English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ A ] / Anladın

Anladın tradutor Português

31,036 parallel translation
Nasıl anladın?
Como é que sabes?
Anladın mı?
Compreende?
Anladın mı?
Entendes?
"Zıt", espriyi anladın mı?
Ao contrário?
- Gemi onu uyku halinde tutuyor. - Nereden anladınız?
- A nave mantem-o em estase.
Anladın işte, kraliçeyle...
Sabes, com a rainha, eu...
- Evet, belli ki anladınız.
Sim, obviamente, sabe isso.
Beni anladın mı?
Entendeste?
En az 2 saat uzaklaşın burdan. Anladın mı?
Demorem no mínimo duas horas.
Birlikte bir iş yapıyoruz evet, bu ne bizi tekrar arkadaş yapar ne de Caroline'ın hayatında bir yer sahibi yapar, anladın mı?
Sim, estamos todos a ajudar, mas isso não nos torna amigos nem te permite voltar à vida da Caroline.
Dinle Bonnie, listenin sonlarına doğru geliyoruz anladın mı?
Ouve, Bonnie, estamos a progredir na lista, certo?
Şu anki affını kabul etmiyorum anladın mı beni?
Portanto, não aceito seu perdão, entendeste?
Bütün emirlerimi açıkça ve net bir şekilde anladınız mı? "
Você percebeu claramente e inteligentemente todas e cada uma destas ordens? "
Anladınız mı?
Entendem?
Burası artık bizim. Anladın mı?
Este sítio agora é nosso, está a perceber?
Yani, adam değilsin ama anladın işte.
Quer dizer... não és um homem, mas...
Hayır, yanlış anladın.
Não, não me estás a compreender.
- Anladın mı bunu?
- Ouviste?
Oyuncak değil bu. Bu bir silah. Anladın mı?
Não é um brinquedo, é uma arma, percebes?
Diyeceklerim bu kadar, anladınız mı Bay Karturilal?
É tudo o que tenho a dizer. Entendeu, Sr. Kasturilal?
- Çabuk anladın, Harry.
Descobriste muito depressa, Harry.
Bu yüzden çeneni kapalı tut, Frankie, anladın mı?
Por isso fica calada, Frankie, entendeste?
Buraya onu vazgeçirmeniz için geldim. Siz de gaz veriyorsunuz, anladın mı, Ramon?
Quero que a convençam a não fazer isso, não o contrário, está bem, Ramon?
Özgeçmişimi yollayayım. Sizinle aynı dili konuştuğumu anladınız zaten.
Vou anexar o meu currículo.
- Anladın mı?
- Estamos entendidos?
Anladığınıza eminim.
- Não, não compreendo.
O kadarını anladım. Yasal dolaplar, adalet oyunu çok iyi anlıyorum.
As manobras legais, o jogo da justiça... demasiado bem, na verdade.
Benim ne yaşadığımı anladığını sanmıyorum sadece.
Acho que tu não sabes pelo que eu estou a passar.
- Ne demek istediğimi anladın mı?
- Sabes o que quero dizer?
Anladığıma göre Peng'in fabrikasını zaten kaptamışsınız
Pelo que compreendo, já encerramos a fábrica do Peng,
- Evet, orasını anladım.
Certo, entendi isso.
O zaman anladığım kadarıyla ilişkimize bayağı kendini kaptırmışsın sen. Neden?
Parece que tu estás bem com toda esta situação, não?
Tutkudan anladığını mı sanıyorsun general?
Pensa que sabe o que é fervor, General?
Bunu anladığını sanmıştım.
Pensei que percebias isso.
- Planı anladın, değil mi?
Compreendes o plano?
Günahlarınız için duyduğunuz pişmanlığı anladım.
Ouvi-vos arrepender-se dos vossos pecados.
Anladım, yüzbaşının parası.
- Tens dinheiro de capitã
Pekala, tamam anladım. Bir planın yok.
Está bem, já percebi, estás sem ideias.
Ne dediğimi anladın mı?
Percebes o que quero dizer?
İçerisi güzel kokuyordu. O an Phil'in orada olmadığını anladım.
Até que cheirava bem, percebi que ele não ia mais lá.
Kaptan Amerika'nın Baron Zemo'nun elini sıktığını anladığı an yüzündeki ifadeyi görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Mal posso esperar para ver o olhar do Capitão América... ao perceber que apertou a mão do Barão Zemo!
Ve Kötülük Efendileri'nin yanında savaştığını anladığı anı.
E que lutou ao lado dos Mestres do Terror!
Ben çikolatalı musumu hep yanında ahududu püresi ve kremşantiyle yerim, anladın mı?
Está a perceber?
Fakat alıcının Ewa Beach cinayetlerinden iki gün önce hesabı açtığını anladım.
Mas, descobri que foram abertos antes do homicídio em Ewa Beach.
Tim olayını kapatalım şimdilik. Anladın mı?
Entendido?
Şimdi anladın mı?
Entendeu o que eu disse?
Anladınız işte.
Já entendeste.
Anladın mı?
Entendeste?
Onu eğitmenizi istemiyorum, anladın mı?
Não quero isso.
Allen, anladığım kadarıyla izin almadan meslektaşının dava dosyalarına bakıyormuşsun.
Allen, fiquei a ter conhecimento que tens acedido aos casos de teu colega - sem permissão.
Onu soğutmanı istiyorum. Bunu nasıl yaptığını anladığımızda sana nasıl yardım edebileceğimizi de çözebiliriz.
quero que a resfries, e assim que soubermos como é que fazes isso, vamos encontrar uma maneira de ajudar-te.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]