Çok farklı tradutor Francês
4,761 parallel translation
Bugün öğrendiğiniz matematik yüz yıl önce öğretilenden çok farklı.
Et les mathématiques actuelles sont très différentes de celles utilisées il y a 100 ans.
Matematikçiler birbirlerini anlamakta biraz zorlanıyorlar. Çok farklı teoriler üzerinde çalışıyorlar.
Les mathématiciens ont parfois du mal à se comprendre, il y a tant de domaines.
Bir tahmin yürüteceğim ve bu kıza çok değer verdiğini söyleyeceğim. Çünkü bu fotoğraftaki gülümseyen halin, şu andaki görüntünden çok farklı.
Tu vois, je vais m'exposer ici et dire que tu tiens beaucoup à cette fille, parce que le sourire sur ton visage est un peu différent du look que tu as sur ton visage maintenant!
Her şey çok farklı.
Tout semble différent.
Demek istediğim her şey artık çok farklı.
Je veux dire, tout est différent maintenant.
Ve senin adın çok farklı şekillerde önümüze çıkıyor.
Votre nom est apparu de diverses manières.
Demek istediğim Margaux'nun dünyası Jack'in dünyasından çok farklı.
Je veux juste dire que Margaux et Jack viennent d'un monde différent.
İkinci kez yaşamak çok farklı.
C'est très différent, la deuxième fois.
- Bu konuda çok farklı düşünüyoruz.
- Sur ça, nous divergeons, fortement.
Çok farklı birisi.
On ne peut pas le rater.
"Sade" anlayışlarımız çok farklıymış.
On n'a pas la même définition du mot "conservatrice".
- İkisi çok farklı şeyler.
- C'est complètement différent.
- Farklı, çok farklı!
Nerveux, nerveux.
- Ama sen bunu çok farklı yapıyorsun.
Mais vous le faites de manière différente.
Çok farklı bir sarmal yılan şeklinde doğum lekesi vardı.
Il a une tâche de naissance distinctive en forme de serpent enroulé.
Hayatlarımız çok farklı ama yine de aynı yerdeyiz.
Nos vies sont totalement différentes, mais c'est comme si on était exactement dans la même situation.
Bu babanı kazanmaktan çok farklı.
C'est très différent du fait de faire bonne impression auprès de ton père.
Gündüz gözü ile her şey çok farklı görünüyor, değil mi?
Ça parait très différent, de jour.
Sınıf arkadaşlarımdan çok farklıydım.
J'étais différents de mes camarades de classe.
Her şeyin sana yeni, çok farklı göründüğünün farkındayım.
Je sais que tout a été nouveau pour vous. Complètement différent.
Elde etme yöntemleri aynı gelebilir ama sebebi çok farklı.
Le méthodes pour les obtenir peuvent sembler identiques mais les motifs sont très différents.
Bu çok farklı ama üç öğle yemeği arasına devam edebileceğimi varsayabilir miyim?
Ça change tout,... mais j'assume je garde toujours mes trois pauses repas?
Ancak pek çok farklı şeyden konuşurduk haliyle konu aileye geldi.
Mais nous discutions de plein de choses différentes, ce qui, naturellement, nous a mené à parler de la famille.
Burada bir çok farklı hisse var, çoğunluğu kurtlar.
Beaucoup de variétés de stocks là-dedans.
Sonra da evlendik ve gerçek hayat işe el koydu ve birbirimizi ne kadar sevsek de hâlâ birbirimizden çok farklı kişilerdik farklı hedeflerimiz ve farklı ihtiyaçlarımız vardı...
On s'est mariés et la vie réelle s'installe, et... autant qu'on s'aimait, on était encore très différents avec des objectifs différents, des besoins différents et...
İkimiz çok farklı insanlarız.
Toi et moi... on est très différents.
Ama geçen geceki çok farklıydı.
Mais hier soir, c'était différent.
Kafa kesme işi bir yana, müdahale şekli çok farklı.
À part la décapitation, le M.O. est différent.
Burası artık çok farklı bir saha.
C'est le nouveau jeu à la mode.
- Coulson'ın çok farklı bir iyileşme tecrübesi yaşadığını biliyoruz, bu yüzden bulgularımızı diğerleriyle paylaşmakta neden çekingen davrandığını anlıyoruz.
- à partager nos découvertes. - Oui, mais une substance comme ça... doit être étudiée.
Biliyor musun, son bir kaç haftadır çok farklısın, Tony.
Tu sais tu as changé ces dernières semaines, Tony.
Sadece çok farklı bir dünya görüşleri var.
Ils ont juste une vision très différente du monde.
Tabii, benim için kapıyı tutar veya uzun bir yürüyüşten sonra külotlu çorabımı çıkarmaya yardımcı olur ama bu çok farklıydı.
Tous. J'ai dis à Adam que le seul moyen de surpasser sa peur était de retourner sur les lieux du crime, tourner le dos aux girafes, et prendre une glace. Et ça a marché.
Çok farklı görünüyorsun.
Tu as l'air si différent.
- Hayır. İkisi çok farklı hayvanlar.
Non, non c'est un animal totalement différent.
Ama şimdi... burada gördüklerim anlattıklarından çok farklı.
Mais tout ce que je vois désormais contredit ce que tu m'as appris.
Tamam bu arkadaşınız ne kadar yakının çünkü onlar kontrolden çıkmış durumda.. -... ve oldukça tehlikelilerdi. - Arkadaşımız çok farklı.
Cet ami, peu importe à quel point il est dangereux et hors de contrôle.
Bu pek çok farklı şekil içinde, parmağa benzeyen tüpler en yaygın olanıdır.
Plusieurs motifs apparaissent, et les piliers sont assez fréquents.
Çok da farklı olduğun söylenemez.
Tu n'es pas indifférent.
Yani biz birlikteyken, bilirsiniz, çoğu zaman ben konuşurdum o da dinler gibi yapardı, bu yüzden çok da farklı değildi.
Quand on était ensemble, je parlais tout le temps et il faisait semblant d'écouter, donc c'est pas trop différent.
- Artık olay çok daha farklılaştı.
Maintenant, c'est plus compliqué.
Ama çok çabuk farkına vardım ki, bu sefer farklıydı.
Mais j'ai réalisé assez rapidement que cette fois, c'était différent.
Mikkel Høst giriş kartını binanın farklı noktalarında kullanmış. Daha çok da geceleri.
Mikkel Høst a utilisé son badge dans différentes parties des locaux, souvent la nuit.
İnsanlar kadının kaval kemiğinin ayağını deldiğini gördü konuyu farklı bir noktaya çekmek çok daha zor olurdu.
Les gens voient le tibia d'une femme percer son pied, c'est difficile d'amener la conversation - sur un autre sujet.
Artan pazar payı da çok "farklı" değil mi?
Vous voyez, ce qui est stimulant c'est, euh, augmenter ses parts de marché.
Ancak onu listeye sokan asıl şey çok daha farklı bir uzmanlık.
Mais c'est beaucoup plus que la maîtrise de son art qui l'a mis sur ma liste.
Vektör bizim çevremizden çok daha farklı bir çevreden gelmiş olmalı.
Le vecteur doit venir d'un milieu très différent du nôtre.
Ülkenin farklı bölgelerinden çok fazla farklı tür var.
Il y avait beaucoup d'espèces différentes, venant de beaucoup de régions différentes du pays.
Çok kaşındırıyor. Farklı farklı küçücük yerlerde.
Ça me déménage beaucoup à plein d'endroits différents...
â ™ ª Camdan dışarı baktığımda â ™ ª â ™ ª Görülecek ne çok manzara var â ™ ª â ™ ª Camdan dışarı baktığımda â ™ ª â ™ ª Görülecek ne çok farklı kişi var â ™ ª Bu odaya bayılıyorum, özellikle de kıyafet odasına.
J'adore cette chambre, surtout le dressing.
Toz zerrelerinden tuttun da 10 metre genişlikteki taşlara kadar farklı boyutlarda pek çok maddeden oluşur.
C'est un éventail diversifié de composés de différentes tailles, de la grosseur d'un grain de sable jusqu'à 10 mètres de large.