Är tradutor Francês
64,985 parallel translation
Peki, öyleyse... Seni aramıyorsalar bile... Beni arıyorlar.
Donc... même si c'est pas vous qu'ils recherchent, c'est moi qu'ils recherchent.
Seni arıyor.
Elle est à ta recherche.
Her yerde seni arıyordum.
Où t'étais? Je t'ai cherché partout.
Ben sadece tuvaleti arıyordum.
Je cherchais juste les toilettes.
Her yerde seni arıyordum.
Je t'ai cherché partout.
- Burada ne arıyorsun?
Que fais-tu ici?
Ethan'ı arıyordum da.
Oui, je cherche Ethan.
- Evleri arıyoruz.
On fouille partout.
- Garnizonlarımız yollarda devriye gezip, tüm kasabaları arıyorlar.
- Nos garnisons patrouillent les routes et fouillent les villages.
Bunu mu arıyorsun?
C'est ça que tu cherches?
Her şeyi arıyorum.
Je cherche tout.
Novak arıyor.
Novak.
Her ne arıyorsan, o bayan polis girdi oraya.
Ce que tu cherches, la détective l'a pris.
- Bir saattir Thomas'ın telefonunu arıyorum.
Ça fait une heure que j'essaie d'appeler Thomas.
Sanırım bugün arı kovanını tekmeledin.
Tu as botté un nid de guêpes aujourd'hui.
Bunları mı arıyorsun?
- Vous cherchiez les clés? Je voulais entrer dans la remise.
- Seni arıyorlar, değil mi? - Fark etmez.
- Ils te poursuivent, n'est-ce pas?
- Laura. - Günlerdir seni arıyorum.
- Ça fait des jours que j'essaie de vous joindre.
Bu kadını arıyoruz da, gördün mü acaba?
- Écoutez, nous recherchons cette femme et je me demandais si vous l'aviez vue.
Sen kendi yaratıcını arıyorsun.
Tu cherches ton créateur.
Üçüncü ve dördüncü iticilerde arıza.
Défaillance des propulseurs trois et quatre.
Burada ne arıyormuş böyle?
Mais que faisait-elle ici?
Yıkıcı sistem arızasına sebep olacak hiçbir emri yerine getiremem.
Je ne peux pas obéir à un ordre qui entraînera une défaillance majeure.
Uzun zamandır bu mavi yaratıkları arıyorsun.
Tu as longtemps cherché ces créatures bleues.
Bu bok yığını kumarhaneye gelmemin tek sebebi, yaratıkları sonsuza kadar kilitli tutmak için kutsal bir emaneti arıyor olmam.
Si je suis venu dans ce casino miteux, c'est pour trouver une relique afin de garder ce monstre enfermé à jamais.
Felix Faust adında bir büyücüyü arıyoruz.
On doit trouver un homme, un sorcier du nom de Felix Faust.
Joe arıyor.
C'est Joe.
Yani eşlik edecek birini arıyorsan. Şişe büyük.
Enfin, si vous voulez inviter quelqu'un.
Burada ne arıyorsun, Joe?
Qu'est-ce que tu fais là, Joe?
Bir projemiz var ve yardım arıyoruz.
On a besoin d'aide pour un projet.
Genç bir kızla bir adam arıyor olacaklar.
Ils vont se mettre à la recherche d'une jeune fille et d'un homme.
Lise aşkı gibi bir şey mi yoksa kendine baba mı arıyorsun?
Un coup de foudre de lycéenne, ou juste à la recherche de ton papa?
- Sen ne bok arıyorsun burada?
- Qu'est ce que tu fous ici, putain?
Şiddetli fırtınadan korunacak bir yer arıyormuş.
Elle cherchait un gîte pour la nuit, à l'abri du froid mordant.
Ben sadece bir gezginim. Fırtınadan korunacak bir yer arıyorum.
Je suis un voyageur qui cherche à échapper à la tempête.
Arı falan sokarsa, nehir çamuru kullanırız, değil mi Josh?
Si on se fait piquer par les abeilles, on plongera dans la boue, pas vrai, Josh?
Kamyonetini arıyorsan, şu tarafta, ağaçların hemen ötesinde.
Si tu cherches ton 4x4, c'est en haut par là, juste derrière les arbres.
Ve onu da arındırmak istiyorum.
Et je veux racheter sa faute.
"Onu arındırmak" mı?
"Racheter sa faute"?
Styvesan seni arıyor.
Styvesan te cherche.
İlham arıyorum.
Je cherche de l'inspiration.
Son birkaç yıldır, ben... bu duyguları arıyordum ve şey... duyguların tepkisi de hep...
Ces dernières années, j'ai... recherché ces sentiments, et... ça s'est réduit à...
- Şu anda başka müşteri arıyorum. - Depolama işiymiş!
Et là, je cherche d'autres clients.
- Seni şimdi arıyorum.
- Je t'appelle maintenant.
- Define falan mı arıyorsunuz? - Torbaları ara.
- Vous cherchez un trésor?
- Ne arıyorsunuz?
Ouvrez-ça!
Alacaklılar arıyor. İnşaatçılar ve market sahipleri.
Pour le chantier et pour la nourriture.
Çok ama çok uzun zamandır seni arıyorduk.
Nous vous avons cherché depuis si longtemps.
Hala arıyoruz.
Nous sommes toujours a la recherche.
Burada ne arıyorsun?
Qu'est-ce que tu fais ici?
Beni arıttı.
Il m'a purifié.