Anlarsınız ya tradutor Português
406 parallel translation
Güzel sanatlar, anlarsınız ya.
Em estúdios de arte, sabe?
28 yıldır evliyim, anlarsınız ya.
Sou casado há 28 anos, sabe.
Anlarsınız ya, böyle bir adam için çalışmak pek kolay değil.
Sabem, não é fácil trabalhar para um homem assim...
Ama ağabeyimin işleri açılınca, anlarsınız ya işi bırakmamı sağladı, beni Londra ve Paris'e gönderdi. Bence bu şahane bir şey, değil mi?
Mas assim que ele começou a ganhar mais, percebe o que digo, obrigou-me a desistir do emprego e viajar para Londres, Paris... e... acho que foi uma maravilha, não acha?
Ben tarafsızım, anlarsınız ya.
Eu sou neutro, você entende.
Ve ben de oralara hiç gitmem, anlarsınız ya?
Nunca lá entro.
Ona yumuşak metalde şekil vermem gerekmişti. - İnce bir işçilik, anlarsınız ya.
Foi moldada em metal dourado, é delicado.
Bana kalırsa bu oyunlarda Marilyn Monroe'yu da kullanabilirsiniz. Anlarsınız ya...
Talvez não fosse má ideia introduzir uma Marilyn Monroe de vez em quando.
Şey, anlarsınız ya, ben birinin ortadan kaldırılmasını istiyorum.
Sabe, precisava que alguém fosse morto.
Anlarsınız ya, bana dendi ki, sizi görebilirsem, siz de bana...
Bem, sabe, disseram-me que eu poderia vir aqui, saber se você...
Anlarsınız ya.
Você sabe o que quero dizer
Bence yaşlı kadınlar için harika ama anlarsınız ya, benim için pek değil.
Acho que ficam maravilhosamente às mulheres mais velhas, mas para mim não, sabe.
Anlarsınız ya.
o senhor compreende.
Her sabah bizi kalk borusuyla uyandıran şu binbaşı var, ne olursa olsun, anlarsınız ya...
Temos um major que nos faz formar para o toque de alvorada, quer chova quer não, o que lhe dá uma ideia...
Müfrezeyi gitmeye hazırlamakla çok meşguldük, anlarsınız ya.
Sabe, estivemos a trabalhar duro... para deixarmos o destacamento pronto para partir.
"çok meşguldük, anlarsınız ya..." Seni adi...
Sabe, estivemos a trabalhar duro... para deixar o destacamento pronto... " Ah, seu pilantra...
Anlarsınız ya, ben...
E aconteceu um acidente.
Anlarsınız ya, her şeyimizle buzlara battık.
Estamos cheios de gelo até aos pecados mortais.
Anlarsınız ya, eşimin bundan haberi olmasını istemiyorum.
Não quero que a minha mulher tome conhecimento disto.
Eeee anlarsınız ya, Amerikalı dostlar.
Bom... sabem como é, concidadãos Americanos.
Anlarsınız ya.
Hã? Percebe o que eu quero dizer?
Tak tak. - Anlarsınız ya.
Cotovelada, cotovelada.
Anlarsınız ya.
Percebe o que eu quero dizer?
Anlarsınız ya.
Essa é boa. Percebe o que eu quero dizer?
Korede hastahanedeyken birisi onu "kurtardı", anlarsınız ya? Hatıra olarak almıştır.
Quando estava no hospital, na Coreia, alguém a levou, como lembrança.
Anlarsınız ya, bu benim ilk köpeğim, henüz tam öğrenemedim.
Está bem, é uma boa ideia. Sabes, é o primeiro cão que tenho, e ainda não sei bem lidar com ele.
Anlarsınız ya, artistler çok, çok narindirler.
Os artistas são muito, muito...
Anlarsınız ya, bu Lessing bir şeyler karıştırıyordu, sanırım. Fakat bu kozmetik işi öylesine karmaşık bir iş ki.
Esse tal de Lessing estava a tramar alguma, mas isto da cosmética é tão complicado.
Şey, anlarsınız ya, o Bay Lessing mütevazi bir maaşla çalışıyordu. Şimdi biliyoruz ki, o şu büyük Avrupa gezisini planlıyordu.
Sabemos que o Sr. Lessing tinha um salário modesto e viemos a saber que ele estava a planear uma viagem cara à Europa.
Ibiza Ibiza'dır, ve burada insanlar kendileridir, anlarsınız ya... insanlar daima oldukça ilginç şeyler yaparlar, bilirsiniz. Bu yüzden asla şaşırmamalısınız.
Ibiza é lbiza e aqui as pessoas estão sempre a fazer consigo mesmas, todas as coisas estranhas por isso não deveriam estar chocadas.
"Sizin birbirinizle alıp veremediğiniz ne?" dedim. Anlarsınız ya, gevezelik ediyorlardı.
Perguntei-lhes qual era o motivo daquela barulheira.
Ama belki birkaç "özel taktik" öğreniriz, anlarsınız ya.
Mas podemos aprender umas quantas "jogadas da especialidade", entendem?
Anlarsınız ya.. işte onu diyenler.
Aqueles que : "E agora, o que é que vamos fazer? ..."
Sizi görmek güzel. Üzüldüm, anlarsınız ya.
- Fico feliz por te ver.
- Çok heyecanlıyım, anlarsınız ya.
Incrível. Estou excitadíssimo.
Plajda takıldım. Anlarsınız ya.
Andei pela praia...
Çok iyiydi, anlarsınız ya
Ela era boa Se sabem o que quero dizer
Burunlarımızı pudralamak ister misiniz, anlarsınız ya?
Tens qualquer coisa para o nariz?
Deniz motoru gibi hareket etmeye başlardı, anlarsınız ya...
Parecia mais um motor de barco...
Bir etkinliğe katılacağım, anlarsınız ya. Oh, harika, bir etkinliğe, çok güzel.
- Um compromisso, esplêndido.
Hayır, anlarsınız ya, müşterilerimizden hiç değilse, ilk provadan sonra hiç değilse 10 gün rica ederiz.
Os nossos clientes têm de nos dar pelo menos 10 dias, depois da primeira prova.
Evet, anlarsınız ya, 1. Dünya Savaşı "tüm savaşları bitirecek savaş" olarak biliniyordu.
sim porque fizeram a 1ª guerra mundial para acabar com todas as guerras.
Her ihtimale karşı, anlarsınız ya.
Não vá o diabo tecê-las... Sabe como é.
- Her ihtimale karşı, anlarsınız ya.
- Não vá o diabo tecê-las.
Hiçbir şey ya da hiç kimse için işe yaramadığınızı anlarsınız.
No final, você não é bom para nada ou para ninguém.
Yapacağımız şey bir tür küçük şaka, anlarsın ya.
O que vamos fazer é uma espécie de brincadeira.
Anlarsın ya, değil mi? Bunun için kızma bana, kızıyor musun?
Entendes-me?
Gerçekten karanlık ve önemsiz birisim... anlarsınız ya Profesör.
Percebe, professor?
Anlarsın ya buzları biraz kırarız.
Vamos quebrar um pouco o gelo.
Anlarsınız ya.
Hã?
Eğer kızım olmasaydı yaşamak ya da ölmek umurumda bile olmazdı. Ama, anlarsın ya...
Mas, sabe...