English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Y ] / Yırmı

Yırmı tradutor Francês

3,506 parallel translation
Bu adam sıyırmış Harry.
Il est malade, Harry.
Adam balataları sıyırmış.
J'ai l'impression que ce type a complètement perdu la boule.
Resmen kafayı sıyırmışsın.
Tu as officiellement perdu la tête.
Hayır, kimse sıyırmıyor.
Non, personne ne se balade.
düğüne 3 hafta var ve Molly şimdiden kafayı sıyırmış durumda.
Le mariage est dans trois semaines, et Molly a déjà fini en taule.
Mermi akciğeri sıyırmış.
Ca a manqué ses poumons.
Sıyırmış gibi görünüyor.
C'est dans la chair.
Sıyırmış.
Je l'ai eu.
İkisi günler önce öldürülmüş. Sonuncusuna neden fazladan zaman ayırmış?
Tous les deux ont été tués il y a des jours, alors pourquoi garder le dernier en vie plus longtemps?
Eminim Aziz Patrick'in hikayesini biliyorsundur, İrlanda'daki yılanları kaçırmış.
Je suis sur que vous connaissez l'histoire de St Patrick conduisant les serpents en dehors d'Irlande.
Onlar da zaten Li-Na'yı bize bırakıp önümüze kırmızı halı serecekler.
On la garde et on va nous dérouler le tapis rouge.
Sanırım kırmızıyı açmak için çok geç.
Donc je suppose qu'il est trop tard Pour ouvrir le rouge.
Akıllarını kaçırmışlar ama bir saldırı olsa, bunu yapmayı isteyecek kadar çılgın mısın?
ils sont fous, mais tu voudras ce genre d'hommes s'il y a une attaque.
Tamam iki farklı şehirde, iki aynı tarz cinayet ve iki şüphelimiz de bir yıl önce organ nakli yaptırmış.
On a deux suspects, pour des meurtres identiques, dans deux villes, qui ont chacun reçu une greffe il y a un an.
Ve Ian'ın cesedini çan kulesinden tek başına kaldırmış olmasının imkânı yok.
Et il n'y a aucun moyen qu'elle ait pu sortir le corps de Ian du clocher par elle même.
Görüştüğüm çocuktan bulaştı sandım ama o test yaptırmış, o yüzden Elijah olduğunu düşünüyorum üniversitede 2 yıl çıktığım çocuk.
Ok, je pensais que c'était le mec que je vois qui me l'avait donné. Mais il a été testé négatif, donc maintenant je pense que c'était Elijah. - Mon petit copain durant les deux dernières année de fac.
Kilitleyecek zamanları bile olmamış. Kıl payı kaçırmış olmalıyız.
Ils n'ont même pas eu le temps de fermer.
Belki de o yaptırmıştır.
Peut-être les y a-t-il poussées.
Git lütfen, aman tanırm. Teşekkürler.
Allez-y, bien sûr, merci mon Dieu, merci... merci.
Gözden kaçırmış olmalıyım.
Oh, j'ai du le zapper.
Tek bir saldırgan varmış ve muhtemelen kadına arkadan saldırmış.
Il n'y avait qu'un agresseur. Et il l'a probablement attaquée par derrière.
Televizyonda senin kıpkırmızı oluşunu seyrediyordum çağrıyı düşürdüğüm oydu ve o kırmızı surat insanı adama bağlıyordu.
Vous voir vous énerver à la télé, ça a été une révélation pour moi. Je voulais prendre ma revanche!
Boşluğu doldurun... morlu ve kırmızılı ve beyazlının arasındaki...
Comblez le vide... entre le violet et le rouge et le blanc, il y a...
Yani, geçen sene otomatik satış makinesi vardı okulda ama kaldırmışlar.
Donc oui, il y avait un distributeur à l'école l'année dernière, mais ils l'ont enlevé.
Biliyorsun, yanıp sönen bir kırmızı ışık var orada.
Tu sais qu'il va y avoir un flash rouge qui arrive.
İlk kurbanını yedi yıl önce Cobble Hill'den kaçırmıştı.
Oui, il a enlevé sa première victime à Cobble Hill, il y a environ sept ans.
Hatırlatayım. Kırmızı mı? Mavi mi?
Vous y connaissez vous en couleur?
- Biri o kapıyı kırmıştı.
Quelqu'un a forcé cette porte.
Ve Rykov öğretmene saldırmış. Saldırıyı kabul etmemiş.
Alors Rykov a attaqué la prof.
1960'lı yılların başında doğan herkes aşı yaptırmıştır.
Pourtant, on vaccine tout le monde depuis 1960.
20'li yıllarda, bütün o muhteşem caz efsaneleri orada kalırmış.
Dans les années 20, toutes les grandes légendes du jazz, mec... ils avaient l'habitude d'être là.
Gördüğün gibi daha çok kırmızılar var.
Il y a plus de rouge...
İkinizi de çok seviyorum üçünüzü de aslında. Çünkü masada üç oğlumun olması gerekiyordu ama Jill, Judah'ı yatırmış.
Je vous aime tellement tout les deux... tout les trois, à vrai dire, parce qu'il devait y avoir trois de mes fils à cette table, mais Jill a mis Judah au lit.
Işığı da açık bırakırmış.
Oh, tu as laissé quelques lumières. Allons y.
Eğer katılıyorsanız yeşili, katılmıyorsanız kırmızıyı kaldırın.
Levez le vert si vous êtes d'accord, le rouge si vous ne l'êtes pas. Ann?
Ayrıca Şükran günü yanı sıra, geçen sene cadılar bayramını da kaçırmıştım çünkü o zaman sol kalçamdaki dövmemi sildiriyordum, sonra yılbaşında da parti teknesi diye katıldığım gezi normal tur teknesi çıktı ve Belize'de uyanmıştım.
En plus de Thanksgiving, j'ai aussi manqué Halloween l'année dernière parce que je faisais enlever un tatouage à partir de mon baton en haut à gauche, et puis le jour de noël.
Bir kaç ay önce de o bana kaptırmıştı.
Il a essayé de rentrer en moi il y a quelque moi.
Dünyanızda kırmızı şarap renginde iki içecek var.
Il y a deux rafraichissements dans votre monde qui ont la couleur du vin rouge.
Mimar, oraya doğru giden kanal sistemini ayrıntılı bir şekilde planlamasına rağmen odayı gözden kaçırmış.
L'architecte a complètement oublié cette pièce bien que les conduits qui y passent soient tracés.
Normalde kedi tırmıkları bu kadar tehlikeli olmaz. Başka bir şey olabilir.
Normalement, les griffures de chats ne sont pas dangereuses, donc il y a peut-être quelque chose d'autre.
Prodesürleri araştırmışsınız, Bay...
Vous vous y connaissez, M...?
Beni neden çağırmıştın?
Qu'y a-t-il?
Aşağı son inişimde bir sıçan beni ısırmıştı.
La dernière fois que j'y suis allé, un rat m'a mordu.
Hapiste otuz yıl seni paslandırmış March.
vous êtes rouillé.
Yılın polis memurunun bir vurkaç olayıyla ilgilenmesi seni meraklandırmıyor mu?
Vous ne trouvez pas curieux que l'Officier de l'année s'implique lui-même dans un accident-délit de fuite?
Fakat o uyarıyı yok saydım çünkü beni inandırmıştın. Sana güvenebileceğime inandırmıştın beni.
Mais j'ai choisi d'écarter ce doute parce que vous m'avez assuré, vous m'avez assuré que je pouvais avoir confiance en vous.
Çünkü birkaç gün önce beni kızdırmıştı.
Parce qu'il m'a vexée il y a quelques jours.
Kıymık ile Tırmık mı evleniyor?
Il y a des mariages Itchy et Scratchy?
Kan kırmızısı perdeler vardı.
Il y avait des rideaux rouge sang
Ama sen cebinde kırmızı, cam bir boncuğun varlığını söylüyorsun.
Mais vous dites qu'en fait, il y a une perle rouge en verre dans votre poche.
Dylan, seni bir saatten fazla önce uyandırmıştım!
Dylan, je t'ai réveillé il y a plus d'une heure!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]