La prochaine fois que vous regardez une vidéo, cliquez sur "recommandé".
- Evet, bu oldukça açık. - Hadi git yukarı.
- Oui, je crois que c'est clair.
Al uçağı, çık yukarı, çalış biraz.
Prend l'avion, monte là-haut, entraîtne-toi un peu.
yukarı çıkıyor 29
yukarı çıkmak ister misin 16
yukarı çıkın 57
yukarı çıkıyorum 38
yukarı çıkalım 45
yukarı çıkıyoruz 22
yukarı çıkıp 23
çıkış 38
çıktı 108
çıkıyor 42
yukarı çıkmak ister misin 16
yukarı çıkın 57
yukarı çıkıyorum 38
yukarı çıkalım 45
yukarı çıkıyoruz 22
yukarı çıkıp 23
çıkış 38
çıktı 108
çıkıyor 42
çık dışarı 1147
çıkar 159
çıkın 334
çıktım 33
çikolatalı 25
çıkarın 68
çıkart 35
çıkacağım 19
çıkalım 82
çıkmak 16
çıkar 159
çıkın 334
çıktım 33
çikolatalı 25
çıkarın 68
çıkart 35
çıkacağım 19
çıkalım 82
çıkmak 16
çıkıyorum 133
çıkıyorsun 19
çıkardım 26
çikolata 110
çıkartın 17
çıktın 19
çıkmadı 21
çıkacak 23
çıkaramıyorum 22
çıkarın beni 132
çıkıyorsun 19
çıkardım 26
çikolata 110
çıkartın 17
çıktın 19
çıkmadı 21
çıkacak 23
çıkaramıyorum 22
çıkarın beni 132
çıkmıyor 19
çıkar beni 102
çıkabilir miyim 18
çıkabilirsin 85
çıkıyorlar 21
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136
çıkar beni 102
çıkabilir miyim 18
çıkabilirsin 85
çıkıyorlar 21
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136