English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Ç ] / Çok güzel bir kız

Çok güzel bir kız tradutor Francês

620 parallel translation
Katie güzel bir kız, Gypo, çok güzel bir kız.
C'est une gentille fille.
Çok güzel bir kız. Sence adı ne olacak?
Selon vous comment ils l'appelleront?
Marcia çok güzel bir kız, değil mi?
Marcia est très jolie!
Çok güzel bir kız, değil mi?
Elle est jolie, hein?
Sanırım Bay Bacon'ın çok güzel bir kızı olduğunu bilmiyorsun.
Je lui écrirai avant de partir. Vous l'ignorez sans doute...
Bence Marthe çok güzel bir kız, sence de öyle değil mi, Fanny?
Marthe est une três jolie fille, tu ne trouves pas?
Çok güzel bir kız, değil mi?
C'est une si belle fille, n'est-ce pas?
Bana kalırsa çok şeker ve çok güzel bir kız.
C'est un beau brin de fille.
Çok güzel bir kız.
C'est une très Jolie fille.
Ingrid büyüdü ve çok güzel bir kız oldu.
C'est remarquable comme cette fille a évolué.
"Evvel zaman içinde, fakir" ama çok güzel bir kız yaşarmış.
"II était une fois, " une fille très pauvre qui était très belle... "
Esasen çok güzel bir kız olduğun anlamında.
Tout d'abord, que vous êtes très jolie.
O çok güzel bir kız.
Elle est si mignonne.
Çok genç, çok güzel bir kız o.
Elle est si jeune, si belle...
Yerini çok güzel bir kız almış.
Une charmante fille se tenait à leur place.
Gwendolen'e 18 yaşında çok güzel bir kızın vasisi olduğundan bahsettin mi?
Laissons cela. Votre grammaire allemande est sur la table.
Çok tatlı, çok güzel bir kız.
Gentille. Très jolie.
- O çok güzel bir kız.
- C'est une fille extra.
Ama yarın ya da sonra... Bersagliera çok güzel bir kız.
La Fantassine est une belle fille, avec une robe à 5000 lires...
O çok tatlı, çok güzel bir kız!
Sandra est mignonne. C'est une jolie fille.
Çok güzel bir kız Bay Maine.
Très mignonne.
Çok güzel bir kız.
Une fille charmante.
Niçin almışsan çok iyi etmişsin. Çok güzel bir kız.
Que ce soit un échange équitable ou pas... c " est une belle fille qui que soient ses parents.
Ve Lucy hep bana hep çok güzel bir kız olarak gözükmüştür demek babası ona bir koca satın almak için etrafta geziniyor ha.
Et Lucy m'a toujours paru bien trop jolie pour avoir un père qui essaie de lui acheter un mari.
Hiç de çirkin değil. O çok güzel bir kız.
Allons, elle est ravissante!
Çok güzel bir kız, ya sence?
Je m'intéresse à toutes mes filles.
Kız kardeş çok güzel olduğu için bir iş tutturamıyor.
La sœur change de job sans arrêt car elle est trop jolie.
Bir kadının kocasına güvenmesi çok güzel bir şeydir. Ama şunu anlayın. Evlenmeden önce tanıdığı Wynant diye bir kız vardı.
C'est bien qu'une femme ait confiance en son mari mais il y avait cette Mlle Wynant qu'il a connue avant.
- Genç bir kız. Çok da güzel.
- Jeune et belle.
Bu... tam da çok hoş bir kız filciğe göre. Çok güzel.
C'est...
Bir sabah uyandığında, kapıcının kızının çok güzel gözleri olduğunu farkedeceksin. İyi olacaksın.
Un matin, tu te réveilles, tu vois que la fille de ta concierge a des yeux magnifiques!
Çok güzel bir kızın babası, Georgie.
Il a une fille charmante
- Artık üç kişilik bir ailesiniz. - Çok güzel bir erkek çocuğu babasısınız.
Vous êtes le père d'un beau petit garçon.
İkincisi, evimde güzel bir kız olması hoşuma gidiyor. Sadece kitap almaya geliyor ve çok da yavaş okuyor!
Et j'aime avoir une jolie fille chez moi, elle ne vient que pour me prendre un livre.
Çok güzel bir not, Frank bir adamı çok seven kız tarafından yazılmış.
Ce mot a été écrit par une femme... qui brûlait d'amour pour un homme.
Çok kez bir kusur olur insanın yaradılışında. Olur ya, pek aşırı öfkeye kapılıp, aklın duvarlarını yıkar geçirir ya da ciğerlerine işlemiş bir alışkanlık gelir berbat eder en güzel davranışlarını. Bir tek kusurla damgalandı mı insan, başka erdemleriyle bir melek de olsa, yalnız o kusurundan ötürü düşer insanların gözünden.
ouvent il advient aux hommes... que, par suite d'une seule faiblesse... de quelque penchant exclusif, ils voient, bien qu'ils n'aient qu'un seul défaut, leurs plus pures vertus... blâmées de tous,
Çok kez bir kusur olur insanın yaradılışında. Olur ya, pek aşırı öfkeye kapılıp aklın duvarlarını yıkar geçirir ya da ciğerlerine işlemiş bir alışkanlık, gelir berbat eder en güzel davranışlarını. Bir tek kusurla damgalandı mı insan, başka erdemleriyle bir melek de olsa, yalnız o kusurundan ötürü düşer insanların gözünden.
Souvent il advient aux hommes que, par suite d'une seule faiblesse... de quelque penchant exclusif, ils voient, bien qu'ils n'aient qu'un seul défaut, leurs plus pures vertus blâmées de tous, pour cette unique tare.
Çok güzel bir kız ve sana tapıyor.
C'est toi que j'adore.
Çok güzel bir şey. Kız bayılacaktır.
Elle est si jolie qu'il vous enchantera.
Çok acil. " Güzel bir kızdan başka orada ne bulacaksınız ki?
Qu'y a-t-il là-haut, à part une jolie fille?
Bunlar güzel genç bir kızın şelale eteğinde yaptığı banyo. Çok güzel.
Des sirènes au pied d'une cascade...
Hayat bazen benim gibi bir kız için çok zor. Özellikle benim gibi güzel ve sarı saçlı ise.
La vie est dure pour une pauvre fille... qui a des cheveux blonds!
Çok güzel bir genç kız, siz de sağlıklı bir genç adam sayıIırsınız.
C'est une jeune fille magnifique et vous êtes en assez bonne santé.
Bayan Kenyon, çok güzel bir kız.
Miss Kenyon est charmante.
Vadide çok güzel bir evim var oğlum, artık orada yaşayacağız.
On cultivera, on chassera et on pêchera. Ça te plaît?
- Çok güzel, hoş bir kız. Ve engebeli bir yolda iyi at sürer.
- Une belle et gentille fille... et qui adore une bonne chevauchée.
Ben ve Kızılderili arkadaşımın çok güzel bir fikri var.
Moi et mon ami indien, on a une idée formidable.
Güzel bir kızsınız. Zarifsiniz. Beni çok mutlu ettiniz.
Je suis heureux de voir une jolie fille si vivante et je voudrais...
Çok da güzel bir kız değildi diyorum.
J'ai dit qu'elle n'ètait pas très jolie.
Eğer bunu yaparsak, büyük aptallık olur ve sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırız. Daha çok, bir erkeğin gururunu en büyük müttefikimize çevirmeliyiz ve onu okşayıp, yumuşatıp, onunla güzel konuşmalıyız ve en değerli oyuncağımızmış gibi davranmalıyız.
ce que nous faisons bien souvent au lieu d'en faire notre meilleure arme, notre alliée, qu'il faut toujours flatter, bercer, encourager et traiter comme notre plus beau jouet,
Bu dünyada yapayalnızım. Birinin evine konuk olmak... hele hele böyle harika bir ortama sahip bu güzel evde olmak... benim için çok kıymetli.
Je suis seul dans Ia vie... et être accueilli ainsi chez vous... dans une atmosphère aussi délicieuse... est un cadeau précieux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]