Çikolata mı tradutor Francês
808 parallel translation
Rosina, çikolata mı istersin, şeker mi?
Rosina, tu veux un chocolat ou un caramel?
- Çikolata mı?
- Le chocolat.
Çikolata mı?
Du chocolat?
- Çikolata mı?
- En chocolat?
Çikolata mı?
Des barres de chocolat?
Çikolata alır mısınız?
Désirez-vous du chocolat?
Öyle yaptığını anladım canım, eve çikolata ve çiçekle geldiğinde.
Je l'ai su en voyant les fleurs et les bonbons!
Yerinde olsam bir sıcak çikolata içer yatardım.
Vous feriez mieux d'aller vous coucher.
Sonra birkaç tane fındıklı çikolata aldım... ve ofisine gidip bütün akşamüstü dışarıda bekledim.
Avec des tablettes de chocolat... je l'ai attendu devant son bureau.
Onu kazıp çıkardıktan sonra evime gideriz. Size sıcak çikolata yaparım.
Après que nous l'aurons déterré, nous retournerons chez moi... et je vous ferai un chocolat chaud.
Bana kuş tüyü yatakta seninle tembel tembel yatıp çikolata yememi mi söylüyorsun?
C'est ce que tu me proposes? M'enfoncer dans les duvets et sucer des bonbons avec toi?
Peksimet, çikolata, ekmek ve tıbbi gereçler getir. Ama her şeyden önemlisi, Ruhmkorf lambaları var mıymış öğren.
Des biscuits, du bœuf salé, du chocolat, un nécessaire à pharmacie, mais surtout, regardez s'il y a des lampes de Ruhmkorff.
Evet, Charlie? Biraz daha çikolata şurubu lazım, Bay Wilson.
Il va nous manquer de la sauce au chocolat.
Okuldan eve dönünce ilk yaptığım şeydir. - Bir fincan sıcak çikolata.
Tu n'as rien à dire?
Kasım ayı, sıcak çikolata ve küçük bir çocuk yüzü görüntüsü yalnızca vakar kusuru olan.
On devrait prévenir ta mère, non? Elle risque de s'inquiéter. C'est inutile.
Umarım çikolata soslu, tavuklu pilav seviyorsundur.
J'espère que vous aimez le poulet au riz et à la sauce au chocolat.
Bir çikolata almaz mısın?
Voulez-vous... un chocolat?
Kilisedeki her ayin çıkışında benim çocuklara tatlı verirdi. Şeker, çikolata, dondurma... Çocuklarımı çok severdi.
Lorsqu'il rencontrait mes filles il leur offrait des bonbons, des gâteaux, des chocolats.
- Çikolata istermisiniz, efendim?
Un cachou, M. Septime?
Her yerde olabilir. Çikolata paketinizden para çıkarsa lütfen bizimle temasa geçin, tamam mı?
Donc si votre chocolat contient de I, argent, contactez-moi.
Sigara ve çikolata alacağım.
Des cigarettes, et du chocolat.
Buzlu çikolata yapacağım.
Je vais faire un glaçage au chocolat.
Yarım tablet çikolata.
Une demi-tablette de chocolat.
Fannie Farmer'da çikolata satmalıyım.
Je devrais vendre des chocolats à Fannie Farmer.
- Sıcak çikolata alır mısın?
- Je vous prépare un chocolat?
Sıcak çikolata içer misiniz, Mösyö Trelkovsky?
Un chocolat chaud, M. Trelkovsky?
Sanırım biraz çikolata var.
Je crois quej ai du chocolat.
Nedir bu, bir kutu çikolata mı?
Tu dois toujours faire ce que tu veux.
- Domuz sarması ve çikolata pudingli tartlar yapacağım.
Je fais des friands aux saucisses et des fondants au chocolat.
Peki ya likörler, çikolata... Onlar da mı Robby'den?
Ces alcools, ce chocolat, ça vient de Robby aussi?
Bir tane çikolata alıyorum, tamam mı?
Je vous prends un chocolat. Merci.
Oh evet, çakmak gazı... Ve çikolata! Çikolata da alalım!
Du gaz à briquet et du chocolat...
Çikolata taşıyacağını mı düşünmüştün?
Tu croyais livrer des chocolats?
Çikolata kaplı dondurman var mı?
T'as de la glace?
Çikolata şurubu, gazoz ve biraz süt karışımı yapar ve içerdik. Çok lezzetliydi.
On avait du sirop de chocolat... de l'eau gazeuse, un peu de lait, et on... on buvait ça et c'était délicieux.
Size karşı kırgınlığım olmadığını göstermem için... benimle sıcak çikolata ve pasta yemeye gelir misiniz?
Pour vous prouver que c'est sans rancunes vous joignez-vous à moi pour un chocolat chaud et une patisserie?
Çikolata beni rahatsız etti.
Ce chocolat m'a rendu malade.
Ucuz bir dükkanda durur, sana bir kutu çikolata kaplı kiraz alırım.
Je vais descendre au prisunic t'acheter des chocolats fourrés.
Ve sonra ormandan topladığımız yabanmersinleri, birisinin almak için çok uzağa gittiği çikolata, ahududu ve tavşan yahnisi ile büyük bir ziyafet verdik. Lehçe ve Yunanca şarkılar söyledik ve gece boyunca herkes dans etti.
Et puis, on a fait un énorme festin, avec des myrtilles cueillies dans les champs, du chocolat, de la soupe de framboise, du civet de lapin, on a chanté des chants polonais et grecs et on a dansé le reste de la nuit!
Pazara uğradım, sana çikolata aldım.
Je l'appelle. Tiens... des chocolats...
Adım Kör Çikolata Kafa.
Mon nom est Blind Melon Chitlins.
Çikolata isteme şeklin tüylerimi diken diken etti.
La façon dont vous avez commandé la mousse au chocolat m'a donné des frissons.
Bu sabahki yaptığım ölçümlere göre bu çikolata 7 metre civarında olur.
D'après l'échantillon de ce matin, il mesurerait 9,5 mètres.
- Tatlı Linda'm için tatlı çikolata.
Doux chocolats pour ma douce Linda.
Senin çikolata parçalı browniyi... ne kadar sevdiğini hatırladım.
POULET FRIT Je sais que tu aimes les brownies au chocolat.
Beni o yokuştan çıkardınız ve çikolata vereceğinizi söylediniz.
Pour me faire grimper tout ça, vous m'avez promis un gâteau.
Her yere çikolata koyalım ve Dobiş yiyerek ilerlesin.
on met du chocolat sur le plancher et Chunk croque le tout.
Bunu sıcak çikolata içerken konuşalım.
On en parlera en buvant un chocolat.
Kontu kurtardım, gardiyanları öldürdüm, kalenin hendeğine atladım, Versay'a kadar koştum Bay Robespierre'in yatak odasına tırmanıp ona küçük bir tepsi sütlü çikolata ve bir hakaret notu bıraktım.
Donc j'ai sauvé le comte, tué ses gardiens, sauté la douve, galopé à Versailles, grimpé dans la chambre de Robespierre pour déposer des chocolats et un mot d'insulte...
- Bir çikolata alır mısın.
- Un Chunky.
Sıcak çikolata alalım mı?
On peut prendre des chocolats chauds.