Zor iş tradutor Francês
1,459 parallel translation
Potansiyel avcı olmak zor iş.
Dur boulot que celui de potentielle.
Bununla uğraşmak zor iş.
C'est difficile à appréhender.
Sır saklamak zor iş, değil mi?
C'est très dur de garder un secret.
Lokanta işi zor iş.
C'est pas une légende. La restauration, c'est du boulot.
Bazen sadece zor iş.
C'est beaucoup de travail.
Dışarıdaki insanları kontrol etmek gerçekten çok karmaşık ve zor iş.
Cela devient très compliqué de contrôler les gens de l'extérieur.
Evlilik zor iş, Mel.
Le mariage, c'est du boulot, Mel.
Bunu yapmak zor iş.
C'est pas facile.
- Zor iş
– Dur boulot.
Tanrım. Çocuk olmak zor iş. Kes!
Rien que d'être un gamin, c'est un boulot à plein temps
Zor iş değil, Chris biliyor ama...
Ce n'est pas dur, mais bon...
Zor iş. O vatandaşlardan biri suçlu.
L'un de ces citoyens est un criminel.
- Zor bir iş günü, öyle mi?
Dure journée de travail? Son fils.
Bir adamı kesmek zor iş.
C'est dur de dépecer un homme.
Yaptığınız bunca zor iş için şehrim adına size teşekkür etmek istiyorum.
Je voulais vous remercier, au nom de la ville, pour votre travail.
Zor bir iş.
C'est un mensonge.
" Bu iş böylesine zor olmamalıydı.
Cette fois-là, ça n'aurait pas dû être si dur pour moi.
Yani, bu iş bu kadar... ... zor mu olacak?
Je veux dire, est-ce supposé être si... difficile?
Zor bir iş.
Tâche difficile.
Böylesine zor zamanlarda, yeni ekonomik fırsatlar yaratmak amacıyla eyalet yönetiminin, iş adamlarıyla el ele vermesi hayatidir.
Dans ces temps difficiles, il est essentiel que le gouvernement travaille main dans la main avec l'industrie pour créer de nouvelles opportunités économiques.
Zor, çok zor bir iş.
C'est un travail difficile.
Bu dünyadaki en zor tek günlük iş!
Cette unique journée de travail dans l'année est la plus pénible qui soit.
İki çocuk sahibi olmanın iki kat zor olacağını düşünüyorsun ama yapacak üç, dört kat fazla iş oluyor.
Avoir deux gamins, c'est non seulement deux fois plus dur, mais il y a... trois ou quatre fois plus à faire.
Andre hep bebekle ilgilenmek istediğini söylerdi ama iş ödemeye geldiğinde onu bulmak çok zor olurdu. Evet. Sorunun ne olduğunu anlamıyorum!
Je ne vois pas où est le problème.
Sana iş vermesi çok nazikçe ama eğer okulu bırakırsan ve sonra işini kaybedersen, başka bir tane bulmak zor biliyorsun.
C'est gentil de te l'offrir, mais si tu laisses tomber l'école, et que tu perds ce travail, ce sera dur d'en trouver un autre, tu sais.
Herşeyden önce, bizim onu anlayabilmemiz zor bir iş. Ama... eğer Büyük Baba'nın "ailesine" kabul edilirsek, Çekirdekten başlamış olacağız.
L'homme est aussi inaccessible qu'un dieu de L'Olympe. on serait au cœur de la machine et on saurait comment régner en maîtres sur la ville.
Eğer bana geri dönmessen Bu sektörde bir daha iş bulman zor olacak
Rappelez-moi très vite, ou ce sera très dur de trouver du boulot, après ça.
Bu zor bir iş. - Erkek gibi davran.
Sois un homme!
- Sovyetler ile oynamasak bile zor bir iş, ya oynarsak ne olacak?
Et ce sera pire si on doit jouer contre les Soviétiques.
Abu-İbrahim'e karşı zor bir iş başardı. Bize lazım.
Il a fait du bon boulot avec Abu-lbrahim.
Geçer. Bu biraz zor bir iş, beni izle.
C'est un peu délicat, alors suis-moi.
Zor bir iş değil.
Ce n'est pas très difficile.
Zor iş.
Pas tout à fait.
Bu kadarı yeterli. Ev bizim için elverişli durumda olacak. Yine de zor bir iş diyebilirim.
Une serrure encastrée, le type de serrure le plus banal, et pourtant très difficile à forcer.
Ben sakinim ama bu iş zor.
- Je n'y arriverai jamais. N'importe qui avec deux pieds peut conduire.
İş hayatı zordur ve bazen zor kararlar almanız gerekebilir.
Les affaires sont dures, comme certaines décisions.
Çocuk baktırmak ne zor bir iş.
Quelle galère pour trouver une crèche.
Üç çocuğu evde bırakıp gurbete gitmek zor olmalı? Yapacak bir şey yok. İş neredeyse ben orada olmalıyım.
Ce n'est pas facile de bouger Quand on a trois gosses
İnan bana bu zor bir iş.
Crois-moi, c'est une tâche difficile
Bu çok zor bir iş.
L'accouchement a été si difficile.
- Evet, önünde yapması gereken birçok iş var, ama uyandı. Senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum, Shawn sadece teşekkür etmek için uğramıştım.
Je sais que c'est dur pour toi, je...
Zor bir iş.
Vaudrait mieux quelqu'un d'agile. Mais ce n'est pas une tâche facile.
- Yaptığın iş o kadar da zor değil yani.
- Tu vois? C'est pas si difficile.
Şey, bu iş oldukça zor olmalı. Oğullarını hayatta tutmak, aileyi bir arada tutmak. Kolay olmamalı.
Ça a dû être dur d'essayer de sauver son fils et de garder la cohésion de la famille.
Zor iş.
C'est dur.
Bu, formunun zirvesinde olan biri için bile, zor bir iş.
C'est une épreuve pénible pour quelqu'un en pleine forme.
Zor durumdaki iş ortaklıkları hakkında uzmanlaşmıştır.
C'est un spécialiste des associations professionnelles en difficulté.
Konuşmalıyız. İki hafta içinde dillere destan bir düğün planlamanın ne zor bir iş olduğunu hiç bilemezsin.
Tu n'as aucune idée comme c'est dur de préparer un mariage grandiose en seulement deux semaines.
- Tamam ama.. Bak bu iş bukadar zor olmamalı.
Ça doit pas être si difficile que ça.
Zor bir iş.
C'est du travail.
Kaderi değiştirebileceğini söyleyen biri olması başa çıkması zor bir iş.
Quand on te dit que tu peux changer le destin des gens, ça secoue.
isobel 20
isabella 89
ister 23
istediğim 46
isim 189
işim 71
işini 16
isabelle 104
isaiah 38
istemiyorum 1125
isabella 89
ister 23
istediğim 46
isim 189
işim 71
işini 16
isabelle 104
isaiah 38
istemiyorum 1125
işıklar 178
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
isim yok 36
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
isim yok 36