Anlamında tradutor Português
2,544 parallel translation
"Fregne" küfür anlamında.
"Fregna" é uma gíria.
Sosyal sermaye - insanların birbirlerine güvenme kabiliyetleri anlamında :
Capital social, ou seja, a capacidade de as pessoas confiarem umas nas outras :
Hâlâ kapatabilirsin anlamında söylemiştim.
Quis dizer que ainda podias desligar.
Ne yani... Aramız iyi anlamında tamam mı?
Tipo... estamos bem, certo?
Hayır, "itin teki" anlamında söylemedim.
Não é esse tipo de cão.
Dün geceden beri sesini duyan ya da yüzünü gören olmamış anlamında "kayıp".
Não foi visto ou deu sinal de vida desde ontem.
anlamında değil de "O kediyi istiyorum." anlamındaydı.
"que bonito gato tens aí," mas sim, "quero aquilo".
Hayır, o anlamda yüzlerce olmuştur anlamında değil. ... yani muhtemelen üç tane vardı. Bilirsin ufak bir sıra.
Não, não é que você tenha tido centena de homens, quis dizer provavelmente uns três homens.
Gerçek anlamında, bebek doğarken yarı yolda sıkışmış.
Literalmente... o bebé ficou preso com metade do corpo fora.
- "İyi" anlamında iyi sayılmam ama "Endişelenmene gerek yok" anlamına gelecek kadar iyiyim.
- Não estou bem bem. Mas estou bem para não teres de te preocupar comigo.
Hayır, hayır, muhteşem anlamında söylemiştim.
Não, não. Doente. Doente tipo, muito bom meu.
- Evet anlamında C mi?
- "Si" como sim?
- Evet anlamında C ise seni bırakacağım.
- C como sim, e deixo-te ir?
Irkçılık anlamında söylemiyorum bunu.
E isso não é um termo racial.
Ama ondan hoşlanmak anlamında hoşlanmıyorum.
Só não gosto dele de "gostar".
Bir üstün araştırmacı gazetecilik örneği değil ama The Times ve Paris Match hikayeyle ilgilendi ki bu, bu gece dolaylarında 4 veya 5 milyar insanın, "Kim bu siktiğimin Starbuck'ı" diye merak edeceği anlamına geliyor.
Não é jornalismo de investigação como se pode verificar, mas aparentemente essa história interessou ao The Times, ao Paris Match e mesmo à BBC, o que quer dizer que, quando forem horas de dormir esta noite, algures entre 4 e 5 biliões de pessoas, que se irão questionar : "Quem será a porra do Starbuck?"
Onların dünyalarında yürümeyi tercih etmem orada kalmam gerektiği anlamına gelmez.
Só porque ando no mundo deles não significa que tenha de lá ficar. Desculpe.
Dedektif Brigman konuşmam gereken kişinin sen olduğunu söyledi. Bu sadece onun fuhuş hakkında bir şey bilmediği anlamına gelir.
Significa que ele não percebe nada sobre vícios.
Onlar para değerinin propagandacılarıdır ve kurdukları modellerin, son tahlilde jeton değiş tokuşu mantığında taraflardan biri ya da ikisi için gerçek kazanç anlamına geldiğini görüyorsunuz. Fakat üretime dayalı gerçek dünyadan ne kadar kopuk olduğunu da anlıyorsunuz.
São propagandistas do valor do dinheiro, e veremos que todos os seus modelos se reduzem, basicamente, a trocas simbólicas com o intuito de gerar lucros para um ou ambos os intervenientes, mas estão completamente desligados do actual mundo de produção.
Bu ucuz ve kolay enerjiye ulaşım fikrinin ortaya çıkışı ki bu durum aslında milyarlarca kölenin 24 saat çalışması anlamına gelir geçtiğimiz yüzyılda dünyayı köklü bir şekilde değiştirdi ve nüfus 10 kat arttı.
A chegada desta energia barata e fácil que, já agora, é equivalente a milhares de milhões de escravos a trabalhar sem parar, transformou o mundo radicalmente ao longo do século passado e permitiu que a população aumentasse 10 vezes.
O anda benimle ne hakkında konuşmak istediklerini anlamıştım.
Eu soube logo qual era o motivo da conversa.
Arkadaşlarım var ama ne kadar büyük bir yükün altında olduğumu anlamıyorlar.
Eu tenho amigos, mas não percebem o que estou a passar.
Seks anlamında mı?
Celibatário no sentido de não fazer sexo?
Ama kurbanlar arasında bir bağlantı kursak bile bu katilin Caveman olmadığı anlamına gelmez.
Mesmo que consigamos uma ligação entre as vítimas, isso não exclui o Caveman de as ter morto.
Normalde Amazo mücadele sırasında sizin yeteneklerinizi öğrenip kopyalardı ama ne anlamı var ki?
Normalmente, o Amazo estudaria e imitaria... as suas habilidades em batalha, mas qual é o objectivo?
Bazı kelimelerin anlamı hakkında kafam karışmıştı.
Só confundi as bases.
Bunların bir anlamı olmasında yardım edecek.
Ela é contabilista. Vai ajudar a organizar tudo.
Nim'i ondan alma zamanı geldiğinde,... anında endişelenmeye başladı. Bir şeyler olacağını anlamıştı. Dr. Lemmon onu yatırtırıcı silah ile vurdu.
Quando chegou a altura de tirar o Nim à sua mãe, ela instantâneamente fez este drama, um sentimento que alguma coisa estava por acontecer. e o Dr Lemmon disparou umtranquilizante e depois falou,
Bunun bir dil araştıması olduğunu açıkladı. Ben de bunun bilimsel önemini anında anlamıştım.
ele explicou que era um projecto de linguagem eimediatamente percebi a relevância cientifica.
Sadece erkek olduğumuz için, hislerimizi açıklamayacağımız anlamına gelmediğinin farkında mısın acaba?
Sabes que lá porque somos homens, não quer dizer que não possamos falar de sentimentos?
Aramak istedim aslında ama gelemedikten sonra ne anlamı var ki?
Eu queria ligar, mas porquê incomodar se eu não podia ir?
Bu hafta sonu annemin yanında kalabileceğim anlamına mı geliyor?
Isso quer dizer que posso ficar com a mãe este fim-de-semana?
Aslında ben bile bunu anlamıyorum.
Eu não consigo entender.
"L" nin anlamı hakkında bir fikriniz var mı?
Sabe o que pode significar o L?
Yani eğer kurt uluması duyduysan, bu diğer kurtlarında yakın olduğu anlamına geliyor.
Por isso se ouvires um lobo a uivar isso quer dizer que outros podem estar por perto.
Her ne yapıyorsa, devlet işlerinin çok iyi gitmediğini anlamış olmalı ki, yeniden ortaya çıktığında yeraltı suç dünyasının başlıca oyuncularından biriydi.
Seja lá o que fez, viu que trabalhar para o governo não dava lucro, pois quando reapareceu, já era uma figura importante no submundo do crime.
Bunun anlamı geçmişle gelecek arasında bir fark var.
Isso significa que há uma diferença entre o passado e o futuro.
Ve bunun anlamı zamanın akışında bir yön var.
E isso significa que há uma direção para a passagem do tempo.
Anlamı hakkında hiçbir bilgim yok, hatta ip ucu mu onu bile bilmiyorum.
Não faço ideia do que significa ou se é alguma pista.
Kelimenin tam anlamıyla bu yerin geçmişini içinizde hissedebilirsiniz. Bu yüzden buranın 3,500 yıllık olduğunu unutmak son derece kolay. M.Ö. 1500 yılında, gezegendeki en güçlü adam, Mısır firavunu her yıl 21 Aralık'ta Amun Ra'dan gelen ışığı selamlamak ve hissetmek için burada beklerdi.
Sente-se literalmente a história deste lugar, é fácil esquecermos que isto tem 3.500 anos de idade, em 1500 a.C., o homem mais poderoso do planeta, o faraó do Egito, se colocaria aqui no dia 21 de Dezembro de cada ano,
Bu kozmik standartlara çok yakındır ama ışık saniyede sadece 300,000 kilometre yol alır. Bunun anlamı güneşi aslında sekiz dakika geçmiş haliyle görüyoruz.
Isso é muito perto segundo os padrões cósmicos, mas a luz viaja a apenas 300 mil quilómetros por segundo, o que significa que nós estamos vendo o Sol como era no passado, na verdade, 8 minutos no passado.
Şimdi durup genişleyen bir evrenin ne anlama geldiğini düşünün. Madem ki tüm galaksiler birbirlerinden hızla uzaklaşıyor bunun anlamı zamanı geriye sardığınızda galaksilerin geçmişte birbirlerine daha yakın olmaları gerekir ve aslında geri sarmaya devam ederseniz gökyüzünde gördüğümüz tüm galaksilerin geçmişte tek bir noktada, yani hepsinin birbirleri üzerinde olduğunu görürdünüz.
Basta pensar no que implica um universo em expansão, porque se as galáxias se estão a afastar umas das outras, isso significa que se fizermos recuar o tempo, elas devem ter estado mais próximas no passado, e na verdade, se continuarmos recuando,
Aslında neden istemediğini anlamıyorum. Eğer bana sorsaydı birkaç önerim vardı.
Francamente, não sei o porquê, se me tivesse perguntado, tinha sugestões.
Üç tümörün kaybolması muhtemelen tümör baskılayıcı genin eksikliği hakkında yanıldığımız anlamına geliyor.
Três tumores a desaparecer significa que estávamos errados quanto a ele ter falta de um gene imunosupressor de tumores.
Alnında yazanların anlamı ne ki?
O que achas que significam as letras na testa dela?
Bunun anlamı... Arkasında herhangi bir ayak izi ve DNA bırakmadığından emin olmak istemiş.
Ele estava a garantir que não deixava pegadas ou ADN.
Onlarca arkadaşı var ve aslında ben de anlamıyorum neden normal uzunlukta birinin onu dansa kaldırmadığını.
Ela tem montes de amigos. E não faço a menor ideia por que razão nunca ninguém de estatura média a convidou para um baile.
Aslında anlamıyorum ama Bay Kessler seni bir süite yerleştirecek.
Não, na verdade. Mas Mr. Kessler vai instalá-lo numa suite.
Yaptığın diyet dışında hiç bir şeyi değiştiremiyorsan yetkili olmanın ne anlamı var?
De que adianta estar no comando se não pode mudar nada, só a sua dieta?
Alison'ı öpüşme kayasında öldürmemesi onu bir saat sonra öldürmediği anlamına gelmez.
Lá porque ele não matou a Alison no Penedo, não significa que não o tenha feito uma hora depois.
Anlamıyorsunuz.. Öküz ve buzağa arasında romantik çekim başladı.
O romance real é nascido entre o bezerro eo açougueiro.
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59
anlamsız 76
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59
anlamsız 76