Çalışırım tradutor Francês
6,698 parallel translation
Anlıyor musun? Ben cidden ama cidden yalnız daha iyi çalışırım.
Voyez-vous, je travaille vraiment, vraiment mieux tout seul.
Avrupa abartıImış ve ben yanlız çalışırım.
L'Europe est surcotée. Et je travaille seul.
Bana saygınızı tamamen kaybetmeden önce bilin ki zaman zaman şirketle çalışırım.
Mais avant de perdre tout respect pour moi, vous devez savoir que je travaille avec la société parfois.
Sidney, ben elimden geldiğince ölüm sebeplerini saptamaya çalışırım.
Sidney, mon boulot est de préciser la cause de la mort en fonction de mon savoir.
13 yıldır yanında çalışırım adımı anmışlığı yoktur.
En treize ans de service, il n'a jamais prononcé mon nom.
- Anlamaya çalışırım.
Je vais essayer de suivre.
Buna yarın çalışırım.
Je peux travailler dessus demain.
Hayır, gecenin ilerleyen zamanlarında çalışırım ama en azından evde olmuş olurum.
Non, je vais travailler dessus tard cette nuit, mais au moins je serai à la maison.
Ben sağlıklı beslenmeye çalışırım Gloria.
J'essaye de manger sain, Gloria. Tu es comme un élan.
- Ben yalnız çalışırım.
- Pas cette fois.
Artık burada nasıl çalışırım şimdi?
Comment puis-je encore travailler ici maintenant?
Ayrıntılar üzerinde biraz çalışırım.
Les détails me semblent vagues.
Tamamen silmemeye çalışırım.
J'essaierai de ne pas tout effacer.
Almanların önüne geçeceksek senin için bile çalışırım.
Pour d'y arriver avant les Allemands, je travaillerai pour vous.
Başımı önümde tutmaya çalışırım.
J'essaie de ne pas me faire remarquer.
Bu ise Yun-guk HA. John Lee'nin altında çalışırken tüm denizaşırı hesaplarımızın bilgilerini içeren bir dosya çaldı ve bu dosyayı Ruslara satmaya çalıştı. Hatırladın, değil mi?
Ce Yun-guk Ha, quand il travaillait pour John Lee, il a volé le fichier contenant les détails de tous nos comptes offshores et a essayé de les revendre aux Russes.
Sence Bobby Dean öğrendiğinde tekrar abime zarar vermeye çalışır mı?
Tu crois que Bobby Dean va encore s'en prendre à lui quand il l'apprendra?
Uçağımız aylardır toz tutuyor ama bizi ateşe atmaya çalışan o herif yüzünden hâlâ kalkış yapma riskini göze alamıyorum bu yüzden ucuz koltuklarda uçmam gerekiyor.
Notre avion traîne dans la poussière depuis des mois, mais je peux pas risquer un décollage tant que ces gars essaieront de nous descendre, donc l'entrainement au vol, c'est...
Ama o gün bu garson çalışıyorsa bir de ücretsiz çörek alırım.
Mais si une certaine serveuse est là, j'ai un donut gratis en plus.
Geceler boyu laboratuarda çalışıp kırık kalbini tamir etmeye çalışan bir kızdım.
J'étais la fille qui restait tard au labo, qui soignait son coeur brisé après le travail.
Hayır, kendine yardım etmeye çalışıyordun.
Non, tu essayais de t'aider toi-même.
Sanırım, o çalışırken salonu kapatmak istiyorum..
Je pense qu'il faut fermer la salle pendant qu'il s'entraîne.
Sana bunu söylemeye çalışıyordum. Çok uzun zamandır buradayım.
C'est ce que j'essaie de vous dire :
Tüm hayatım boyunca senin gibi kızlar tarafından saldırıya uğradım. Dördüncü sınıftayken saldırdığım o kızın yanında, tuvalette iki çocuk daha vardı. Beni tutuyorlardı, nasıl bir çöp olduğumu söylerken kafamı tuvaletin içine sokmaya çalışıyorlardı.
J'ai déjà été attaqué par des filles comme toi toute ma vie, et la gamine que j'ai "attaqué" en CM1, elle était avec 2 autres enfants dans la salle de bain, qui me tenaient, et essayaient de mettre ma tête dans les toilettes,
Babam Bay Zimmer için çalışır.
Père travaille pour M. Zimmer.
- Bu kadar. - Onlar yüksek kalite tasarımcılarımızla çalışır.
Ils se fournissent chez nos couturiers haut de gamme.
- Hayır, yardım etmeye çalışıyordun.
- Non, tu essayais d'aider.
Gerektiği kadar sıkı çalışmaya hazırım.
Et je peux travailler dur.
- Kulüpte çalışırım.
Je travaillerai au club.
Anladığım kadarıyla Mikael Klaus'u yüz yıllardır öldürmeye çalışıyor.
Si je comprends tout ça, Mikael a essayé de tuer Klaus depuis le temps.
Ayrıca arkadaşım ile görüştüm şehirde kiminle çalışır.
Et j'ai parlé à un ami qui bosse avec le minéralogiste du comté.
Hayır, sadece bana yardım etmeye çalışıyordu galiba.
Non, je pense qu'elle essaie simplement de m'aider.
Hayır, her şey yolunda. Buna alışmaya çalışıyorum.
Non, ça va, je m'y habitue.
eğer parmak izimi kontrol ederlerse veya beni yüz taramasına sokarlarsa, sahip oldukları tüm alarmları çalıştırırım.
S'ils vérifient mes empreintes ou lancent une reconnaissance faciale, je déclancherai toutes les alarmes.
Hollman, yazılımı çalışır hale getirmedin mi hala?
Hollman, est-ce que les bots sont déjà lancés?
Eskiden Adalet Bakanlığı'nda çalışıyordu sanırım.
Il travaillait à la Justice, je crois.
Ve yeni çalışma grubumla da seve seve paylaşırım tabi karşılığını verirlerse.
Que je suis fier de partager avec mon nouveau groupe d'étude s'ils ont des choses à donner en retour.
Çalışırım.
Laisse-moi travailler dessus.
Sayın Başbakanım General Tariq'ın hayatınıza kastedenleri bulmaya çalışırken Abbudin'de sıkıyönetim başlattığının eminim farkındasınızdır.
M. le Président... Vous devez savoir que le Général Tariq, dans sa lutte contre les personnes ayant attenté à votre vie, a mis Abbudin sous loi martiale.
Chopper, mırıldanmayı kes ve şu yerçekimi jeneratörü üzerinde çalış.
Chopper, arrête de grogner et occupe toi du générateur de gravité.
Hiç şüphe yok. Lexi'yleyken onları bunun için çalışırken gördüm. Sanırım, artık bizi mutasyona uğratmak için fabrikalara çekmek zorunda değiller.
Je les ai vus travailler dessus quand j'étais avec Lexi, mais je vois qu'ils n'ont plus besoin de nous traîner dans une usine pour nous transformer.
Önceden o gece neler olduğunu anlattığında, yıldırım fırtınası, içindeki adam falan sadece babasını hapisten kurtarmaya çalışan bir çocuk hikayesi sanmıştım.
Avant, ton histoire sur ce qui s'était vraiment passé cette nuit... la tempête lumineuse, l'homme au milieu... Je pensais que c'était un enfant qui essayait de sortir son père de prison.
Brooks'a bir email attım, linke tıklarsa sorunlu yazılım hiç indirilmemiş gibi sistem çalışır duruma gelecek.
Je l'envoie par mail a Brooks, il clique sur le lien, et le système redémarrera comme si le logiciel corrompu n'avait jamais été téléchargé.
Harvey yasaklama emrini kaldırmaya mı çalışıyor?
Harvey essaye de faire reculer le T.R.O.?
Bak, seni uyarmaya çalıştım ama sen burada salakça ayağını kaldırıp çırağın ustasını geçemeyeceğini söyledin ve altına sıçman için sadece bir oynanmış resim yetti de arttı bile.
Ecoute, j'ai essayé de te prévnir, et tu est resté là, les bras ballants, en me disant que l'élève n'était pas à la hauteur du maître et tout ce qu'il a suffit c'est une image photoshopée pour que tu te chies dessus!
- Matty'nin favori grubu Bastille'di ama onu daha iyi tanıdığımı kanıtlamaya çalışır gibi görünmek istemedim.
Qu'en penses-tu? Le groupe favori de Matty est Bastille, mais je ne veux pas sembler faire comme si j'essayais de prouver que je le connaissais mieux.
- Sır çalıyor. Wesen ajanı mı yani?
Donc c'est un wesen espion?
Nasıl hayatta kaldığı hâlâ çözmeye çalıştığımız bir sır şu anda.
Sa survie est un mystère qu'on n'a pas encore résolu.
Benim mucizem Cullen Bohannon'dır beni toplum dışına atan, öldürmeye çalışan adam Tanrı tarafından günahların bağışlanması için bu kaleye getirildi.
Mon miracle est Cullen Bohannon... Un homme qui m'a exilé, essayé de me tuer, a été ammené à ce fort par la main de Dieu, pour être sauvé.
Benimle çalışır mısın?
Vous travailleriez avec moi?
Sanırım Mako ve Ben bu sırada burada kalıp Hava Tapınağı'na ulaşmaya çalışsak iyi olacak.
Avec Mako, on va continuer d'essayer de contacter le temple.
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18